'KONSOLOSLUK ÖNÜNDE KENDİMİ PATLATACAĞIM!..'

Önümüzdeki eylül ayında vizyona girecek olan 'Büyük Oyun' isimli sinema filmiyle Türk sineması ilk kez terörle yüzleşecek.

Senarist Avni Özgürel bu filmde terörün acımasız yüzünü ve genç kızların nasıl canlı bomba olduklarını anlatıyor. Başrollerde Suzan Genç, Selen Uçer, Serdal Genç ile İsmet Kasapoğlu oynuyor. Irak'taki Amerikan saldırısı sırasında ailelerini kaybeden 'Cennet' ile 'Almira', bir terörist grup tarafından İstanbul'a canlı bomba olarak gönderilirler. Filmde 'Almira' karekterini canlandıran Selen Uçer geçen yıl Adana Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan genç bir isim. Aralarında 'O... Çocukları', 'Zincirbozan', 'Bir İstanbul Masalı'nın da bulunduğu 11 dizi ve filmde rol alan Selen Uçer filmdeki ilginç rolünü BUGÜN'e anlattı.

HSBC patlaması beni çok etkiledi

Terör olaylarıda hiçbir yakınınızı kaybettiniz mi?

11 Eylül’de İkiz Kuleler’de çalışan birini tanıyordum. Ama kurtuldu, Alman bir kızcağızdı. HSBC’de bir kız arkadaşım eşeni kaybetti. Kocası sokaktan geçiyormuş ve bomba patladı. Çok etkilenmiş çok üzülmüştüm.

'Büyük Oyun' adlı sinema filminde 'Amira' adında bir teröristi canlandırdınız. Film çekildi, her şey tamam mı?

İnşallah eylülde vizyona girecek. 6 sene önce HSBC ve İngiliz Konsolosluğu bombalandı bu ülkede. Genç kızların nasıl intihar bombacısı olduğu anlatılıyor bu filmde. Bugüne kadar böyle bir film çekilmedi.

Amira nasıl bir kadın?

Güneydoğulu.. Çocuğunu Irak'taki bombardımanda kaybetmiş, dağlarda yaşıyor. Örgüt üyesi.

Filmde İstanbul'daki Amerikan Konsolosluğu'nun önünde canlı bomba olarak kendinizi patlatıyorsunuz değil mi?

Canlandırdığım karakter Amerikan Konsolosluğu'nun önünde görevini yapacak. Filmi izlediğinizde o bölümlerin nasıl anlatıldığını göreceksiniz. Yönetmen Atıl İnanç işin insani tarafıyla ilgileniyor. Çok etkileneceksiniz. Böyle bir filmin bu topraklarda çekilmesi gerekti .

Rol icabı da olsa bombalar üzerinize bağlandı ne hissettiniz? Ölümün soğuk nefesi bedeninizi titretti mi?

İnsan bir garip hissediyor tabii ki... Sahnede değil ama genel olarak, o 'yok olma', 'yok etme' üzerine düşünüyor insan. Öncelikle sevdiklerinin terör ve savaşta yok olması gerçeği. Öfke gibi bir duyguyu oynamaya uğraşmak oldukça sarstı, evet.

Nasıl bir psikoloji, ideoloji uğruna ölmeyi ve öldürmeyi meşrulaştırır?

Hiçbir şey insan öldürmeyi meşrulaştırmaz. Hiçbir şey terörü meşru kılamaz. Nerede, ne amaç uğruna olursa olsun.

Bir anneyi oynamak ne ise, teröristi oynamak da o

Bir teröristi canlandırırsam tepki alır mıyım diye tedirginlik yaşadınız mı?

Korkmuyorum, sonra neden korkmuyorum diye kızıyorum kendime. Benim için çok heyecan verici, böyle bir rolü oynamak... Bir fahişeyi oynamak, bir yazarı oynamak, bir anneyi oynamak ne ise, bir teröristi oynamak da o. Bir fark yok. Korkmam “şiveyi becerebilecek miyim veya kadının ağır psikolojisini en doğal ve abartısız şekilde yapabilecek miyim” diye oldu.

(bugün)