Gündem
  • 3.11.2007 10:23

İNÖNÜ'YÜ ÖLÜMDEN DENİZ GEZMİŞ KURTARMIŞ!

Orta yaşlarındayken ölüm imgesinin başka hiçbir şeye benzemeyen sıkıntı verdiğini söyleyen İnönü, yetmişli yaşlarını aştığında artık "Ölümü düşünmek korku vermiyor. Daha çok, arkadaşlarımda, yaşıtlarımda göre göre alıştığım bir doğal son, hak edilmiş bir dinlenme olarak görüyorum" diyordu. İnönü'ye göre, "Ölüm korkusu gençken ruhun canlılığıyla, yaşlıyken vücudun yorgunluğuyla aşılıyor. İkisi arasında da bir sıkıntı dönemi yaşanıyor." İnönü'nün sıkıntılı bir dönem dediği orta yaşlarında hayatını kurtaran ise 1972 yılında idama mahkum edilen Deniz Gezmiş idi.   ODTÜ'deyken bir gün telefonu çalan İnönü'ye karşısındaki ses "Ben Gezmiş" der ve telefonu kapatır tam bu sırada kapıda bir bomba patlar. İnönü daha sonra anlar ki kapıya bombayı onlar koymuş, ancak onu kapıdan uzak tutmak için telefonda oyalamışlar. Takvim yaprakları 18 Mayıs 1983'ü gösterdiğinde Pembe Köşk tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Erdal İnönü siyasete girdiğini bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruyordu. Aynı yıl, 57'nci doğum gününü kutladığı 6 Haziran tarihinde Sosyal Demokrasi Partisi'nin (SODEP) temelini attı. Ancak İnönü ismi askerleri rahatsız etmişti. SODEP'in 1983'teki genel seçimlere girmesi askerlerin vetosuyla engellendi. Solun darbecilerden icazetli oluşumu Necdet Calp liderliğindeki Halkçı Parti (HP), darbe sonrası yapılan bu ilk "özgür" seçimlerde oyların yüzde 30'unu alarak ana muhalefet partisi konumuna geldi. Bir yıl sonra düzenlenen yerel seçimlerde yüzde 8 oy alan HP, kendinden üç kat daha fazla oy alan SODEP'in açık ara gerisinde kaldı. Artık solun yeni lideri İnönü'ydü.

HOCASI DEMİREL OLDU
HP ise çalkalanıyordu. Aydın Güven Gürkan, Calp'in yerine geçti ve solda birlik arayışlarına başladı. Ecevit'in DSP'si ile olmayınca İnönü'ye birleşme önerisi yaptı. İki parti SHP adıyla birleşti ve partinin ilk genel başkanı Gürkan oldu. Altı ay sonra yapılan olağan kurultayda İnönü, yeni partinin liderliğini devraldı. Siyasetin bu tecrübesiz denilen adamı SHP'yi önce yerel seçimlerde liderliğe taşıdı, ardından DYP ile koalisyon hükümetine kattı. DYP ile uyumlu bir koalisyon dönemi geçiren İnönü, yılların deneyimli politikacısı Süleyman Demirel'den siyaset hakkında çok şey öğrendi. Demirel'in "dün dündür, bugün bugündür" sözü üzerine kitap yazılması gerektiğini söyleyen İnönü, Demirel'in "Siyasette amaç bilim insanı gibi tutarlı olmak değil. Tutarlı olmak iyi ama tutarlı olacağız diye partimizin çıkarları aleyhine de gidemeyiz demek" istediği sonucuna varmıştı.

MALVARLIĞI AZALDI
İnönü, politikaya girdikten sonra mal varlığı azalan sayılı siyasi liderlerden biri oldu. Yurtdışı gezilerinde masraflarını kendi cebinden öderdi. SHP'nin maddi sıkıntıya düştüğü zamanlarda bazı mallarına ipotek koydurmaktan çekinmemişti. Gönülsüzce başladığı, üç aydan fazla dayanamaz denilen aktif siyasi yaşamı 12 yıl sürdü. Siyasetin beyefendisi, zamanı geldiğinde politikadan da, bu dünyadan olduğu gibi sessizce kimseyi kırmadan, üzmeden güler yüzüyle ayrılmayı bildi. Kayınbiraderi Selim Sohtorik'in kredi borcuna kefil olan eşi nedeniyle evine haciz gelen ve yurtdışına çıkması yasaklanan İnönü'nün yasağı Meksika'da alacağı bir fizi ödülü için 2004'te kaldırıldı ancak törenden hemen sonra gittiği ABD'de onu sevdiklerinden koparan hastalığının da ilk teşhisi kondu.
  İNÖNÜ'DEN UNUTULMAYACAK NOTLAR   En kızdıran sözler
Erdal
İnönü'yü siyasi hayatında en çok kızdıran, rahatsız eden durum, olmayacak bir isteği dile getirenlerin, babasının anısına sığınma girişimleriydi. Muhatapları "Babanız olsaydı yapardı" diye ısrarlarına yanıtı ise yine keskin bir zekâ ürünüydü: "Öyleyse gidin babamı bulun."

Antidemokrat İnönü
Hayatının
her döneminde demokrasi kuralları içinde çoğunluğun kararına saygı gösteren Erdal İnönü'nün sigaraya tahammülü yoktu. Parti Meclisi toplantılarının duman altında yapılmasından da oldukça rahatsızdı. Bir gün ani bir kararla Parti Meclisi'nde sigara içilmesini yasakladı. Ezici çoğunluklarına güvenen tiryakiler, bu kararın oylanmasını istiyorlardı. İnönü önce bir salona baktı ardından da lider olarak nihai kararını açıkladı: "Antidemokratik kararlarda oylama yapılmaz."

Plaketi kabul etmedi
Van'da
yapılan bir MYK toplantısı sonrası Nilgün Süher, Erdal İnönü'ye "Vali bey izninizle size bir plaket verecek" dedi. Herkes İnönü'nün bu nazik öneriyi kabul edeceğini beklerken "Hayır izin vermiyorum, plaket işine bir son verelim. Biz daha yeni geldik, hiçbir şey hak etmedik" dedi.

Alet esprisi
Her
konuda olduğu gibi deprem konusunda da kendine özgü esprileri olan İnönü, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir konferansta "Depremin büyüklüğü ve şiddetinden sonra bir de aletsel büyüklüğü diye bir şey çıkardılar. Zaten her şey aletle ölçülür. Aletin büyüklüğünden bana ne? Son derece tuhaf bir şey. Bilim adamlarına bunun yanlış olduğunu söyledim, umarım düzeltirler" dedi.
  Orhun Anıtları'nda herkesi şaşırttı   LİSE yıllarında edebiyat dersinde Orhun Anıtları'nı iyice öğrenmesi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le 1995 yılında Dışişleri Bakanı olarak yaptığı Moğolistan gezisinde işe yaradı. Orhun Anıtları'nın bulunduğu yerde aklında kalan "Üze tengri, asra yir telinmeser, Türk budun, ilingin törüngin kim artatı? (Üstten gök çökmese, altta yer delinmese, Türk ulusu, ilini, töreni kim bozabilir) sözlerini okuması çevresindeki uzmanları etkiledi ve şaşkına çevirdi.   (Sabah) Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:48

İLGİLİ HABERLER