"FEDERASYON BAŞKANI OLURSAM TEKRAR VURULMA RİSKİM OLUR!.."
İSTANBUL - Eski hakemlerden Ahmet Çakar, mevcut federasyon yönetiminin güzel operasyonlarla Türk futbolunu belli bir çizgiye getirdiğini belirterek, "İddia ediyorum, 1923'ten beri Türk futbolunda sezon sonu, hiç bu sene olduğu kadar temiz olmadı" dedi.
Eski hakemlerden Ahmet Çakar, Futbol Extra dergisine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Levent Bıçakcı ve yönetimini başarılı bulduğunu ifade eden Ahmet Çakar, "Levent Bıçakcı'nın hakkını yemeyelim. Bıçakcı ve yönetimi güzel operasyonlarla Türk futbolunu belli bir çizgiye getirmişti. En basit örnek, önceki yıllarda bir senede 4 galibiyet alan bir takım, son 4 haftada 4 galibiyet alıyorsa, bunun adı şikedir. Yok böyle bir şey. Son haftalarda yenmesi gereken, yeniyordu. Ama bu sezon böyle olmadı. Bu sene tek tartışılacak maç Samsunspor-Diyarbakır maçıdır. Ondan dolayı da ne Diyarbakırspor'a ne de Samsunspor'a toz kondurmam. Kaldı ki Diyarbakırspor da Samsunspor'u yenebilir. Diyarbakırspor'un Samsunspor'u yenmesinin altında kimse bir şey aramasın. Bu sene özellikle düşme maçları büyük bir onur göstergesi olmuştur. İftihar ediyorum. Bunun içine Diyarbakırspor da dahil. Hiç kimse Diyarbakırspor'un başarısına toz kondurmasın. Sayabileceğiniz 10 tane şerefli mücadele varken kimse bir şey diyemez bu lige. Çok büyük oranda temizlendi. Ama şu anda mevcut federasyonun temiz futbol uğruna yaptığı davranışlar ve Türkiye'de bu sene temiz futbolun katsayısı çok olumlu hale gelmiştir. Daha önce neler oluyordu? Bunlar Türk futbol tarihinde yazmaz. Bunlar çok onurlu mücadeleler" diye konuştu.
"FEDERASYON BAŞKANI OLURSAM TEKRAR VURULMA RİSKİM OLUR"
Futbol Federasyonu Başkanı olma ihtimalinin olmadığını, zaten bu sistemin kendisini bu göreve getirmeyeceğini belirten Ahmet Çakar, "Kolay değil, bu şekilde, bu kadar sivri olunmaz. Ama benim tarzım bu. Vururlar beni hemen. Ben yumuşak, politik bir kişi olamam. Ama bu benim tarzım. Ben dernek başkanıyken de herkesle kavga etmiştim, hatırlayın. Ben federasyon başkanı olursam tekrar vurulma riskim olur. Niye olur? Çünkü ben Türk futbolunu bu halde bırakmam. Mesela Orduspor - Eskişehirspor maçı olayı oldu. Onun soruşturmasını bizzat ben yaparım. Hatalı hakemse, hakem gider. Hatalı gözlemciyse, gözlemci biter. Temsilciyse, temsilci biter. Türkiye'de hiçbir şekilde ama hiçbir şekilde geçmiş yıllarda yaşadığımız kirlenmeye izin vermemek için çalışırım. Başarılı olur muyum, olmaz mıyım, onu bilmiyorum" dedi.
Başkan Vekili Hasan Doğan'ın federasyon için büyük bir şans olduğunu söyleyen Çakar, "Bu federasyonun acemiliği olabilir. Bu federasyonun şanssızlığı da olabilir. Ama bu federasyonda Hasan Doğan diye bir arkadaş var. Hiç tanımam, hayatımda karşılıklı çay da içmedim. Hasan Doğan Türk Futbol Federasyonu için çok çok önemli bir nirengi noktasıdır. Hasan Doğan'a bu Futbol Federasyonu çok şey borçludur. Keşke başkan olsa. Siyasi diyorlar. Ben siyasetten futbola geçmiş adamı sevmem, ama keşke her Futbol Federasyonu üyesi sevgili Hasan Bey gibi olsa. Ben onun perde arkasından yaptığı bazı olumlu şeyleri duyuyorum. Bazen masaya yumruğunu vuruyor. Bunlar hep temiz futbol, temiz düzen için. Onun için Futbol Federasyonu'na ahlaki yönden bir tek laf söyletmem. Hata başka şey" diye konuştu.
