Gazi Üniversitesi'nde FETO isyanı
Gazi Üniversitesi'nde FETO depremi..
Fethullahçı darbe girişimi sonrasında işten el çektirilen Fethullahçı rektör Süleyman Büyükberber yaptığı korkunç kadrolaşma ile bu güzide Üniversite'yi Fethullahçıların kalesi haline getirdi.
Gazi Üniversitesi o hale geldi ki; Fethullahçı olmayan hiçbir akademisyen ve hoca barınamaz oldu.
Fethullahçı doktor ve görevliler geniş lüks odalarda keyif çatarken, olmayanlar 2-3 metrelik odalarda adeta hapishane hayatı yaşadı.
Türkiye çapında ünlü ve çok başarılı olan bir profesör Fethullahçı olmadığı için cezaevlerindeki tek kişilik hücre gibi odalara konuldu.
Çekilen zulüm darbe sonrası Fethullahçı rektör Süleyman Büyükberber'in işten el çektirilmesiyle bitti sanıldı, ama böyle düşünenler yanıldı.
YÖK işte el çektirdiği Süleyman Büyükberber'in yerine onun yardımcılığını yürüten ve bütün bu olanlardan birinci derecede sorumlu olan
Prof. Dr. İbrahim Uslan’i atadı.
YÖK'ün atadığı rektör üniversitedeki Fethullahçı kadroları koruma altına alınca, üniversitede istifa depremi yaşandı.
Gazi Üniversitesi’nde bir rektör yardımcısı, üç dekan, bir genel sekreter yardımcısı, bir danışman ve üç müdür, yönetimin FETÖ ile mücadelede yetersiz kalmasına tepki göstererek görevlerinden istifa etti.
Gazi Üniversitesi’nde istifaların sürmesi bekleniyor .
Üniversite yönetiminin birkaç gün içinde konuyla ilgili açıklama yapması bekleniyor
YÖK'ÜN ATADIĞI REKTÖR İHRAÇ EDİLEN FETHULLAHÇI REKTÖRÜN YARDIMCISI ÇIKTI
15 Temmuz darbe girişimi sonrası üniversitelerdeki FETÖ kadrolarını hedef alan operasyonlar sürerken Gazi Üniversitesi'nde ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Hürriyet yazarı Yalçın Bayer'in köşesine taşıdığı bilgilere göre Gazi Üniversitesi'nde ikinci FETÖ oyunu oynanıyor. Bayer, Ankara'dan bir grup öğretim üyesinin Gazi Üniversitesi'nde 'FETÖ'cülerin neler yaptıklarını anlatan bir dosyayı kendisine gönderdiğini kaydettiği yazısında ilgili dosyayı paylaştı.
İşte Bayer'in yazısındaki ilgili bölüm:
ANKARA'dan bir grup öğretim üyesi, Gazi Üniversitesi'nde 'FETÖ'cülerin neler yaptıklarını anlatan bir dosya gönderdi.
Kısaltarak veriyoruz. “Gazi Üniversitesi örneğinden yola çıkarak YÖK’e ve darbe girişimine değinmek eğitimin önemini, yaşadığımız musibet nedeni ile tekrar vurgulamak için bu yazı kaleme alınmıştır.
Süleyman Büyükberber’in Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanması ile ‘FETÖ Terör Örgütü’nün kadrolaşma süreci hız kazanmıştır. Bu süreç ve usulsüzlükler YÖK’e defalarca yazılı olarak iletilmiş, çok sayıda suç duyurusunda bulunulmuştur.
Suç duyurularının da içinde bulunduğu 54 dosyadan oluşan inceleme 2.5 yıldır sonuçlanmamış, 18 dosya YÖK Denetleme Kurulu tarafından aklanmış, kalanlar değerlendirmeye bile alınmamıştır. YÖK, Gazi Üniversitesi’nde yaşananlara sessiz kalmış hatta direnenlere karşı mobbing uygulamıştır.
YÖK, 21 üniversitede haziran ayında yapılması gereken rektör adayı belirleme seçimlerini temmuz ayına, Ramazan Bayramı’ndan sonraki haftaya bırakmıştır. Öğretim üyelerinin aralarında, hem bayram sonrası olması hem de yaz tatiline gelmesi nedeni ile kimi öğretim üyelerinin seçime katılamaması için tarihin özellikle seçildiği konuşulmuştur. Başarısız darbe girişiminden sonra Rektör Süleyman Büyükberber gözaltına alınmış, YÖK Rektörlüğe vekaleten Prof. İlhan Üzülmez’i atamıştır. Rektör vekili Üzülmez idari kadrosunu, Süleyman Büyükberber’in idari kadrosunda çalışmış öğretim üyelerinden oluşturmuştur.
Büyükberber’in rektör yardımcısı İbrahim Uslan rektör adayı belirleme seçiminde 4. sırayı almıştır. YÖK’ün ilk 6 aday arasından 3 aday seçerek Cumhurbaşkanı’na sunma yetkisi manipülasyonun kilit taşıdır. Vekaleten atanan Rektör Üzülmez’in İbrahim Uslan ekibinde yer aldığı, yeni rektör atanana kadar hatta plan tutarsa 4 yıl daha ‘ciğerin yine kediye
emanet edileceği’ kaygısı yaygın olarak dile getirilmektedir.
Darbe girişimi tarihinin, ‘Yüksek Askeri Şûra’ ve ‘Yüksek Yargı’daki yeni düzenlemenin getireceği tasfiyeyi önlemek için erkene çekildiği iddia edilmektedir. 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsa seçim tarihleri YÖK tarafından ötelenen 21 üniversite ile birlikte toplam 36 üniversiteye yapılacak rektör atamalarının kimin tarafından yapılacağı üzerinde dikkatle durulmalıdır. Kısaca darbe gerçekleşse idi ‘üniversitelerin seçim tarihinin ileriye alınması kimin işine yarayacaktı’ sorusunun ısrarla sorulması gereklidir. Hâlâ eğitimin önemini, eğitime uzun vadeli yatırımın ülkeye kazandıracağı değerleri anlayamadıysak,