Gündem
  • 1.12.2002 17:34

İHANET GİBİ PROJE: MAVİ AKIM!...

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA- Hükümetin izni alınmadan, Türkiye`nin gelecek yıllarını bile ipotek altına alan, kullanmadığımız gaza para ödemeyi taahhüt eden projeye Mesut Yılmaz imza attı. Şimdi hesap verme zamanı! Beyaz Enerji Operasyonu, Jandarma tarafından başlatılmıştı. Ancak Jandarma düğmeye, ihale yolsuzluklarını değil, Rusya ile imzalanan Mavi Akım projesi nedeniyle basmıştı. Ekonomik krizle boğuşan Türkiye`de TSK, yolsuzlukları da `tehdit unsuru` olarak değerlendiriyordu ve o dönem hükümette olan ANAP`ın da, Genel Başkanı Mesut Yılmaz`ın da adı, her geçen gün daha yoğun biçimde yolsuzluklarla anılır olmuştu. Mavi Akım anlaşması uluslararası anlaşma olduğu için karanlıkta kalan noktalar aydınlığa çıkarılamadı. Ama bilinen gerçekler de vardı. `Ucuz bu, fiyatı yükselt` Mavi Akım anlaşması, 1999`da, Hükümetin izni bile alınmadan imzalanmış, hatta iş, ihale bile yapılmadan ANAP`a yakınlığı bilinen firmaya verilmişti. Anlaşmaya göre boru hattını inşa edecek kuruluşu, Rus doğalgazını Türkiye`ye satacak olan Gazprom seçecekti. Seçti de... Öztaş-Hazinedaroğlu-Stroytransgaz (OHS) adı verilen bu konsorsiyum, Mavi Akım`ı taşıyacak hattı inşa edecekti. Bu arada Tümaş adlı kuruluş, hattın Samsun-Ankara arasındaki bölümünün maliyetini tespit etmek üzere bir fizibilite çalışması yaptı. Çıkacak maliyeti BOTAŞ karşılayacaktı. Ancak BOTAŞ proje maliyetini `ucuz` ve `eksik` gödü ve Tümaş`a `fiyatı artırın` dedi. Olay açığa çıkınca, BOTAŞ, farklı jeolojik yapıda oldukları için aynı paraya malolması imkansız olan Doğu Beyazıt-Erzurum hattının birim maliyetini, Samsun-Ankara hattı için de esas aldı. Projenin de, ihaleye bile çıkılmadan OHS Konsorsiyumu`nun 340 milyon dolara yapmasına karar verdi. OHS`de kimler var? OHS Konsorsiyumu içinde yer alan Öztaş ve Hazinedaroğlu şirketleri ANAP`a ve Mesut Yılmaz`a yakınlıklarıyla tanınıyordu. Öztaş AŞ`nin sahibi Vehbi Özkoç, ANAP`lı eski bir ilçe başkanı, Tunca Hazinedaroğlu ise hem Berna Yılmaz`ın akrabası hem de Turgut Yılmaz`ın iş ortağıydı. Hazinedaroğlu ve Öztaş`ın da içinde bulunduğu konsorsiyuma, `Boru hattını inşa edecekler` diyerek 340 milyon doların 52 milyon doları avans verildi. Meclis görüşmeleri gizli oturumlarla yürütülen Mavi Akım dosyasında `ilginç` bir nokta daha vardı: Mesut Yılmaz, kardeşi Turgut Yılmaz ve Cumhur Ersümer, Eylül 1999`da Moskova`ya gidip Gazprom yetkilileriyle görüşmüştü. Mesut Yılmaz, Mavi Akım soruşturmasında bu görüşme nedeniyle de mercek altına alındı. Yılmaz, Rusya ziyaretinde hiçbir Gazprom yetkilisiyle görüşmediğini söylese de Rusya`da görev yapan ve o görüşmeyi görüntüleyen Nerdun Hacıoğlu, Yılmaz`ın Gazprom Başkanı olan Çernomirdin ile görüştüğünü zaten buluşmanın da Gazprom binasında yapıldığını söyleyecekti. Yılmaz, nedense gerçeği gizlemişti. Gazeteci Oya Berberoğlu ise Turgut Yılmaz`a `Gazprom`un Türkiye temsilci` olup olmadığını sormuş ancak net bir cevap alamamıştı. Uzun: `Ülkeyi soyuyorlar` ANAP eski milletvekili BOTAŞ`ın eski Genel Müdürü Hayrettin Uzun, o sıralarda bir kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Mavi Akım ile ilgili bütün `örtülen` gerçekleri bilen Uzun, bu peşkeş projesiyle ilgili gerçekleri sık sık dile getiriyordu. Hatta iddiaya göre, kalp krizi sonrası hastaneye götürülürken bile, yakınlarına `Ülkeyi soyuyorlar. Engel olun, elinizden geleni yapın` demişti. Mavi Akım`ın buraya kadar anlatılan kısmına ANAP ve Mesut Yılmaz etrafında gelişen yolsuzluklar zincirinin bir