Kılıçdaroğlu 'hodri meydan' diyen Erdoğan'a cevap verdi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu'ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt geldi.
İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
"ŞİMDİ SIRA GELDİ KUTUYU AÇMAYA"
Şimdi geliyoruz kutuyu açmaya. Hikaye anlatacağım size. Çorum’da bir konuşma yaptım, Erdoğan’a bazı sorular sordum. Sonra 21 Kasım’da bu grupta yine sorular sordum. Soruyu aynen okuyorum. “Çocuklarının, dünürünün, eniştenin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün vergi cennetlerinde kurulan bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor musun? Yerli ve milli isen bunun cevabını vereceksin” dedim.
“ERDOĞAN’A TAVSİYEM YANINA BİR DOKTOR AL”
Aradan süre geçti, tık yok. Ben de merak ediyorum niye tık yok. Sonra gazetelerde bir haber okudum. 1,5 milyonluk dava açmış. Vah vah vah ne kadar korktum bilemezsin. Dava açsan ne olur açmasan ne olur. Sen benim soruma adam gibi cevap ver. Sanırım beyefendi de beni dinliyordun. Erdoğan’a tavsiyem yanına bir doktor al, doktor da yanında olsun.
“İSPAT EDELİM. BENİ TANIMIYOR ÖYLE ANLAŞILIYOR”
Suriyelilere 30 milyar dolar harcadığını söylüyor. 30 milyar doları nereye harcadın? Ben bilmiyorum, milletvekilleri bilmiyor. Nereye gitti bu 30 milyar dolar. Bir daha sorayım, gözlerinden öperek bir soru daha soruyorum. 30 milyar doları ne zaman, nerede, kimin için harcadın? Cevabını alacağız. Sonra çıktı Balıkesir’de bunu ispat et dedi. Güzel ispat edelim. Beni tanımıyor öyle anlaşılıyor.
“O YÖNETİM KURULU TOPLANTILARININ TUTANAKLARI DA BİZDE”
1 Ağustos 2011, Man adası devletinde bir şirket kurulur. Evet küçücük bir ada. Burada bir şirket kurulur, Belvev Limited Şirket. Onun kuruluş senedi de bizde. Noter tasdikini onlar yapmış, ben yapmadım. Bu şirket 1 ağustos 2 Ağustos tarihlerinde yönetim kurulu toplantısı yapar.
Bir kişiden oluşmaktadır, Sıddık Ayan. O yönetim kurulu toplantılarının tutanakları da bizde. Ayrıca bu kişinin 1 sterlinlik, yönetim kurulu bir kişi, Sıddık Ayan. Adresini de vereyim, Reşitpaşa caddesi, yol sokak Sarıyer-İstanbul. 1 sterlinlik bir şirket. Ona ait olduğuna dair, hem Türkiye’den hem de Man Adası'nın kayıtları var. 15 Kasım 2011’de bu şirketi Kasım Öztaş’a devreder. Kasım Öztaş kimdir? Sait Halimpaşa caddesi – Yeniköy-İstanbul adresinde oturuyor. Ben Erdoğan’a bir soru soruyorum, tekrar. Sıddık Ayan kimdir tanıyor musun? Eminim benden çok daha iyi biliyorsun kim olduğunu. Peki bu Kasım Öztaş’ı tanıyor musun?
“NİYE GÖNDERİR SENİN KARDEŞİN?”
Bu şirketin bütün kayıtları bizim elimizde. Diyeceksiniz ki bu şirket, bu şirkete para gitti mi? Para gitti mi? Evet gitti. 15,12-2011 tarihinde Ziya İlgen, 2,5 milyon dolar Belvey şirketine para gönderiyorlar. 1 sterlinlik, 1 kişilik. 15,12,2011 tarihinde Mustafa Erdoğan, 2,5 milyon dolar para gönderiyor. Niye gönderir senin kardeşin? Gariban ölüsü için kefen alırken yüzde 18 öder, sen 2,5 milyonu nasıl gönderiyorsun. 26,12-2011 tarihi Ziya İlgen 1 milyon 250 bin para gönderir. Mustafa Erdoğan 1 milyon 250
27,12,2011 Osman Ketenci, dünür dedim ya. Bu da 1 milyon 250 bin dolar gönderiyor. Mustafa Gündoğan, 1 milyon 250 bin. Dedim ya eski özel kalem müdürü. 28,12,2011 Osman Ketenci 1 milyon dolar. Ahmet Burak Erdoğan, oğlu. 1 milyon 450 bin dolar.
