KAAN için kritik süreç başladı, tasarımdan tekniğine önemli değişiklikler yapılıyor
TRT Haber'de yer alan habere göre; Bu noktada hem platform sayısının fazlalığı hem de her birinde gelinen noktanın farklı oluşu süreci biraz karmaşık hale getirdi. Türkiye aynı zaman diliminde neden farklı projeleri bir arada yürütüyor, hangi platform nerede kullanılacak ya da tüm bunlar tamamlandığında resmin bütünü nasıl olacak? Bu sorulara Savunma Sanayii Araştırmacısı Kubilay Yıldırım yanıt veriyor. İşte detaylar...
KAAN İÇİN KRİTİK SÜREÇ BAŞLADI
Bunca uçar unsurdan bahsedip KAAN'a değinmemek olmaz. Son düzenlenen Savunma Sanayii İcra Komitesi'nde tasarım sürecinin en hummalı kısmı olarak kabul edilen ikinci faz için kararın ve bütçenin çıktığını hatırlatıyor Kubilay Yıldırım.
İkinci fazda, ilk uçuşunu gururla izlediğimiz KAAN'a oranla bazı değişiklikler olacağından bahseden Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu:
"Detay tasarımı, aerodinamik tasarımı, içeride belki de hiç görmeyeceğimiz komponetlerin de tasarımı ve tabii ki Kritik Gözden Geçirme toplantıları bu ikinci faz içerisinde yapılacak. KAAN uzun bir maraton. Hem platformdan beklenenler her anlamda çok ileri hem de yerlilik oranı çok yüksek. Bu maratonun ilk etaplarından birini geride bıraktık. Ancak önümüzde çok etap var"
TÜRKİYE İÇİN ÇOK DEĞERLİ BİR FOTOĞRAF ORTAYA ÇIKACAK
Peki, tüm bunları alt alta koyduğumuzda Türk Hava Kuvvetleri'nin geleceği için nasıl bir fotoğraf ortaya çıkıyor? Kubilay Yıldırım bu soruya sadece bugün üzerinden yanıt vermek yerine önce bizi kısa bir tarih yolculuğuna çıkarıp son tabloya öyle geliyor:
"Türk savunma mekanizmasında ihtiyaçların azami olarak yerli/milli platform ve alt sistemlerle karşılaması fikri oldukça eski bir ülkü. Çıkış sebebi olarak 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşanan ambargolar temel rol oynar. Ancak dünyada küresel bir oyuncu olabilme, bu alanda harcanan milyarlarca doların daha az seviyelere indirebilme isteği gibi ekonomik etmenler de var. Dikkat ederseniz yukarıda adlarını andığımız tüm projeler aslında Türkiye'nin maruz kaldığı haksız ambargolardan çok daha önce başlatılmış projeler.
Mesela bugün adını sıkça andığımız ATAK, 10 tonluk Türk Genel Maksat Helikopteri, Gökbey, Hürkuş, Hürjet ve nihayetinde KAAN çok uzun süreli projeler. Ayrıca, bunları tekil birer platform tasarımı ve üretimi olarak görmemek gerek. Atılan tüm bu adımlar ülkemiz için muazzam bir altyapı ve kabiliyet geliştirme programı haline geldi.
Bu program, asıl amaçlarına doğru kararlı bir şekilde ilerlerken birçok kırılmaya da maruz kaldı. Örneğin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk güvenlik teşkilatlanması ve kadrolaşmasında çok ciddi değişimler yaşandı. Bunun savunma sanayisine de yansıması oldu.
Türkiye'nin ABD ile yaşadığı görüş ayrılıkları sebebiyle karşılaştığı uygulamalar, akabinde S-400 tedariki ile de F-35 projesinden çıkarılması kesinlikle küçümsenecek olaylar değil. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak yukarıda bahsettiğimiz tüm projelerin, alt sistem geliştirme süreçleri, takvimleri ve içerikleri güncellenmek durumunda kaldı. Örneğin, KAAN projesi için 2010'da yapılan çalışmalarda milli uçağımızın F-35'le birlikte uçması planlanmıştı. 2019'daki gelişmeler nedeniyle KAAN'ın kabiliyet hedeflerinin neredeyse tamamını değiştirip yola öyle devam ettik.
Bu bulanık dönemde birçok projenin sırası, içeriği, personeli, kullanıcısı değişti. Ama işte Ankara'da atılan ve bu haberin de temel konusu olan imzalar bize sektörün bu yeni duruma uyum sağladığını gösteriyor. Yeni ve gerçekçi planların ortaya konulduğunu, prototipler döneminden ürünler dönemine geçildiğini görüyoruz.
Türkiye olarak hiç azımsanmayacak sayıda yetişmiş personelimiz var. Ve arkadan yenileri de yetişiyor. Tasarım ekipleri bir projeyi tamamlayıp diğerine başlayabiliyor. Bu sebeple tasarım, test ve üretim ekiplerinin iş yapma kasları sürekli dinç kalıyor. Hepsine daha onlarca yıl yetecek kadar proje yükümüz var. Bunlar en güçlü yanlarımız.
Ancak personelin elde tutulabilmesi ve yaşadığımız ekonomik zorluklar bu projeleri kimi zaman kabiliyet kimi zaman takvim açısından zorladı. Zorlamaya da devam edecek gibi duruyor. Ancak devamlılık bu noktada en kilit kavramlardan. Hürkuş projesi bir iki tökezleme ile yoluna girdi ve bence önü açık. Hürjet ve Gökbey projeleri çok iyi gidiyor. Artık darısı KAAN'ın başına diyelim. Tüm bunlar tamamlandığında Türk Hava Kuvvetleri geçmişe ve bugüne kıyasla şüphesiz çok daha güçlü bir konuma yükselecek."
Güncellenme Tarihi : 5.5.2024 13:33