Futbol Federasyonu'nun eski yönetimi sürekli eleştirmesini de değerlendiren Çakar, "Ben prensip olarak benden önceki dönemi eleştirmem, icraat yaparım. Hiçbir şekilde benden öncekileri ateş altına atmam. Şimdi bakın, Haluk Ulusoy'u defalarca, saatlerce eleştirmiş, yerden yere vurmuş bir insan olarak söylüyorum. Onun da iyi tarafları vardı. Dünya üçüncüsü bir takımın federasyon başkanı. Haluk'u insan olarak sevmeme rağmen ağır problemler yaşadık. Hatta siz benim ne demek istediğimi anladınız, polise verdiğim ifadede onun ismi de vardı. Buna rağmen yiğidin hakkını verelim, adam bu takımı dünya üçüncüsü yaptı.Hatalar zaman içerisinde giderilir. O da diyor ki, "Siz beni bu kadar eleştiriyorsunuz da, bu ülkeyi dünya 13.'sü yapın da görelim." Ne demektir bu? 'Dünya Kupası'na götürün de görelim' diyor. O da haklı" ifadelerini kullandı.
"LEVENT BIÇAKCI, TÜRKİYE'NİN ALIŞTIĞI BİR BAŞKAN TİPİ DEĞİL"
Levent Bıçakcı'nın Türkiye'nin alıştığı bir başkan tipi olmadığını öne süren Çakar, "Levent Bıçakcı'nın en büyük artısı bir defa tertemiz bir adam. Levent Bıçakcı, biri kendisini ağır da eleştirse dönüp cevap vermiyor. O kadar yumuşak, o kadar hoş görülü, o kadar tatlı ki, Türkiye'nin alıştığı bir başkan tipi değil bu. Bu federasyondan umutluyum. Ama bazı olaylarda masaya yumruklarını vuramadılar. Hataları oluyor, doğruları oluyor, ama çok önemli ve saygı duyduğum bir olay var, Türk futbolunu bir senede çok önemli oranda temiz hale getirdiler" dedi.
Futbol Federasyonu'nun 'Lütfen' kampanyasına fazla para harcandığını, ama çok güzel olduğunu söyleyen Çakar, "Araştırma komisyonu, Lütfen kampanyası, spordan şiddeti temizleme kampanyası, il spor güvenlik kurulları, bunlar Türk futbolunu bir yere getirdi, olayları çekti aşağıya. Şike azaldı, şiddet azaldı, danışıklı dövüş maçlar azaldı. İddia ediyorum, 1923'ten beri Türk futbolunda sezon sonu hiç bu sene olduğu kadar şerefli, namuslu ve temiz olmadı. Vallahi en temiz İddia ediyorum, 1923'ten beri Türk futbolunda sezon sonu hiç bu sene olduğu kadar şerefli, namuslu ve temiz olmadı" diye konuştu.
Samsunspor Kulübü Başkanı İsmail Uyanık'ın açıklamaları ile ilgili olarak ise Çakar, "Çok basit. Derhal o gün teftiş kurulu kimse, Aziz Yıldırım, Murat Aksu, İsmail Uyanık hepsini yanıma çağırırdım. İfadeyi bizzat ben alırdım. Ama diyorum ya, ben federasyon başkanı olsam tekrar vurulma ihtimalim olur. Çünkü ben bu işlerin üzerine giderim. BizzyBaşkan Vekili Hasan Doğan'at ben giderim, kimseyi de delege etmem. Bu çok önemli iş, delege edilecek bir iş değil" dedi.
