Gündem
  • 26.2.2008 09:54

KOÇ'UN ÖZAL'A SIR MEKTUBU...

CAN DÜNDAR-MİLLİYET

Özal'a teklif:

ARÇELİK'e genel müdür ol

Vehbi Koç Washington'da Dünya Bankası'nda çalışan Özal'a önce TÜSİAD Genel Sekreterliği'ni, sonra da 600 bin lira yıllık brüt ücretle Arçelik'in genel müdürlüğünü önerdi


Vehbi Koç neler yaşadı - 2

1971-1972 YILLARINDAKİ VEHBİ KOÇ-TURGUT ÖZAL ARASINDAKİ MEKTUPLARİLK KEZ YAYIMLANIYOR:

1969 başında DPT Müsteşarı iken Amerika'nın yanlış politikalarına sinirlenen Turgut Özal, 12 Mart'tan sonra görevden alınınca Dünya Bankası danışmanı olarak Washington'a yerleşti.
1971 yılının 18 Kasım'ında Vehbi Koç'a bir mektup yazarak "Türkiye'ye dönmek istiyorum" dedi.
25 Temmuz 1972 tarihli mektubunda ise "Bizim edindiğimiz tecrübeden istifade etmek lazım" diyerek nabız yokladığını hissettirdi. O mektupta "Doğu Anadolu Kalkınma Holdingi" düşünü hatırlattı.
Planlama Müsteşarı iken işadamlarını Ankara'ya davet etmiş ve Doğu'nun kalkınması için bir Holding kurma fikrini ortaya atmıştı. Lakin bu girişimden sonuç alınamamıştı.
Şimdi TÜSİAD'ın kuruluşuna önayak olan Koç, acaba bu meselede de önderlik yapabilir miydi?
Özal, "Bu iş için Türkiye'ye dönebilir ve bu işte de (özel sektörde) çalışabilirim" diyordu.

Aklında TÜSİAD vardı
Vehbi Koç, cevabi mektubunda şöyle dedi:
"Doğu'da kurulacak sanayi için çok büyük avantajlar verilmezse buna kimse yatırım yapmaz. Bugün de bu avantajlar yoktur. (..) Bunu bir müddet pişirmek lazım. (..) Zatıalinize TÜSİAD'ın Genel Sekreterliği'ni teklif etmeyi düşündüm."
Teklifi kabul ederse Özal'ın Doğu'nun kalkınması işini de işleyebileceğini söyleyen Koç, ayda brüt kaç lira talep ettiğini de soruyor ve mektubunu şu soruyla bitiriyordu:
"Yarın AP iktidara gelirse ve bir vazife teklif ederlerse tutumunuz ne olacak?"

'Siyaseti düşünmedim'
Özal, 6 Ekim tarihli cevabında "Beni yanlış anladınız" dedi ve kaderin yalanlayacağı şu cümleleri yazdı:
"Siyasete atılmayı şimdiye kadar düşünmedim. Ailem de hiçbir zaman taraftar değil. (..) Doğu kalkınması meselesi senelerdir benim için bir nevi 'ambition' (ihtiras) olmuştur. (..) Benim inancım Doğu kalkınmasının Türkiye'nin birliği, dolayısıyla kaderinde çok önemli bir yer aldığıdır."
Özal, daha sonra Koç'un "Devletin avantaj vermesi lazım" yaklaşımını şu sözlerle eleştirdi:
"Devletin büyük avantajlar vermesi sureti ile işadamlarının Doğu'da yatırım yapabilecekleri düşüncesi doğru değildir. (..) Kardan önemli gayeler var. Mesela bir işi başarmak, hele hiç kimsenin yapamadığı bir işi başarmak arzusu herhalde insanoğlunu geliştirmede en önemli faktörlerden biri olsa gerek. (...)
Bugün siz Vehbi Bey dahi niye çalışıyorsunuz; milyonlarınıza milyonlar katmak için mi? Bence hayır! Mevcudunuzu hiçbir iş yapmadan bugünkü yaşama seviyenizle belki binlerce Vehbi Bey ömürlerinizin sonuna kadar harcayamazlar. Bana öyle geliyor ki, sizi de çalıştıran, hakikatte bir şeyler meydana getirme arzusudur ve benim kanaatime göre siz bunu yanlış olarak, 'para kazanmak' diye tefsir ediyorsunuz."
Özal bu eleştirinin ardından TÜSİAD genel sekreterliğini "kırtasiye işleri" diye tanımlayarak reddediyor, siyaset içinse şunu yazıyordu:
"AP iktidara gelir ve bana vazife verirlerse, kaderin insana ne göstereceği malum olmamakla beraber, buna şimdiki cevabım 'Hayır'dır."
Koç, bu diplomatik mektubu, günlüğünde şöyle özetledi:
"Genel Sekreterliği kabul etmiyor. AP iktidara gelirse vazife almayacağı hakkındaki ifadesi de yuvarlak. Kasımda Türkiye'ye uğrayıp benimle konuşacakmış. Gelsin de bakalım neler konuşacak."