“DİYECEKSİNİZ Kİ, BU SWİFT MESAJI NE DEMEK”
Ahmet Burak Erdoğan, 2 milyon 300 bin dolar gönderiyor. Şimdi diyecekler ki, bunların belgesi var mı? Bütün bu paraların swift mesajları elimizde. Diyeceksiniz ki, bu swift mesajı ne demek. Bankacılara sorduk, yurtdışına dolar gönderirken bu mesajla gönderiyorsunuz. Hepsi elimizde. Bu beni tatmin etmez dedim. Ne lazım bana? Bankaların dekontu lazım dedim. Bu paranın gönderildiği dekontlar. Şimdi diyecekler ki, bu belgeler, ajan verdi şudur budur. Bunların tamamı bankaların resmi kayıtlarıdır. O şirketlerin de kayıtlarında var. hepsinde var, hiç sağa sola kaçmaya gerek yok. Haysiyetli bir adamsan gereğini yapacaksın, nokta.
“SAMSUN’DA 2,5 AYLIK KÜBRA BEBEK AÇIKTAN ÖLDÜ”
Evet, bir kişi bana soruyorlar. “Neden Erdoğan’a bunu söylüyorsun, neden kızıyorsun Erdoğan’a…” Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak Konya Ereğli’de 40 günlük bebek zatürreden öldü. Ve aralık ayında camı kırıktı. O bebeğin hakkını savunmak için ben bunları soruyorum. Samsun’da 2,5 aylık Kübra bebek açıktan öldü. Van Gürpınar’da bir baba 16 kilometrelik yolu sırtında çocuğunun cesediyle gitti. Ben onların hakkını savunmak için sana bu soruyu soruyorum.
Devleti yönetenlerin vatandaşlara örnek olması lazım. Vatandaşa diyeceksin ki, vergi ver, vermezsen 3 misli ceza keseceğim. Ama kendi çocuklarını başka adada şirket kurduracaksın, sonra milyonlarca dolar göndereceksin. Sonra ‘dolarlarınızı bozdurun, biz yerli ve milliyiz’ diyeceksin. Sen ne yerlisin ne millisin, sen gayri millisin.
“BEN İSPAT ETTİM, ŞİMDİ SÖYLE BAKAYIM ALÇAK KİM?”
Gayri milli bir hükümet parafından yönetiliyoruz. Bütün AK Partili kardeşlerime sesleniyorum. Benim bir hatam varsa söyleyin, alınmam. Ama yıllar yılı size gelip ahkam kesen, din iman edebiyatı yapar, vergi verin der, dolarınızı bozdurun der. Kendisi alır çocuklarıyla beraber yurtdışına gider, paralar oraya gider. “İspat etmezsen alçaksın” diyorlar. Ben ispat ettim, şimdi söyle bakayım alçak kim?
Gözünü sevdiğim Erdoğan sen kamyon şoförlerini dinledin mi? mazottan alınan vergiyi biliyor musun sen? Çiftçinin mazotundan kaç lira KDV ÖTV alınıyor biliyor musun sen? Ona gelince parayı alıyorsun, sırtına yıkıyorsun bütün vergiyi. Senin çocukların, enişten, dünürün parayı dışarı götürecek. Kılıçdaroğlu ağzına bant çekecek… Ben bunu yapmam. Niçin? Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.
“SEVGİLİ ERDOĞAN, SEN TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMİYORSUN, FELAKETE SÜRÜKLÜYORSUN”
Umarım, sayın Erdoğan’ın yanında doktoru vardır. Sinirlerine hakim oluyordur umarım. Sevgili Erdoğan, sen Türkiye’yi yönetemiyorsun, felakete sürüklüyorsun. Ben senin bildiğin susan, iki tane koltuk verdik oturur sesini keser diyen adam değilim ben. Ben bu milletin evladıyım.
“EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ ERDOĞAN’A SİZ YAPIYORSUNUZ”
Havuz medyasına da seslenmek isterim. En büyük kötülüğü Erdoğan’a siz yapıyorsunuz. Sizde vicdan ahlak yok mu? Daha belgeleri görmeden bunlar sahte… niye sahte olsun ya? Bankadan gidiyor ya. Nereye gidiyor Man adasına gidiyor.
