ESKİ BAKAN ŞENER, MERKEZ BANKASI'NIN TAŞINMASINA KARŞI ÇIKTI
Şener, Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği (UGSAD)
tarafından düzenlenen toplantıda, dernek üyelerinin sorularını yanıtladı.
Abdüllatif Şener, Merkez Bankasının İstanbul’a taşınmasına ilişkin soru üzerine, bankanın İstanbul’a taşınması konusunun, en son, hükümetin eylem planını açıkladığı basın toplantısında, bir gazetecinin sorusuyla gündeme geldiğini hatırlattı.
Aslında o günün konusunun eylem planı olduğunu, sunulan planın içinde İstanbul’un finans merkezi yapılması ve Merkez Bankasının taşınmasının bulunmadığını belirten Şener, eylem planının sunumunun yapıldığı toplantıda soru üzerine "en önemli eylem" olarak Merkez Bankasının taşınmasının gündeme gelmesinin ise ’ülke sorunlarının çözümüyle ilgili mutfağın iyi çalışmadığını gösterdiğini’ savundu.
Şener ayrıca Merkez Bankasının İstanbul’a taşınmasının mahsurlarının daha fazla olduğunu, bunun için çok büyük bir gereklilik de bulunmadığını ifade etti.
Ekonomi yönetiminin, etkileşim içinde ortak bir kültür oluşturduğunu ve DPT, Hazine gibi bu kültürün uygulayıcı ve etkin birimlerinin de Ankara’da bulunduğunu ifade eden Şener, "Halbuki bu birimlerden birini başka bir yere gönderirseniz aksamalar meydana gelir, giderse önemli aksamalar ve sorunlar ortaya çıkacağını düşünüyorum" dedi.
"TÜRKİYE’NİN RİSK ALTINDA OLDUĞUNDAN EMİNİM"
Küresel piyasalarda ABD kaynaklı dalgalanmanın Türkiye’ye olası etkilerine yönelik soru üzerine de Şener, Türkiye’nin ekonomide önemli bir dönüşüm yaşadığı 1989 yılından bu yana, küresel sermayenin ülke içi dengeleri etkiler hale geldiğini hatırlattı.
Dünya piyasalarında krizin derinleşmesi durumunda, Türkiye’ye etkisinin büyük olacağını ifade eden Şener, "Türkiye’nin dış dalgaya bağlı bir kriz sürecinde olduğundan emin değilim ama risk altında olduğundan eminim" diye konuştu.
Ekonominin dengeleri açısından bakıldığında, Türkiye’nin cari açığının çok fazla olduğunu kaydeden Şener, bu kadar yüksek bir cari açığa karşın dışarıdan gelen para miktarının, cari açığı kapatmaya yettiğini, hatta dışarıdan cari açıktan da fazla para girişi olduğunu anlattı.
Bu ortamda dövizin düştüğünü, ihracata dayalı sanayinin maliyetinin arttığını, ithalat açısından ise Türkiye’ye daha fazla malın girme imkanı doğduğunu belirten Şener, "Orada bir kriz var, burada cari açık var. Bol miktarda giren sermaye kriz çıkmasını önlüyor. Bu para akımını idare eden küresel kuruluşlar, dünyanın diğer ülkelerine gönderdikleri paraları çekerlerse, bu çekiş dövizin azalması anlamına gelir" dedi.
EN HASSAS KAVRAM: KÜRESEL REKABETİN ARTIRILMASI
Şener, bir başka soruyu yanıtlarken, Türkiye ekonomisinin, kendisiyle eşdeğer, gelişmekte olan ülkelerle kıyaslanması durumunda bazı somut farklılıkların ortaya çıktığını belirterek, "Bizde cari açık yüksek, onlarda fazla var. Onlarda kur 10 yıldır stabil ya da biraz yükselmiş durumda. Bizde ise kurda sürekli bir düşüş söz konusu. Rezervlerin dış yükümlülüklere oranı bizde çok düşük, bizim kategorimizdeki diğer ülkelerde ise bu oran yüksek" şeklinde konuştu.
Ekonomi yönetiminde her kurumun olaylara kendi gözlüğü ile baktığını ifade eden Şener, kurun düşük olmasının siyasetçi için önemli olduğunu, Merkez Bankasının enflasyon açısından durumdan memnun olduğunu, Maliye’nin bunu bütçe dengesi açısından olumlu bulduğunu, buna karşılık bu kurumların takip ettiklerinin dışında ekonominin "küresel rekabetinin" en hassas kavram olduğunu söyledi.
Şener, aslında yapılması gerekenin, kurumların bir araya gelerek Türkiye’nin küresel rekabetinin artırılmasının yollarını bulmaya çalışmak olduğunu vurguladı.
"HALKBANK’I TÜRKİYE’DE KİMSE ALAMAZ"
Abdüllatif Şener, Halkbank’ın özelleştirmesi konusunda da "Halkbank’ı Türkiye’de kimse alamaz. Bir ihaleye çıkıldığı zaman bunu yabancının alacağı bilinir, çünkü Türkiye’de sermaye yok. Biz sermaye fakiri bir ülkeyiz" dedi.
"KRİZ ÇIKMIYORSA, EKONOMİNİN YABANCILAŞMASI ARTIYOR"
Bu arada yabancı sermayenin Türkiye’de imalat sektörü yerine bankacılık, perakende, gayri menkul, sabit ve mobili telefon, medya gibi sektörlere girmeyi tercih ettiğine dikkati çeken Şener, bu sektörlerin temel özelliğinin, garantili kazanç sağlanan ve parayı içeriden kazanan sektörler olduğunu belirtti.
Bu sektörlerden kazanılanların dövize çevrilerek dışarıya çıktığını belirten Şener, bu kar transferlerinin, Türkiye’nin cari açığında yeni bir yapısal etken olduğunu söyledi.
"Kriz çıkmıyorsa, ekonominin yabancılaşması artıyor" diyen Şener, bunun aynı zamanda ekonomi politikalarının da yabancılaşması anlamına geldiğini, bütün kulakların yabancıları izlediğini ve takip ettiğini kaydetti.