İşte FETÖ'nün 'ankesör' taktiği
Etkin pişmanlıktan faydalanan FETÖ’cü yüzbaşı, verdiği ifadede, örgütün ankesörlü telefon taktiğini anlattı.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu askerlere yönelik "ankesörlü telefon" soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve hakkında dava açılan Genelkurmay'da görevli yüzbaşı, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere verdiği ifadede, örgütün ankesörlü telefon taktiğini anlattı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından örgütün ordudaki kripto yapılanmasının deşifre edilmesi için yürütülen "ankesörlü telefon" soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan Genelkurmay'da görevli yüzbaşı S.K. hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanarak dava açıldı.
Soruşturmalar halen sürüyor
FETÖ'nün kuruluşu, ideolojisi ve faaliyetlerine değinilen iddianamede, orduya sızan örgüt üyelerince 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında Silahlı Kuvvetlerdeki kripto FETÖ'cülerin ortaya çıkarılması için başlatılan ankesörlü telefon soruşturmalarının halen sürdürüldüğü ifade edildi.
Gizlilik için ankesörlü telefon...
Örgütün sözde mahrem imamları ile 2011-2015 arasında 55 sefer sabit hatlarla iletişim kurduğu belirlenen S.K, FETÖ'nün gizliliğe önem verdiğini, bu nedenle mahrem imamlarla ankesörlü telefonla irtibat kurduklarını ifade etti.
Kendisiyle “Alaattin” ilgilenmiş
S.K, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere örgüte dair bildiklerini anlatırken örgütle ortaokul son sınıfta tanıştığını, askeri lise ve Kara Harp Okulunda eğitim gördüğü sürede "Alaattin" kod adlı FETÖ'cünün kendisi ile ilgilendiğini belirtti.
Belirli aralıklarla örgüt üyeleri ile sohbetlere katıldığını ancak hiç himmet vermediğini savunan yüzbaşı S.K, Harp Okulunun ardından İstanbul'daki eğitim süresince de FETÖ mensupları ile görüşmelerinin sürdüğünü bildirdi. S.K, şunları anlattı:
"6 aylık İstanbul eğitimim süresince benden sorumlu olan ismini bilmediğim abi ile 2 veya 3 sefer yüz yüze bir kafede görüştük. Bu görüşmede okulda mesai saatleri içerisinde oruç tutmamamız, namazı kimsenin görmediği yerlerde kılmamız, deşifre olmamamız konusunda telkinlerde bulunuyordu. Yüz yüze görüşmelerimiz dışında büfe, ankesör gibi sabit hatlardan ve öğrencilik yıllarımda kullandığım, numarasını hatırlamadığım GSM hattımı aradığında da görüşüyorduk."
3 subaydan sohbet grubu
Sanık S.K, Tunceli'de görev yaptığı 2008-2010 yılları arasında FETÖ mensuplarınca aranmasına rağmen sohbet adı altındaki örgüt toplantılarına katılmadığını, yıllık izinli olduğu süreçte sadece bir sefer görüşme yaptığını ifade etti.
Tanıştığı eşi ile örgüt dışı evlilik yaptığını açıklayan S.K, 2010 Temmuz'dan sonra Ankara Mamak'taki 28. Mekanize Piyade Tugayı'na atandığını, Ankara'ya gelişinden sonra "Enes" kod isimli FETÖ mensubu ile toplantılara devam ettiğini bildirdi.
Askeri lojmana çıktıktan sonra sohbetlere katılmamaya başladığını savunan S.K, "Enes" kod adlı örgüt üyesinin kendisini sabit hatlardan arayarak sohbetlere çağırmaya devam ettiğini, gitmemeye devam etmesi üzerine de aynı birlikte görev yaptığı M.A. isimli subay ile kendisine haber yolladığını açıkladı. Sanık S.K, şu ifadeleri kullandı:
"Lojmana taşınana kadar değişik tarihlerde 'Enes' isimli abi ile görüşmelerimiz sürdü. 2-3 ay kadar yüz yüze hiç görüşmedim, beni her ne kadar büfe-ankesör gibi sabit hatlardan arasa da telefonumu açmadım. Açtığımda da görevi bahane ederek geçiştirdim. Aynı birlikte çalıştığım M.A. isimli üsteğmen beni aradı, sohbet etmeye başladık. Birkaç dakika sonra, 'Enes ile birlikte bir gün buluşalım, oturup sohbet edelim.' dedi. Telefon görüşmesinden yaklaşık 1 hafta sonra Enes'in Öveçler'deki evinde M.A. ile buluştuk. Bu buluşmada namaz kıldık, Fetullah Gülen'in kitaplarından okuduk, videolarını izledik. 2011 yılı içerisinde bizden sorumlu Enes, M.A ile birlikte üsteğmen A.T'yi kendi evinde bizle tanıştırdı."
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istedi
FETÖ'nün 17-25 Aralık'taki kumpaslarından sonra "dini bir cemaat" olarak gördüğü örgütten soğumaya başladığını, 2014 Mayıs ayından sonra hiçbir irtibatının bulunmadığını iddia eden sanık S.K, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara dışında görevli olduğunu, örgüt üyelerinden darbeye yönelik bir emir ya da talimat almadığını savundu.
S.K, örgüte dair bildiklerini anlattığını ileri sürerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti.
Güncellenme Tarihi : 31.10.2018 12:39