Kılıçdaroğlu’na göre ’aciz ülke’ görünümü sergilendi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. "Geçen hafta bizim alışkın olduğumuz bir saldırıyla karşı karşıya kaldık" diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, "Bana ve bazı CHP milletvekillerine yönelik ahlaksızca saldırılar yapıldı. Saldırıyı yapan haram medyasıydı. Hepsini mahkemeye verdim. Şimdi merak ediyorum mahkemede ne söyleyecekler diye. Tabii bunlar için tazminat ödemek hiçbir şey değil, paraları bol, yeşil dolarları bol. İhtira at, parayı ver. Ne olacak bunlar için öyle bir tablo var. Bu saldırılar CHP’nin iktidara yürüdüğünü gösteriyor, korkuyorlar. İstediğiniz kadar korkun, istediğiniz kadar baskı kurun, istediğiniz kadar iftira atın iktidar olacağız ve bunun hesabını soracağız. Onlar paraya, yandaşlara güveniyorlar, biz halkımıza güveniyoruz, halk için çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Hatırlarsınız bir köstebek vardı bunlarda, köstebek Beşir Atalay. Önceden Deniz Feneri’ne veriyor, ’polisler gelip arama yapacak önlem alın’ diye. O da beni mahkemeye verdi, ’neden bana köstebek dedin’ diye. Nihayet mahkeme beni haklı buldu, onun da köstebek olduğu tescil edilmiş oldu. Şimdi bu köstebek geçen gün açıklama yapmış, ’bu iftiraların, bu yazışmaların devamı gelecek’ diyor. Kendileri hazırlıyorlar ya. Söyledim, adında ve unvanında milli olan bir kuruluş yani Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gayri milli bir oluşum içinde olamaz. İktidara hizmet etmek, iktidarda olan partiye hizmet etmek gibi bir görevi yoktur, MİT’in. MİT, ya milli olur ya biz isimlerin hepsini açıklarız. Bizim duyduğumuz saygı dolayısıyla sesimizi çıkarmıyoruz ama artık yeter. Almanya’da Gestapo neyse onların bir kanadı da Gestapo gibi çalışıyor, iktidara hizmet ediyor, muhalefeti dinliyor, belgeler uyduruyorlar. İstediğiniz kadar uydurun belgeyi, rahmetli babamın dediği gibi ’oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur’ diye."
ŞAH FIRAT OPERASYONU
Türkiye’nin yurt dışındaki tek toprak parçası olan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun tahliyesine yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından düzenlenen Şah Fırat operasyonunu eleştiren Kılıçdaroğlu, "Geçen Pazar günü Süleyman Şah dolayısıyla bir operasyon yapıldı, türbeye gidildi, askerler geri çekildi. Geri çekilirken bir de şehit verdik. Tek kurşun atılmadı ama bir de şehit verdik. Halit Avcı’ya, şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz, silah arkadaşlarına, ailesine de baş sağlığı diliyoruz. Bunu da açık yüreklilikle açıklamış olalım. Oraya gidildi, Süleyman Şah ve iki askerin naaşları alındı, Kobani kantonundan geçildi, getirildi Türkiye’ye yakın bir yerde yeniden bir türbe inşa edilecek. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir olayla karşı karşıyayız. Türkiye, aciz bir ülke görünümü sergilemiştir. Elindeki bütün kozları kaybetmiştir. Sadece Ortadoğu’nun değil bütün dünyanın şamar oğlanı haline getirilmiştir. Benim vicdanım sızlıyor. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bu hale düşürülmesi beni de sokaktaki vatandaşı da rahatsız ediyor. Nasıl oluyor da Türkiye bu hale düşüyor" ifadelerini kullandı.