Yıllık 600 bin lira
Beklenen görüşme 13 Kasım 1972 günü Koç Holding'de yapıldı. Koç'un arşivindeki görüşme tutanağından okuyalım:
"Kendisi (Özal) halen Amerika'da aylık 2.000 dolar maaş aldığını ve rahat bir yaşantısı olduğunu, çocuklarının üniversite çağına geldiğini, bu sebeple de Amerika'nın kendilerine cazip geldiğini söyledi.
"Vehbi Koç, (..) kendisine Arçelik umum müdürlük görevini teklif ettiğini, bu görevle ilgili yıllık ücretin brüt 600.000 lira kadar olacağını söyledi."
Sonrası malum:
Özal, dönüşte Sabancı grubunun koordinatörü oldu.
Ardından da Erbakan'ın çağrısıyla milletvekili adayı olarak siyasete girdi.


ÖZAL'IN ÖFKESİ:

Amerikalılar aleyhlerine solcu yetiştiriyorlar

Turgut Özal'la Vehbi Koç'un tanışıklıkları hayli eski yıllara uzanıyor.
Vehbi Koç'un 1969 ajandasının 10 Ocak sayfasında şu not var:
"15.30: Turgut Özal (Holding'de) DPT Müsteşarı..."
Görüşmenin ayrıntıları ise Koç'un 11 Ocak notlarında...
O günlerde Koç, Türk Eğitim Vakfı aracılığıyla Amerikalılardan burs alarak Amerika'ya öğrenci yollama uğraşında...
Nejat Eczacıbaşı ile birlikte Planlama'nın görüşünü almak üzere Özal'la görüşüyorlar. Ama konuyu öğrenen "Müsteşar Bey", birden sinirleniyor.
Diyor ki:
"Amerikalılar çok yanlış bir politika takip ediyorlar. Nereye ne yardım yapacaklarını bilmiyorlar. Ortadoğu Teknik Üniversitesi olayı ortada... Hem para veriyorlar, hem de aleyhlerine solcu yetiştiriyorlar. Yarın Türk Eğitim Vakfı'na verilecek bursları gerek siz gerek Nejat Bey profesörlere havale edeceksiniz, onlar da solcu talebeleri gönderecekler."
Vehbi Koç, Müsteşar'ı yatıştırmaya çalışıyor:
"Biraz sakin olun. Biz bu işte bir memleket hizmeti yapmak istiyoruz. Bu işe solcu beslemek için girmedik."
"Biraz kendine geldi, sonra yine sinirlendi" diyor notlar...
Özal yeniden soruyor:
"Bu talebeleri nasıl seçeceksiniz?"



Turgut Özal, Vehbi Koç'a siyasete atılmayı düşünmediğini yazmış.


İNÖNÜ'YE TARİHİ MEKTUP

'Yaşlandım' deyip çekilin!

