Akşam Yazarı Nihat Genç''in yazısı:
Emperyalizme yardımcı olmalıyız
Felluce''de iki saat içinde yetmiş bin insan öldürüldü. Bunu söylemenin anlamı kalmadı. Şimdi Felluce önünde Amerikan askeri çadırları stadyumdan büyük. Ki, içlerinde onbinlerce insan yiyor, içiyor, oynuyor, uyuyor. Çadırların yanında apartman büyüklüğünde gökdelenler gibi yığılmış yemek kolileri. Her askerin damak tadı düşünülmüş, zenci, Meksikalı, memleket hasretine uygun tabldotlar. Hepsi para, hepsi şirket. Yeni Zelanda''dan özel bir kabileden seçilmiş öncü, hazır manga, zenci kelleciler. Nerden ateş edilse o mıntıkayı anında tarihten siliyor. Amerikan askerine yanlışlıkla elli metre yaklaşan anında öldürülüyor. Amerikalılar kahvenin önünden geçerken elindeki çay bardağı yanlışlıkla yere düşse kahve uçuruluyor. Canlı bomba korkusundan kimse kahveye dahi çıkmıyor. Bizim İncirlik Üssü etrafındaki halıcılar, hediyelik eşyacılar. Amerikan askeri nerede, peşlerinde. Telefar''da, Felluce''de Amerikan askerlerine mal satıyor. Yüzlerce Adanalı hizmetçi işçi. Tuvalet temizliyor. Tuvaletler portatif, poşet gibi bir şey. Binbeşyüz, ikibin dolar alıyorlar. Ama Amerika''ya maliyetleri onbin-onbeşbin dolar. Askerlerin sırtlarında pis suları arıtıp temizleyen, artık, uzaylı matarası mı desek. Amerika''nın şimdiki yönetimi Amerika''yı soyuyormuş gibi. Hepsinin şirketi orada iş yapıyor. Amerika''nın şarkıcıları, siyasileri, dizi sanatçıları Felluce önündeki çadırlara gelip moral veriyor. Amerika çöle yüzmilyarlarca dolar döküyor, belki kapitalizm böyle çalışıyor. Ne kadar çok yağmur yağsa çölün kumu suyu emmiyor, taşıp sel olup gidiyor. Amerikan askerleri içinde elli yaşında dahi olanlar var, muhtemel ki, sokaktaki şarapçıları dahi toplayıp getirmişler.
Hemen sınırımızda Zaho''da, Barzani lokantasında, İngiliz, Hollandalı, Yahudi, Çinli, Japon, Amerikalı kadın subaylar ve Kürtler akşama kadar iç içe, yan yana oturuyor. Nerde bir Kürt kahvesi, sokağı, mutlaka birkaç Yahudi orada. Kimi yardım için geldim diyor, kimi misyoner, dinine leş arıyor, kimi gazeteci.
Manzara karmakarışık, neler oluyor bilen yok. Anadolu''da bir laf vardır, ''Okuyamadığın yazıyı kör kadı gibi süzme'' diye. Yine de anlamak istiyor insan dünyamızda neler oluyor?
Felluce''de evinden çıkamayan Arap, öldürülmüş yetmişbin hemşerisinden çok, bu Amerikalılar ne zaman fabrika açacak, bulvarlar ne zaman döşenecek, o Batılı kafelerimiz ne zaman olacak diye hayallerle ütopyalı bekleyiş içinde.
Süleymaniye''de Kürt gençler Yahudilerle kol kola. Bu İsrailliler ne zaman dolarları dökecek, ne zaman İsviçre olacağız, ne zaman bizim çamurlu sokaklarımız Tel-Aviv''e benzeyecek, diye, iş, dolar, dükkan, fabrika, kadın, kafe bekliyor...
Ölen, öldürülen, canlı bombalar, nükleer bombalar, petrol, katledilenler, hatta vatan, hatta din, her şey hızla unutuluyor.
Herkes doların, işin, Yahudi''nin, Amerikalı kadın askerlerin peşinde.
Filistin''de cezaevinden yeni çıkmış Hamaslı, dahi. İsrailli ne zaman fabrika açacak, ne zaman işe gireceğiz telaşında.
İsrail, zırnık toprak vermem, yine tilkilikle, sizin toprağınız Ürdün, oraya gidin diyor... Düşmüşler Ürdün''ün peşine. Batı''nın çocuğu Hasan''ın Filistinlilerle yine savaşı mı başlıyor, yine Arap iç savaşı mı tezgahlıyor İsrail...