"NASIL OLUR DA BİR ORAYI TERK EDİYORUZ"
Daha önce hükümet yetkililerinin Karakozak’taki Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’na yönelik açıklamalarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Süleyman Şah Saygı Karakolu’na dönük ister rejimden yani Suriye’den ister radikal gruplardan yani IŞİD’den ister başka bir yerden gelebilecek her türlü saldırı aynıyla mukabele görür ve oradaki o vatan toprağının savunması konusunda da Türkiye hiçbir tereddüt göstermeden her türlü tedbiri alır’ diyor dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, şimdiki Başbakan. Numan Kurtulmuş da diyor, ’eğer Süleyman Şah’a bir saldırı olursa Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) oraya müdahale eder’ diyor. TBMM’ye 2 Ekim 2014’te bir tezkere geldi. Milli Savunma Bakanı konuşuyor, adı üstünde ’milli savunma bakanı.’ O konuşuyor, Meclis’te. ’IŞİD’in Türkiye-Suriye sınırına 37 kilometre mesafede bulunan Süleyman Şah Saygı Karakolu bölgesindeki mevcudiyeti ulusal güvenliğimize yönelik ap açık bir risk, apaçık bir tehdit oluşturmaktadır. Türk anavatanının ayrılmaz bir parçası olan
Süleyman Şah Saygı Karakolu’nu korumak devletimizin asli vazifedir. Türkiye Cumhuriyeti bu sorumluluğunun gereğini yerine getirme konusunda hiç bir tereddüt göstermeyecektir.’
Doğru mu, yüzde yüz doğru. Devlet dediğiniz budur zaten. Benim topraklarıma saldırı olacak ben yerimde oturacağım, mümkün değil. Neden tereddüt göstermeyecektim, çünkü Süleyman Şah bizim vatan toprağımız. 1921’de anlaşma yapmışız, ’orası Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir’ diye uluslararası anlaşmamış var. Sonra biz bunu Lozan Anlaşması’yla perçinlemişiz. Nasıl oluyor da biz burayı terk ediyoruz. Hangi gerekçeyle biz orayı terk ediyoruz, üç naaşı hangi gerekçeyle oradan taşıyoruz. Peki Türkiye Cumhuriyeti’ne geriye gidelim tekrar acaba biz ne yapmışız, bugüne kadar. Süleyman Şah’ı güvence altına almış mıyız, almışız. Lozan Anlaşması’yla da almışız. Türkiye Cumhuriyeti toprağı mı evet. Uluslararası anlaşma var mı, evet. Niye terk ediyoruz?"
"KENDİ TOPRAĞINI YABANCILARA TESLİM EDEN BİR İKTİDARA NE DENİR"
"77 milyon yurttaşıma açık ve net çağrı yapıyorum" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kendi ülkesinin toprağını yabancılara teslim eden, teslim ederken de kaçan bir iktidara ne denir, oturun düşünün. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum, uluslararası sözleşmelerle Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak bilinen bir yerden askerinizi çekerseniz, türbeyi bombalarsanız, naaşları getirirseniz, buna ne denir? Neyin karşılığında siz Türkiye Cumhuriyeti topraklarını terk ettiniz. Neyin karşılığında kaçtınız. Ben bunu sormak zorundayım. Bu ülkede namuslu her vatandaşın bu soruyu sormasını istiyorum. 1921’de ’orası Türkiye toprağıdır’ diye uluslararası anlaşma yapmışız, 1923’te Lozan Anlaşması yapmışız. 1936’da Montrö Anlaşması yapmışız, boğazları güvence altına almışız. 1938’de Hatay’ı Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katmışız. 1974’te garantörlük hakkımızı kullanarak Kıbrıs’a gitmişiz. Şimdi 77 milyon yurttaşıma soruyorum. Bunların tamamını kim yaptı? Hatay, boğazlar, Kıbrıs, Süleyman Şah kim yaptı bunları. CHP yaptı. Şimdi 77 milyon yurttaşıma tekrar soruyorum, biz bunları yaptık, bir karış toprağımızdan ödün vermedik, bir karış toprağımızı terk etmedik, kaçmadık, göğsümüzü açtık, mücadelemizi yaptık bu ülkenin onuru için sen ne yaptın. Süleyman Şah’tan kaçtın. Senin Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olduğun bu saatten sonra tartışmalıdır