Ama ikinci soruma bir cevap gelmedi. İkinci sorumu unuttun mu? 30 milyar dolar Suriyelilere para harcadığını söylüyorsun. 1 dolar değil, 5 dolar değil, 100 milyon dolar değil, 30 milyar dolar harcadım diyorsun. Kimin için, nerede, ne zaman harcadın? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. O da adalet istiyor. Adalet için konuşacaksın kardeşim.
GRUP TOPLANTISINDAN NOTLAR
İşte Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında dile getirdiği konulardan satır başları:
Türkiye, hak hukuk adalet isteyenlerle gurur duyuyoruz. Keyifli bir grup toplantısı yapacağız. Doğrudur, Türkiye’de beni seven sevmeyen herkes dikkatle dinliyor bu grup toplantısı. Ben de bu çerçevede açıklamalarda bulunacağım. Önce izin verirseniz bir iki konuya kısaca değineyim.
TAHİR ELÇİ ELEŞTİRİSİ: FAİLİ HALA BULUNAMAMIŞ
Bunlardan birisi Tahir Elçi. Diyarbakır Baro Başkanı’ydı. 28 Kasım 2015’te dört ayaklı minarenin önünde basın toplantısı yaptı ve ayrılırken bir kurşunla hayatını kaybetti, faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Söz verdiler faili bulacağız diye. Her taraf polis kaynıyordu, kameralar vardı. Faili hala bulunamamış. Umarım katilleri bir an önce bulunur yargının önüne çıkarılır.
“SENİN TÜTÜN HAKKINI KORUYACAK OLAN PARTİNİN ADI CHP’DİR BUNU SAKIN UNUTMA”
Tütün üreticilerinin derdini dile getirmiştim. Adıyaman’da yürüyüş yapmak istediler. ‘Provokasyon’ diye polis, özel harekat ve jandarma müdahale etti. Kabahat bunlara talimat verenlerde. Ya kimsenin camı çerçevesi inmedi, herhangi bir kişiye sataşma olmadı, ellerinde Türk bayrakları ve sadece tütün var. Orantısız bir müdahale oldu. Buradan bütün tütün üreticisi kardeşlerime sesleniyorum, senin tütün hakkını koruyacak olan partinin adı CHP’dir bunu sakın unutma. Emeğin alın terinin değerini veren parti CHP’dir.
“HER SAAT DEĞİŞEN EĞİTİM SİSTEMİNE BEN DE İSYAN EDECEĞİM, SİZ DE İSYAN EDECEKSİNİZ”
Eğitimcilerle de toplantı yaptık. Eğitimle ilgili bakan yeni bir değişiklik yaptı sınavlarda. Sürekli değişiyor. Anneler çocuklar sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımız. Sahip çıkmak benim de görevim sizin de göreviniz. Bu eğitim sistemine, her saat değişen eğitim sistemine ben de isyan edeceğim, siz de isyan edeceksiniz. Ne zaman? Sandığa gittiğinizde. Bunlara unutamayacakları bir dersi çocuklarımız, Türkiye adına vermeliyiz.
“VATANDAŞ DA SANDIKTA HESABINI SANA SORACAK”
2016-2017 eğitim döneminde 2 milyon 897 bin 524 çocuk okula gidemedi. Bunların okumaya hakkı yok mu? Anneleri babaları yok mu? Neden devlet çocuklara sahip çıkmıyorlar? Çünkü kendi çocukları okusun istiyorlar. Vatandaşın çocuğu hiç önemli değil diyorlar. Vatandaş da sandıkta hesabını sana soracak.
Bakın sevgili anneler, babalar. İlkokulların yüzde 31’i birleştirilmiş sınıflarda ders veriyor. Yani, 1-2-3-4’ncü sınıflar aynı derslikte ders görüyorlar. Yahu 21’nci yüzyıldayız. 15 yılda sen derslik sorununu nasıl çözemezsin? Tablo bu haldeyken, özel okullara harcanan para 1 milyar 164 milyon lira. Öğle zamanı bir sandviç para veremeyen anneye sesleniyorum. Senin çocuğuna bunlar sahip çıkmadılar. Ama özel okullara para aktardılar, 1 milyar 164 milyon lira. Senin okulunun temizliğini sen yaparsın, camı kırılır sen takarsın ama özel okullara bu kadar kaynak aktarıyorlar.