halkası olarak bakılabilir. Ancak bu projenin; Türkiye`nin ulusal çıkarlarını ilgilendiren ve Türkiye`yi adeta mahkum eden tarafları da vardı. İlişkilere darbe Mavi Akım projesi şu esasları içeriyordu: Rusya, Türkmenistan`dan 20 milyar metreküp doğalgaz alacak ve 1000 metreküpüne 36 dolar ödeyecekti. Ancak Rusya Türkmenistan`dan 36 dolara aldığı gazı Türkiye`ye 117 dolardan satacak ve bu doğalgaz, Samsun`da teslim alınacaktı. Halbuki Türkmenistan, aynı gazı Türkiye`ye 1000 metreküpü 70 dolardan satmaya hazırdı. Bu `ihanet gibi` anlaşmayla Türkiye, her yıl 560 milyon dolar daha fazla parayı ödemeye mahkum ediliyordu. Bu duruma çok şaşıran Türkmenbaşı, Mesut Yılmaz`ın Moskova`daki temasları sırasında Cumhur Ersümer`e adeta fırçalamış, `Neden Rusya`dan doğalgaz almakta ısrar ediyorsunuz?` diye sormuştu. Mesut Yılmaz ve yandaşları, her anlamda yakınlaşmamız gereken bir Türk cumhuriyetiyle, Türkmenistan`la ilişkilerimizi sekteye uğratmıştı. Kazık gaza kılıf Mavi Akım`daki bir diğer `çapanoğlu` madde de `Al ya da öde` zorunluluğuydu. Herhangi bir durumda Rusya`dan bu doğalgaz alınmasa bile, Türkiye gazın parasını, `kazık` tarife üzerinden ödemeye mecburdu. Daha da ilginci, Mavi Akım anlaşmasının bilgileri, Türk dışişlerinin elinde yoktu. Yani Mesut Yılmaz ve kendisine bağlı bakanlıklar, devletin üst kurumlarından bile bilgi gizlemiş, bununla ilgili her soru `gizlilik ve devlet güvenliği` bahanesiyle açıklanmamıştı. Beyaz Enerji Operasyonu kapsamında Mavi Akım da ele alınınca, DGM Savcısı Cengiz Köksal ilginç bazı bilgilere ulaştı. Öncelikle bu bilgilerde BOTAŞ`ın açıklamaktan çekindiği doğalgaz maliyeti konusunda bazı belgeler vardı. Bu belgelere göre, Rusya yıllar içinde doğalgaz satış fiyatını artırmıştı. Bu durum, Türk halkına doğalgaza yapılan sürekli zamlar olarak yansıyordu. Soruşturma için ilk izin 9 Ekim 2002`de Danıştay 2. Dairesi BOTAŞ eski genel müdürleri Nevzat Arseven ve Gökhan Yardım ile eski yönetim kurulu üyesi 4 kişi hakkında usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle soruşturma izni verdi. Dosyada haksız ödemeler, BOTAŞ`ı zarara uğratmak, boru inşaatı konusunda firma seçimi yapılırken usulsüzlük yapmak, fizibilite raporunu yüzde 17 daha yüksek göstermek gibi suçlamalar da yer aldı. Gökhan Yardım, daha önce yaptığı bir açıklamada, bu davanın tamamen siyasi olduğunu, 1998`de boru hattını Ruslar`ın yapmak istediğini ve BOTAŞ`ın buna itiraz ettiğini söyledi. Yardım, dönemin hükümetinin ihaleyi Ruslar`a verdiğini, Ruslar`ın da boru hattı inşaatı için OHS`yi seçtiğini ve işin ihale yapılmadan OHS`ye verildiğini söylemişti. Yardım, `Bu kararları uygulamamak mümkün değildi` sözleriyle BOTAŞ üzerindeki siyasi baskıyı da açıklıyordu. Ne zaman yargılanacak? Bütün bu iddiaların temelini oluşturan ve geçmişi 1997 yılına kadar uzanan Mavi Akım rezaletiyle ilgili olarak yargıdan kurtulan tek bir isim var: Mesut Yılmaz. İşte 58. Hükümet`in seçim öncesi meydanlarda verdiği sözü tutma zamanı: Halkın ekonomik durumunu iyileştirmek için, devleti soyanların yolsuzluklarına engel olmak için, Türkiye`nin her yıl 560 milyon dolar soyulmasını önlemek için, bu soygunun zeminin hazırlayan Mesut Yılmaz`dan hesap sorma zamanı... Güvenliği tehdit eden proje ÖTE yandan TSK da, 500 milyar dolarlık Mavi Akım Projesi`nin ulusal çıkarlara uygun olmadığını gördü. Beyaz Enerji ile başlayan yolsuzlukla mücadelenin asıl hedefi, Türkiye`yi doğalgaz alımında tek yönlü olarak Rusya`ya bağlayan bu anlaşmaydı. Mavi Akım`la, enerji alımı konusunda Rusya`ya yüzde 70 oranında