KİMSE DARBEYİ AKLINA BİLE GETİRMEMELİ
KOCAELİ - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Ülkemizde bundan sonra hiç kimse darbe yapmaya, memlekette anti demokratik yollarla hükümetler devirmeye teşebbüs etmemeli, aklına bile getirmemeli'' dedi.
Ergün, AK Parti Kocaeli İl Başkanlığınca Gebze'deki Osman Hamdi Bey Kültür Merkezinde gerçekleştirilen ''İlçeler Buluşuyor, İlçeler Konuşuyor'' toplantısında yaptığı konuşmada, ''Bir insanda en kalıcı yara, etnik ve dini kimlik sorunları için yaşadığı yaradır'' diye konuştu.
Sorunların, Türkiye'nin ilerlemesini yavaşlattığını ve ülkenin gereksiz tartışmalarla boğuşup durduğunu ifade eden Ergün, şöyle devam etti:
''Çok basit sorunları çözmeye çözmeye büyütmesini başardılar. Bunun en önemli son dönemdeki adımı 12 Eylül iktidarıdır. 12 Eylül ihtilali ülkedeki 12 Eylül öncesi var olan anarşi ortamını ortadan kaldırmış gibi görünüyor ama yapılan konuşmalardan anlıyoruz ki 12 Eylül öncesi anarşi ortamı, 12 Eylülü yapabilmek için oluşturulmuş bir ortamdır. Çünkü şu soru sorulduğu zaman, niye 11 Eylül günü var olan anarşi 13 Eylül günü nasıl yok oldu? Aynı seri numaralı silahların yarısının sol grupların elinde, yarısının sağ grupların elinde olduğu tespit edilmiştir. Demek ki aynı el silahların bir kısmını sol, bir kısmını sağ anarşi grubuna dağıtarak gençlerimizi birbirine kırdırabilmiştir. Maalesef Türkiye'de ve dünyada siyaset bu tür olaylarla ve manzaralarla doludur. Sırf hükümeti devirmek, kaos meydana getirmek, parlamentoyu iş yapamaz hale getirmek için terör eylemleri planlayanlar ve yapanlar yargılanıyor bugün. Bunlardan bir kısmı da kelli felli adamlar.''
-12 EYLÜL'ÜN ÜLKEYE ETKİSİ-
12 Eylül döneminden Diyarbakır Cezaevinde baskı ve işkence altında İstiklal Marşı okutulduğunu ifade eden Ergün, şöyle konuştu:
''İstiklal Marşını öyle bir zamanda öyle bir yerde okumalıyız ki kendi arzumuz ve isteğimizle böyle tüylerimiz diken diken olmalı değil mi? Göğsümüz kabarmalı. Sen şimdi hapishanede sopayla İstiklal Marşı oku, iyi okuyamadın bir daha ye sopayı... Bunlar 12 Eylül'ün bu toplumda meydana getirdiği tahribatlardır. Bu tahribatlar birçok alanda vardır. Bir adam ana dili Kürtçe olduğu için dayak yediyse bundan dolayı içindeki yarayı tedavi edemezsiniz. Bir anne baba çoluğuna çocuğuna kendi koymak istediği ismi koyamadıysa, o anne babanın içindeki yarayı tedavi edemezsiniz. Yok mu örnekler, var. 'Ben Zoza koyacam' diyor kızımın adını. Güneydoğu'da, Doğu Anadolu'da bazı vatandaşlarımız 'yasak hemşehrim' diyor. Niye yasak? 'Bu bölücü isim' diyor... Bin yıldır koyuyoruz bölücü olmuyor da şimdi niye bölücü oluyor? Suzan koyuyoruz, Suzan bölücü olmuyor da Zozan ismi niye bölücü oluyor? Perihan koyunca bölücü olmuyor da Berivan koyunca niye bölücü oluyor?''
12 Eylül'de bir gecede köylerin adlarının değiştirildiğini kaydeden Ergün, bunun çok yanlış olduğunu, bu şekildeki uygulamalar nedeniyle insanların gönülden yaralandığını, sorunların birikmesi sonucunda da terörizmin ortaya çıktığını ifade etti.
TERÖRÜN EN ÖNEMLİ NEDENİ IRAK İŞGALİ
Ergün, AK Parti Kocaeli İl Başkanlığınca Gebze'deki Osman Hamdi Bey Kültür Merkezinde gerçekleştirilen ''İlçeler Buluşuyor, İlçeler Konuşuyor'' toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2002 yılında 36 milyar dolarlık ihracatının, 2008'de 132 milyar dolara kavuştuğunu kaydederek, ''Komşularıyla hiçbir şey alıp satmayan bir Türkiye yerine komşularıyla ticareti 3-4 kat artan bir Türkiye oluşuyor. Avrupa, Asya, Afrika, Karadeniz Ekonomik İşbirliği ve Kafkasya ile ticareti 5 kat artan bir Türkiye meydana geliyor. 2002'de 3 bin 500 dolar olan milli gelir, fert başına 10 bin doların üstüne çıkıyor. 2002'de 240 milyar dolarlık bir üretim yapılan Türkiye varken, 2008'de 750 milyar dolarlık bir Türkiye'ye ulaşmış oluyoruz'' diye konuştu.
Bugün ''yanlışa yanlış, doğruya doğru'' diyen bir Türkiye olduğunu kaydeden Nihat Ergün, Türkiye'nin Orta Doğu'da ve Filistin'deki çatışmalar devam ederken, İsrail hükümetlerinin haksız uygulamaları ve saldırıları sürerken, Türkiye'nin sessizce bunu seyredemeyeceğini vurguladı.
Nihat Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Siyasi ve ekonomik gücü artan bir Türkiye'yi hep beraber inşa etmek mecburiyetindeyiz. 2023 Türkiye'si dünyada ekonomik ve siyasi olarak güçlenmiş etkili bir Türkiye olacaktır. Böyle olmak mecburiyetindedir Türkiye sessiz kendi halinde 'azıcık aşım ağrısız başım' diyemez. Eğer etrafındaki olayları kontrol altında tutamazsa Türkiye, o zaman oradaki bütün gelişmelerden olumsuz etkilenir.
Şimdi size soruyorum. Balkanlarda olumsuz bir şeyler olursa Türkiye'nin başı ağrır mı ağrımaz mı? Ağrır, çünkü bizim milyonlarca buraya göç eden vatandaşlarımız var Balkanlarda da milyonlarca akrabalarımız var. Orta Doğu'da, Kafkasya'da karışıklık yaşansa başımız ağrır mı ağrımaz mı? Oradaki gelişmeleri uzaktan seyredebilir miyiz? Oradaki barışın ve istikrarın korunması için güçlü bir ülke olmamız gerekmez mi O zaman Türkiye'nin bu gücü elde etmesi için içerideki bazı sorunları da hızlı bir şekilde çözmesi lazım.''