artık, kimse kusura bakmasın. Hem kaçıyorlar hem zafer diyorlar. Şaşırdığım o zaten kaçmak ne zamandan beri zafer oldu. Kendi toprağın, ’hayır burası Türkiye Cumhuriyeti’nin değildir’ demiyor. Askerlerin orada, Süleyman Şah orada, iki askeri orada, 10 dönümlük araziye türbeyi yapmışsın ve orayı terk ediyorsun. Terk ediyorsun, kaçıyorsun, geliyorsun. Bunu da millete zafer diye kakalıyorsun. Kendi toprağını satan adama ne denirse ben de aynısını diyorum. Sordum toprak kime ait, bize ait. Askerler kime ait, bize ait. Orada yatana naaşlar kime ait, bize ait. Orada görev yapan askerler kime ait, onlar da bize ait. Niye kaçıyoruz. Hangi gerekçeyle kaçıyoruz. Sen yetki istedin TBMM’den Süleyman Şah’a saldırı olabilir diye, biz de sana yetki verdik. Sana yetkiyi verdik, kaç diye yetkiyi diye vermedik ki toprağı koru diye vatanı koru diye yetkiyi verdik biz sana. Hayatımda kaçmayı zafer olarak sunan bir iktidar da gördüm ya. Yani hiçbir zaman aklıma gelmezdi. Korkaklığın, kaçmanın, sünepeliğin, aciz olmanın zafer olduğunu da gördüm ya. Anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Ben onlara söyleyeyim. Sen zafer mi görmek istiyorsun, Sakarya’ya bakacaksın zafer orda. Sen zafer mi görmek istiyorsun, Dumlupınar’a bakacaksın. Sen zafer mi görmek istiyorsun Afyon’a, Erzurum’da Nene Hatun’a, Maraş’ta Sütçü İmam’a bakacaksın. Bunların hiçbirisi ülkesini terk etmedi, ölümü göze aldılar. Bu ülkenin onuru, şerefi ve geleceği için. Siz ne yapıyorsun. Bir de kalkmışlar bunu zafer diye satıyorlar. Sen zafer mi görmek istiyorsun, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na bakacaksın. Öyle anlaşılıyor ki çok büyük bir fiyaskoyla karşı karşıyayız. Bunu zafer diye satıyorlar. Ama bu ülkenin namuslu ve onurlu insanları, bayrağını, vatanını seven herkes bunun büyük bir fiyasko olduğunu biliyor. Düne kadar Esad’ı ve rejimini hiç muhatap almıyorlardı. Ne yaptılar, İstanbul Başkonsolosu’na haber verdiler, bu kadar iki yüzlüler. Çözüm, ne yapacağız. Umutsuzluğa kapılma lüksümüz yok. Herkes şunu gayet iyi bilmeli. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum. CHP’nin iktidarında, benim başbakanlığımda senin yüzün yere eğilmeyecektir. Bu ülkenin onuruyla gururuyla oynadılar. Bunlara dersini vermek bu ülkede her vatandaşın boynunun borcudur, temel görevidir. Sözüm söz, bizim iktidarımızda kesinlikle Ortadoğu’da kan akmayacak, Ortadoğu’ya barış ve huzur gelecek. Suriye’yi de Irak’ı da yeniden biz inşa edeceğiz. Barış köprülerini yeniden biz kuracağız, kardeşliği yeniden biz tesis edeceğiz. Mısır’la kavga etmeyeceğiz, yeniden dost olacağız. Libya’ya bakın karar verdiler, hiçbir Türk istemiyorlar. Tamamını terk edin’ diyorlar, Libya’nın. Bunlar ne yaptılar, ’acaba bavula para doldurabilir miyiz’ diye apar topar Libya’ya gittiler. Sen önyargılı davranırsan, Kaddafi’yi arkadan hançerlersen senin gibi adamları Libyalılar da adam yerine koymazlar."
İÇ GÜVENLİK PAKETİ
İç güvenlik paketi konusundaki pozisyonlarını koruyacaklarını anlatan CHP lideri, "Sanıyorlar ki baskı yapınca CHP geri çekilecek. CHP geriye çekilmeyecek, kapı gibi mücadelesini yapacak" dedi.
EMEKLİLERE SEÇİM VAADİ
Kemal Kılıçdaroğlu, yeni bir de seçim vaadinde bulunarak, "Buradan yine 11 milyon emekliye sesleniyorum. Onların eşlerine ve çocuklarına sesleniyorum. CHP iktidarında sen ramazan ve kurban bayramında birer maaş ikramiye alacaksın" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmaları sırasında partililer, "Mustafa Kemal’in askerleriyiz", "Başbakan Kemal" sloganları attı.
Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 21:56