817 bin 799 öğrencimiz taşımalı sistemde. Nerede bir çocuk varsa orada çocuk olmalı, öğretmen olmalı. O çocuğumuz o okulda okuyabilmeli. 15 yılda yapamadılar, sözüm söz 4 yıl içinde yapacağız, 5 yıl değil.
“BU ANKARA’DAKİ BEYLERİN ÇOCUKLARINI BÜTÜN TÜRKİYE’YE TANITACAĞIM”
Bakın şimdi 1998’den rakam vereyim. MEB bütçesinin yüzde 30’u yatırıma gidiyordu. 2002’de yüzde 17’si, 2018’de şimdi yüzde 8,6’sı yatırıma gidecek. Çocuklarımıza yatırım yapmayan bir hükümet olabilir mi? ama bunlar düşünmüyorlar. Çünkü bu Ankara’daki beylerin çocukları ayrı yerlere gidiyorlar, ayrı yerlerde şirket kuruyorlar. Bu Ankara’daki beylerin çocuklarını bütün Türkiye’ye tanıtacağım.
15 yıllık öğretmenin aldığı aylık 3 bin 40 lira. Emekli olunca daha da düşüyor. Öğretmene para vermeyip de öğretmen aybaşını nasıl getireceğim diye düşünürse çocuğumuzu iyi yetiştirir mi? Boğazımızdan keseceğiz, gerekirse maaş olarak vereceğiz. Peki öğretmenler için ne yapacağız? CHP ne yapacak diyorlar. Şunu yapacak CHP, CHP bu ülkenin bütün öğretmenlerini, öğrencilerini, çocuklarını seviyor.
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÇIKARACAĞIZ”
Önce şunu yapacağız. Bir öğretmenlik meslek kanunu çıkaracağız. Bağımsız bir kanun olacak. Öğretmenler devlet memuru kanunundan çıkacak, özel kanunu olacak. Ve öğretmen gözde bir meslek olacak. Maaşı iyi olacak, bütün emeğini alın terini çocuklarımıza verecek. Aybaşını nasıl getireceğim diye düşünmeyecek. Öğretmene 3 bin 600 ek gösterge vermek zorundayız. Emekli olunca da düzgün aylık alsın. Her 24 Kasım öğretmenler gününde öğretmenlerimize birer maaş ikramiye vereceğiz. Görüşünüz ne olursa olsun, benim için en saygın olan meslek öğretmenlik mesleğidir. Çocuğumu eğitiyorsa başımın üstünde yeri var. Ama ben de o öğretmene sahip çıkmak zorundayım.
“SEVGİLİ ERDOĞAN PARA VAR, PUL DA VAR, HER ŞEY VAR”
Diyecekler ki, para yok para. Para var para. Sevgili Erdoğan para var, pul da var, her şey var. Sevgili Binali Yıldırım para da var, pul da var. nerede var diyecekler? Yurt dışındaki faiz lobisine 145 milyar dolar para ödediler. Öğretmene gelince paramız yok dersin. Ben 145 milyar doları bu memleketin öğretmenine vereceğim.
Bir de içeride var. Onlara ne kadar faiz ödediler? 620 milyar lira. Para yok diyorlar, faizciye tefeciye para var da, öğretmene, emekliye, işçiye, çiftçiye niye yok? Artık kardeşim, memuru, emeklisi, işçisi, sanayici alın teri döken hepinizin artık konuşun, konuşun artık.
Bir de numaradan şikayet ediyor, faizler niye inmiyor. Sanki bu memleketi Fransızlar yönetiyorlar. Sen yönetiyorsun. Binali Yıldırım, zaytungçuları kıskandıracak bir açıklama yapmış. “Elinizi tutan mı var, faizleri indirin” diyor. E senin elini tutan mı var? Sen neden faizleri indirmiyorsun?
O muhtarları saraya davet ediyor. Ben bütün muhtarların ayağına gidiyorum. Eskiden şöyle derlerdi, “Bu CHP ne söylesek itiraz ediyor” diye. Şimdi roller değişti. Neyi söylersek itiraz ediyorlar.
