İŞTE SABANCI'NIN UNUTULMAZ SÖZLERİ : ELİMİZDE ÜÇÜN BİRİ VAR BE
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, çeşitli platformlarda yaptığı konuşmalarla ülkenin güncel sorunlarına dikkat çekti.
Bu konuşmalardan bazı kesitler şöyle:
200 milyar dolar borcumuz var. 200 milyar doları harcadık. Bir elimizde 200 milyar dolar var, öbür elimizde ne var? Üçün biri var be...
Güven var mı, istikrarlı mı? Neden yabancı sermaye gelmiyor? Yatırımcılarımız neden yurtdışına yatırıma gidiyorlar? Senin Ahmet’in, Mehmet’in, Meral’in buradan oraya giderken, Corç gelir mi?
Testiyi öyle kırdık ki ağır oğlu ağır. Elin oğlu sana güvenini kaybetmiş. Yabancı sermaye gelsin diyorsun eldekiler kaçıyor.
Türk’ün imajına bak. Parayı çıkarttığınız zaman 0...0 bu para itibarlı mı? Dünyada kişniyor mu bir Alman Markı bir İsviçre parası gibi?
(Fenerbahçe bu yıl şampiyon olacak mı?) Bu iyi, güzel bir haber. Bak yüzüm gülmeye başladı. Fenerbahçe nasıl ki başarılı, Türkiye de onun gibi başarılı olacak.
Bu memlekette vergiyle tanışmadan yaşayan insanlar var. Vergiden dönenin kaşığı kırılsın. Ama vergi, lütfedenden değil, herkesten alınsın.
Ben Vehbi Koç’un oğlu gibi kendimi hissediyorum. Onu bir üniversite olarak kabul ediyorum. Ondan dersler alıyorum.
Tanrıya, üniversitenin temelini bir gün atabilir miyim, açar mıyım, rüyam bir gün gerçekleşir mi diyordum. Şükürler olsun bugün açtık. İnşallah Sabancı Üniversitesi’nin bu gençlerini dünyanın her yerinde göreceğiz.
Umutsuzluk ve moral bozucu günler olabilir. Bunun arkasında ezilip bir köşeye çekilmek yanlıştır. Çalışacağız. Türkiye’nin meselesini Türkler iyi yapacak.
Tanrı’ya şükürler olsun, nereden başladık, nereye geldik. Bu öykü, yalnız Sabancı öyküsü değil, Türkiye’nin öyküsüdür. Sene 1921. Rahmetli babam Hacı Ömer Sabancı, Kayseri’nin Akçakaya köyünden, işini bulmak için, Adana’ya yürüyerek 9 günde gitmiş. Otobüse binecek parası yoktu. Tanrı yardım etmiş, çalışmış, netice itibariyle minik minik alım satım, arkasından atölyeler, fabrikalar, Sabancı Topluluğu Adana’dan taşmış.
Parti liderleri istediklerinde bir gün içinde kanun yapabiliyor. Cumhurbaşkanı imzalıyor iki saat sonra Resmi Gazete’de çıkabiliyor. İsterlerse hızlı bir şekilde iş yaparlarmış bunu ispatladılar. Bunu ispat edenlere diyorum ki, Allah’ınızı, dininizi severseniz, vergiyi daha akıllı hale getirmenin yanında özelleştirmeyi de, şu yaptığınız kanun gibi yapın.
Fabrikalar, sosyal binalar, liseler, üniversite, müze yapmakta, gençleri yüreklendirmekte gözüm doymuyor. Gece gündüz daha başka bir şeyler yapayım diyorum. Bu gece gidip döşeğime yattım mı, tanrıya şükrederken, sabah bir an evvel uyansam da, koşsam, varsam da bu duygularla şunun şunun şalterine bassam diyorum. Gözüm doymuyor, açım.
Gereksiz aflar yanlış olur. Filan müessesenin cebini boşaltmış insana, (ben hadi affediyorum) demek yeniden yapacaklara davetiye çıkarır. Hata etmiş, (Ben pişman oldum. Parayı veriyorum, beni affet) olmaz.
Vazgeçemeyeceğimiz tek şey demokrasidir. Laiklik oksijenimizdir. Laiklik olmadan Türkiye’de yaşanmaz.
Teşhir etmek iyi olmadı. İşinize geldiği zaman Susurluk’un üstünü örtmüyor musunuz? Mademki orada bu kadar basiretlisiniz, neden MGK’da olanları ortaya çıkarıyorsunuz. Susurluk olayının örtülmesi konusunda kaygı taşıyorum.
Diyorlar ki (Koç-Sabancı birleş). Anlamlı bir iştir, niçin olmasın, düşünmeliyiz.
Bütün liderler padişah gibi, zat-ı aliniz de dahil (Bülent Ecevit’e).
Bugün AB’ye 11 yeni memleket aday gösteriliyor. Biz bu 11’in içinde en sonda şampiyon olduk. En son sırada girdik diye de mutluyuz. 11 ülkenin potansiyelini önümüze ayrı ayrı koyduğumuzda, bu sıralamada neden geride kaldık sorusunu birbirimize sormalıyız.
Evin içinde birileri gaza, birileri frene basıyor. Sürün Allah sürün.
Enflasyonu, bu canavarı kaç sene süresince süt vererek büyüttük, bu hale getirdik.
Bu memlekette bir kıyafet kanunu var. Ya var ya da yoktur. Varsa kim, ne zaman uygulayacak bu kanunu? Sabrımız kalmadı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:00