bağlanan Türkiye, 2010 yılı gibi bu ülkenin en yağlı müşterisi haline getirilecekti. Daha da acısı, Türkiye ithal ettiği enerjinin kontrolünü Rusya`ya kendi elleriyle teslim etmişti. Bu adım, Rusya`nın bir savaş, anlaşmazlık vs. halinde vanaları kapatması; Türkiye`deki doğalgaza dayalı bütün üretimin durması, ısınma sorununun baş göstermesi, hastanelerden ülke savunma birimlerine kadar hiçbir kurumun çalışamaması anlamına geliyordu. Çünkü Türkiye`de elektrik de Rus doğalgazından elde ediliyordu.... Dış politika izlemekten aciz ANAP ve Mesut Yılmaz, Rusya`nın `vana kapatarak` daha önce Bulgaristan ve Gürcistan`ı kara kışın ortasında nasıl da karanlıkta, soğukta ve aciz durumda bıraktığını bilmiyorlardı. (Damga) ESKİ BOTAŞ YÖNETİCİLERİNE DAVA AÇILDI... Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski Botaş Genel Müdürü Gökhan Yardım ile eski Yönetim Kurulu üyesi 4 kişi hakkında, Mavi Akım Projesi'nde ''görevlerini kötüye kullandıkları'' iddiasıyla 3'er yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Yalçın, Danıştay 2. Dairesi'nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ''soruşturma izni verilmemesine'' ilişkin kararını kaldırmasından sonra başlattığı soruşturmayı tamamladı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan davanın iki sayfalık iddianamesinde, soruşturma boyunca izlenen hukuki sürece yer verildikten sonra, sanıkların, Mavi Akım Projesi kapsamındaki Ankara-Samsun arası boru hattı inşaatını pahalıya yaptırmak suretiyle yapımı üstlenen ''OHS'' konsorsiyumuna haksız menfaat sağladıkları öne sürüldü. Eski Botaş Genel Müdürü Gökhan Yardım ile eski yönetim kurulu üyeleri Kutluhan Çınbay, Arif Bilal Uzuner, Nadir Bıyıkoğlu ve Uğur Başer'in, proje kapsamında ''OHS'' firmasının çıkarları doğrultusunda sözleşme protokolünün ''avans ödemesi'' başlıklı 5. maddesini değiştirdikleri ileri sürülen iddianamede, 'OHS'' firmasına yeterli güvence almadan 45 milyon 806 bin 288 dolar avans ödendiği savunuldu. Botaş'ı verimlilik ve karlılık ilkelerini dikkate alarak yönetmedikleri, kurum çıkarlarını gözetmedikleri savunulan iddianamede, Türk Ceza Kanunu'nun ''görevi kötüye kullanma'' hükmünü içeren 240. maddesine göre, Yardım, Çınbay, Uzuner, Bıyıkoğlu ve Başer hakkında 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapis cezası istendi. SORUŞTURMA SÜRECİ Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan ''Mavi Akım'' soruşturmasında, Savcı Cengiz Köksal, 13 Aralık 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4723 sayılı Yasa ile Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturma'' fiilini düzenleyen 313. maddesinin DGM kapsamından çıkarılması nedeniyle görevsizlik kararı vererek, dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti. Eski BOTAŞ Genel Müdürü Yardım hakkında ''yurtdışına çıkış yasağı'' konulan soruşturmada, DGM Savcısı Köksal, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ekipleriyle BOTAŞ Genel Müdürlüğü'ne, Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleriyle de TEAŞ Genel Müdürlüğü'ne giderek bazı belge ve dokümanlar almıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyanın kendilerine gelmesinden sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na soruşturma izni için başvurmuştu. Başsavcılık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ''soruşturma izni verilmemesine'' ilişkin kararına itiraz etmişti. İtirazı görüşen Danıştay 2. Dairesi, ''soruşturma izni verilmemesine'' ilişkin kararı kaldırmıştı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:48

İLGİLİ HABERLER