Bu kadar dolar, bu kadar asker, bu kadar tank, tüfek, helikopter, Kürtler, Yahudiler, tonlarca yemek taşıyan nakliye uçakları.
Azerbaycan''da Türkçü lider Soros''la görüştü, öteden beri Amerika''ncıydı zaten, açın dergilerini okuyun, onlar da Amerika İran''a girsin, otuz milyon Türk''ü alalım, diyorlar...
Amerika''nın bir kolunda Türkçüler, diğer kolunda Kürtçüler... Önde İsrailliler. arkada inşaat şirketleri. Daha arkada Adana''dan toplanmış poşet helalarını temizleyen işçiler... Neşeyle, marşlarla, şarkılarla yepyeni bir dünya kuruyorlar... Bütün medya arkalarında... Türk işadamlarına gün doğdu, onlarca firma yediği önünde, yemediği arkasında...
Bir harita alt üst olmuş...
Her şey karışmış... Yapma, kurma devletler olur mu? Uluslar topyekün imha edilip yeniden sadece inşaat şirketleriyle kurulur mu?
Yahudiler Araplarla evlenmedi, Kürtlerle evlenir mi? Çoluk çocukları Ortadoğu halklarına nihayet karışır mı? Yahudi, karışmaz... Yüzyıl önce Afrika''da eli kırbaçlı koloni subayları vardı. Tarlalarda, madenlerde zencileri ayda bir dolara çalıştırıyordu. Tabii ki, İsrail İngiliz emperyalizminden dersler çıkardı... Komşu devletleri de ''taşeron'' diye düşünüyor. Hepimiz pastadan pay alıyoruz...
Hangi şirket milyon dolarlar kazanmaya başlıyorsa, o da artık Amerikalı İsrailli gibi düşünüyor. Parayı kazananlar artık dünyanın her yerinde aynı haberler, aynı gazeteciler aynı gazetelerle ortak, aynı düşünüyor...
Sonra Afrika''da zencilerin birkaçı Avrupa''ya okumaya gitti, geri döndüler tam ikiyüzyıl şehirlerini kuramadılar. Beyaz adamın şirketlerinde çavuş oldu, kahya oldu, şirket pazarlamacısı oldu...
Fabrikalar, dolarlar, bulvarlar, sular gibi dökülüyor ama, Ortadoğu toprağı bu suyu emmiyor, sular, dolarlar taşıp taşıp başka şirketlere gidecek... Dönüşte tek bir Amerikalı, tek bir Yahudi Ortadoğulu bir aileyle evlenmeyecek... Bugün Amerika''da zenci kızların beyaz Amerikalılarla evlilik oranları dahi 0.5, dünyanın en az karışan oranı... Oysa Kürtler, Araplar, Türkler binikiyüzyıl ve daha çok, birbirlerinden kızlar aldılar, aynı anne, aynı baba oldular, karmakarışık oldular. Artık karışma bitti, şimdi düşman oluyorlar, Araplar, Kürtler, Türkler birbirini yiyecek, İsrail rahat edecek. Artık herkes dolar, kafe, bulvar peşinde... Kulüpler kafeler açılacakmış... Modern şehirler kurulacakmış. Genç kızlar daracık ve tril tril giyip özgürlük olacak... Hepimiz sonunda yataktan kalkıp yaşasın özgürlük diye bağırıp kurtulacağız...
Yoksa, bir Amerikalı kadın subayla kafede şimdi yan yana oturmak için, dinimizi, komşumuzu, vatanımızı mı satıyoruz... Yoksa, yıldırımdan hızlı Amerikan bomba ve uçaklarından hepimiz korkup susuyor muyuz? Sanatın en mükemmeli artık dolar mı? Dolarlarımız karışsın, şirketlerimiz kayınbaba, kaynana, gelin olsun, özgürlük dolar uçaklarıyla gelsin...
Önce ajanlarını soktular, sonra, gazetecilerimizi ayarladılar, sonra içimize girdiler, sonra, silahlarımızı aldılar, sonra küreselleşmeye, holdinglere, dolarlara hepimizi borçlandırdılar, sonra vatanımıza askerleriyle geldiler... Şimdi ruhumuzu...
Yoksa karışmış gibi görünen bu topraklar yeni bir cennete mi gebe... Bir öğüt verici bir nasihat edici Amerikalı yazarımız olsa... Yoksul Kürtlerle İsrailliler şu özgürlükler ve dolarlarla yan yana ne yapıyorlar bir anlatsalar bize tane tane...