1962 sonunda CHP'de kurultay vardı. Başbakan İnönü'yü devirmek için 3 hizip kıyasıya yarışıyor; parti, ihraç kararlarıyla sarsılıyordu. Tam o günlerde, Vehbi Koç, eski partisi CHP'nin Genel Başkanı İnönü'ye bir mektup yazıp tarihi bir çağrı yaptı.
Kurultay'dan 2 gün önce yazılan mektubun bir bölümü şöyle:
"14 Aralık Cuma günü Kurultay toplanacak. Bu toplantıdan evvel bu mektubu yazarak, memleketi ve zat-ı devletlerini seven bir dostunuz, bir vatandaş olarak samimi hislerimi duyurmaya karar verdim.
İnkılaptan sonra bugüne kadar memleketin dahili siyaseti, ordu durumu, iktisadi vaziyeti oturmamıştır. Moskova bütün kuvveti ile bu memlekette dahili bir kargaşalık çıkararak rejimini yurdumuza sokmaya çalışırken, dostlarımız ve müttefiklerimiz iç politikamızın bir an evvel düzelmesini temenni etmekte ve bunun için ellerinden gelen bütün yardımları yapmaya hazır olduklarını göstermektedirler.
Bu çetin durumdan bu memleketin bir an evvel kurtulması için Allah'ın izni ile muvazene unsurunu temin edecek tek insansınız. Böyle bir devirde küçük ölçüde de olsa, yıpranmanıza gönlüm bir türlü razı olmuyor.
Bunun için, Halk Partisi erkânı arasında çıkan anlaşmazlığı ortadan kaldırmak, yorulmanıza ve yıpranmanıza mani olmak için, Kurultay'a 'Yaşlandım, yoruldum. İçinizden bir Genel Başkan seçiniz. Ben bu partinin fahri Genel Başkanı olarak Başbakanlığa devam edeyim. Yine ölünceye kadar içinizdeyim' şeklinde bir beyanda bulunmayı uygun görürseniz, bunun millet ve partiler üzerinde son derece iyi bir tesir yapacağına kaniyim. (..)
Hürmetle ellerinizden öperim."



KOÇ'TAN KÖŞK'E UYARI

'Askeri idare hiçbir zaman muvaffak olamaz'

1970 yılında, 15-16 Haziran işçi direnişinin İstanbul'u sarstığı günlerdi... 31 Temmuz'da Vehbi Koç, Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Cihat Alpan'la görüştü. Ona söylediklerini, not defterine şöyle kaydetti:
115-17 Haziran olayları üzerine İstanbul ve Kocaeli'nde bir ay müddetle sıkıyönetim ilan edilmiştir. İstanbul halkı sıkıyönetime adeta sevinmiştir. Bu, aslında sevinilecek bir şey değildir. Sıkıyönetim mahkemelerinin verecekleri kararlar, halk efkarında büyük tesir yapacaktır.
2Demokraside 25 sene gibi bir müddet kazandık, bir hayli tecrübemiz oldu. Bu rejimi yıkmak günah olacaktır.
3Askeri idare ve diktatörlük hiçbir zaman muvaffak olamaz.
4Bugünkü anayasa çok geniş tutulmuştur. Bu anayasa ile hangi hükümet gelirse gelsin, istediği icraatı yapamaz. Bu anayasada birtakım tadilat lazımdır. Bunun için de yine partilerin mutabık kalmaları icap eder.
Her halükârda memleketi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için bir tedbir almak gerekir.
Koç 3 hafta sonra da Florya Deniz Köşkü'ndeki bir davette Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a "Bugün halkı ve işadamını ilgilendiren en hayati husus, can ve mal emniyetidir. Emniyet, huzur ve sükûn olduğu takdirde güçlükler daha kolay atlatılabilir. Aksi halde akla gelmedik hadiseler çıkabilir" dedi.
Bu konuşmadan 7 ay sonra askeri müdahale geldi.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 13:41

İLGİLİ HABERLER