"FEDERASYON SEÇİMLERİNDE SİYASİ BİR MÜDAHALENİN OLMASI NORMAL"
Federasyon seçimlerinde siyasi bir müdahalenin olmasının normal olduğunu öne süren Çakar, "Dünyanın her yerinde oluyor, burada neden olmasın? Dünyanın her yerinde iktidarlar bu tür seçimlere mutlaka dahil olur. Bugün FIFA Başkanı seçilirken Musevi lobisinin, büyük spor firmaların, sponsorların, belli hükümetlerin, AB'nin, G-8'lerin katkısı olmuyor mu zannediyorsunuz ? Dünyanın her yerinde seçimin olduğu yerde var bu. Bunlar realite, bugün apartman yöneticisini seçerken bile siyaset olur" ifadelerini kullandı.
Siyaset ile futbol ilişkisini de değerlendiren Çakar, "Azıcık da içinde olsunlar, meydan fazla da boş kalmasın. Türkiye'de şöyle bir imaj oluşturmayalım; Futbolla ilgilenen insanlar hür, pak, namuslu ve bu işi çok iyi biliyorlar. Siyasetçilerin hepsi dalavereci. Yok böyle bir şey" dedi.
Şike araştırma komisyonunun Türk futboluna belli bir düzen getirdiğini belirten Çakar, "Ben orada Türk futbolunda gördüğüm çarpıklıkları söyledim, bir tanesi bir ay sonra şak diye çıktı. Demiştim ki 'Bu iddia olayında ilk devre, ikinci devre olayına dikkat edin. Kirlenirsek bu işten kirlenebiliriz" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE SPOR BASINI SİNDİRİLDİ"
Türkiye'de spor basınının sindirildiğini belirten Çakar, "Vallahi her gün 2-3 tane adam vuruluyor. Yani bu toplumu pasifize etmektir. Bizim çocukluğumuzda Türkiye'de saldırıya uğrayan basın mensupları siyasi yazarlardı. Ama son 3-5 yıla bakın, hep spor yazarları. Bu bir şeyi gösteriyor. Türkiye'de sporda kirlenme çok arttı, bir. İki, spor dışında konuşan insanlar bir şekilde sindirildi. Gazete genel yayın yönetmenleri, önemli köşe yazarları, futbolda değil, onlar sindirildi. Benim vurulma olayımdan sonra da birkaç kişi dışında çok kişi sindirildi. Sinmeyen kim? Serhat Ulueren. Sinmeyen kim? Kemal Belgin, Hıncal ağabey, Tuğrul gibi ancak 3-5 kişi sayabiliriz. Kimsenin olayların üzerine gittiği filan yok artık. Kimseye de kızmıyorum, herkesin çoluğu çocuğu var" diye konuştu.
Erman Toroğlu'nun Türk hakemliğinde şerefli bir milat olduğunu ifade eden Çakar, "Türk hakemliğinde birinci sırada bensem, iki, üç, dört, boştur, beşinci sırada Bülent Yavuz vardır. Benim yan hakemim ve dördüncü hakemimdi. Hakemliğimi ne Erman ile ne de Bülent ile kategorize ederim. Ben kendimi Doğan Babacan ile mukayese ederim. Niye ederim ? Herkes ne yönettiğini döksün. Türkiye'de, yurtdışında en fazla maç yönetmiş hakem kim?. Çıksın sayı. Kimin adı çıkar görün. Maçların kalitesine bakın. Öyle Erman'la, Bülent'le beni kıyaslamayın. Erman ilk 10'a bile girmez. Ama bir şey var. Erman hakemlik tekniği olarak ilk 10'a girmez ama, Türk hakemliğinde çok şerefli bir milattır. Türk hakemliğinin itibarını, şerefini koruyup silkindiği dönem, Erman Toroğlu'nun çıkış yaptığı döneme rastlar. Hakemlik müessesesine getirdiği onur mücadelesi, Türk hakemliğinde masaya yumruğunu vuran, 'Biz de buradayız' diyen tek adam, 70 yılda Erman Toroğlu'dur. O konuda hakkını yemeyelim. Erman Toroğlu Türk hakemliğinin şeref açısından miladıdır" dedi.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:28