Hangisi uşak, hangisi efendi, yoksa hepsi leş peşinde mi? Ortadoğu''nun en dindar halkı Kürtler, artık, bulvar, kafe, iş, dolar, fabrika diye delirdiler mi?
Ve Gazeteci Hüsnü Mahalli birkaç ay önce anti-Amerikancı yazıları yüzünden Yeni Şafak gazetesinden kovuldu... Amerika''ya emperyalist, işgalci demek bütün dünyada yasaklandı...
Hatta, ülkemizde sosyalist denen dergiler dahi bir kez olsun Amerika''ya ''emperyalist'' diyemiyor demedi... Kürtçü dostları üzülmesin diye 90 yıldır iman ettikleri Lenin''in emperyalizm kapitalizmin son aşamasıdır lafını büyük sosyalist dergilerinde yazmadılar. Ya da zariflik gösterip işgalci, emperyalist gibi laflar söyleyip medyadaki işlerinden olmak istemiyorlar. Ama Amerikalı siyasetçiler bütün konuşma, yazı ve vakıflarında bütün dünyaya ''emparyalist'' olduklarını göğüslerini gere gere bağıra çağıra anlatıyor, yazıyor, tartışıyorlar...
Dünyanın jandarmasıyız, ülkeler yıkar, ülkeler kurarız, her şey biziz, her şey dolar, her şey holdinglerimiz, bizler alicenap hakimleriz, diyorlar.
Desinler, biz de onlara yardımcı olalım... Nasıl bir itirazımız olabilir... Sadece anlayalım. İçimizden tek kişi çıksın ve bu karmakarışık haritada neler oluyor bir söylesin... Neler oluyor? Tek yazı yok, tek yazar yok... Konuşan yok...
Gazeteler, medya, yazarlar iptal edildi... Artık tek gazeteci türü, Washington''dan bildiriyor... Herkes Washington ne bildiriyor diye sabah açıp okuyor, talimatları, buyruklarını alıyor...
Anti-Amerikancı olmak, özelleştirmeye karşı çıkmak, Amerikalılar aleyhinde tek cümle söylemek, artık, insanlık dışı ilan edildi, hepimiz vahşiler olarak damgalanıyoruz...
Bütün bu yazarların kendi hür iradeleriyle ''Amerikancılık'' yaptığına inansam sesimi çıkartmayacağım... Kiralanıyorlar... Gün geçtikçe, kiralık, lobi, tezgah, tutulmuş, laflarını daha çok söylüyoruz... Gazetelerden kovuluyoruz...
Murdoch denen basın devinin ikiyüz gazetesi varmış, içinde acaba kaç yüz yazarı, gazeteci var...
Hepsine alışıyoruz. Önce Amerika''nın dünya çapındaki yüzlerce üssüne alıştık. Sonra uluslar ötesi holdingleri kabullendik. Sonra Amerika''nın zırt pırt her yere nükleer bomba atmasını seyrettik. Şimdi, Amerikan ve İsrail şirketlerinin lobi ağlarıyla dünyanın her gazetesi, her ülkesi her köşesinde istediğini yaptırması karşısında, sessiz kalmayı, seyirci kalmayı öğrendik!..
Bu güçlü, bu korkunç, bu sonsuzluğa sürüklenen karmaşa kaos içinde, artık ne yazacaksın... Bizi, gazetecilerimiz şeytani bir uçurumun kenarına getirip bıraktılar...
Bizler, ahlakımız, kültürümüz, halkımız, kubbelerimiz, bizim insanlarımız, bizim toprağımız dedikçe, bizi bombalarıyla, adamlarıyla, ajanlarıyla paramparça ettiler... Ediyorlar...
Ediyorlar... Ediyorlar... Ediyorlar...
Allahım, Allahım, insan denen şey, onurunu, şerefini, insan olmanın gururunu, gücünü, kudretini nasıl kaybedebilir?
Bu kadar şerefsizliği tarih yazdı mı?
Neler oluyor, bir anlasam, biri kalkıp anlatsa, biz de emperyalizme yardımcı olsak. Yani kardeşlerim ne siz bize öfkelenip, ''ulusalcı'' diye bağırsanız ne de biz size öfkeyle ''Amerikancı'' diye kızsak.
Ama kardeşlerim sizinle aile olmamış, olmayacak insanların şirketlerine, dolarlarına inanmayın!
Başka da söyleyecek laf bulamıyorum.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:24