Türkiye’de uyuşturucu yaşı 10’a indi. Son 10 yıl içinde uyuşturucudan yatan hasta sayısı yüzde 381 oranında arttı. Her 10 kişiden birisi 15 yaşından küçük. Bunu araştıralım, önlemini alalım. Önergeyi verdik, AK Partililer reddettiler. Biz araştıralım, onlar bunu reddettiler. Ben bütün AK partililere değil, burada talimatla oy veren milletvekilleri için kullanıyorum. Yoksa Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren vatandaşların başımın üzerinde yeri vardır.
Bireysel silahlanma… 2017 raporı 25 milyon silah var diyorlar Türkiye’de. Ama bunun sadece 750 bini ruhsatlı. Dedik ki, bu böyle olmaz, gelin buna da önlem alalım. Önerge verdik, onu da reddettiler.
Bu off shore dediğimiz var, onlar cennet bahçeleri diyorlar. Vergi cennetlerinde şirket kuruyorlar, kim? Ankara’daki beylerin çocukları. Dedim ki bunu da araştıralım. Binali yıldırım da soruşturalım dedi. Verdik önergeyi, bunu da reddettiler. Sabah yüzünü yıkamak için musluğu açan herkese sesleniyorum. O musluğu açtığında 5 çeşit vergi ödüyorsun. Sen fakir misin, zengin misin hiç önemi yok. Ankara’daki beylerin çocukları da Türkiye’de vergi ödememek için başka yerlere gidip şirket kuruyorlar. Bunu da reddettiler.
40 bin öğretmen ataması yapalım dedik. 109 bin öğretmen açığı var. atayalım dedik, bunu da reddettiler.
Hemşire açığı var, 30 bin hemşireye kadro verelim. Bunu da reddettiler. Bütün hastanelerde yatan hastalara sesleniyorum. Sana hizmet etmek için atanması gereken hemşireye bunlar karşı çıktılar.
Gaziler, memurlar, işçi emeklileri, ramazan-kurban bayramında ikramiye verelim dedik. Kanun teklifi verdik. Bütün emekliler size sesleniyorum, onu da reddettiler. Bunu da hafızanın bir köşesine yaz. Ben senin hakkını savunuyorum, sen de beni savunacaksın. Ben bu ülke için çalışıyorum, çocuklarım için değil.
Gaziler ve şehit yakınlar, 15 Temmuz’dan sorna çifte standart oldu. Birinci sınıf şehitler ve yakınları, 15 Temmuzda hayatını kaybedenler ve gazi olanlar. Bir de terörle mücadelede yaralanan ya da hayatını kaybeden şehitler ve yakınları ve gaziler onlar ikinci sınıf. Dedik ki bunlar ayıptır. Adalet burada olmaz, gelin bunu düzeltelim. En azından verilen hakları eşit dağıtalım dedik. Bunu da reddettiler. Bütün gazilere ve şehit yakınlarına sesleniyorum. Çifte standardı kabul etmiyoruz, siyasi iraye karşı çıkınız.
İşçi ve köylünün kullandığı mazot. ÖTV ve KDV’yi kaldıralım dedik, bunu da reddettiler.
“BEN KADINA ŞİDDETİ SAVUNMADIM, SAVUNMUYORUM”
Mal bulmuş mağribi gibi saldırırlar buna. Ben İstanbul Beylikdüzü’nde, geçmişte uyuşturucu merkezi olan bir yeri son derece güzel sosyal tesis haline getirdi. Oturdular, kültürel etkinlikler, dikiş, yemek, çocukların gelişmesi için bir merkeze dönüştürdüm. Ben de yoksulluğun ne kadar ağır maliyeti olduğunu anlattım ve yoksul ailelere şunu söyledim. Ekonomik çarpıklık kadına yönelik şiddetin sorumlusudur dedim. Vay efendim sen kadına şiddeti savundun… Ben kadına şiddeti savunmadım, savunmuyorum. Kadınlara kalkan her el insanlığa kalkmıştır.
Aile aile diyorlar değil mi? boşanmalar yüzde 37 arttı. Fuhuş yüzde 790 arttı. Çocuk istismarı yüzde 434 arttı. Kadına şiddet yüzde 1400 arttı. Sen kadına şiddeti önleyeceğine kalkıp benimle uğraşıyorsun. Sen beni yıpratamazsın kardeşim, benim verilmeyecek hesabım yoktur.