Gündem
  • 24.10.2007 12:57

KRİTİK DAĞLICA SORULARI...

Otuz yıldır terörle mücadele eden bir devletin son birkaç hafta içinde terör örgütüne karşı bunca ağır kayıplar vermesi medyada farklı açılardan gündeme geldi.

Akşam ve Sabah gazeteleri hain saldırılarda yaşanan tuhaflıkları sayfalarına taşıyarak karanlıkta kalan sorulara yanıt aradı.

Yediden yetmişe herkeste infial oluşturan saldırılara ilişkin Akşam Gazetesi'nden Serdar Akinan, akıllara gelen ancak tatmin edici cevabı bulunamayan soruları gündeme taşıdı. İşte Akinan'ın kafa karıştıran soruları:

Daha Gabar'da verilen 12 şehidin kanı kurumadan, hesabı sorulmadan nasıl bu denli sert bir darbe almıştık? Alabilmiştik?

Nereden geldiler? Nasıl vurdular? Bu sayılar nasıl doğru olabilirdi?

İSTİHBARAT ZAFİYETİ VAR MI?

Dağlıca'daki piyade taburunun emniyet bölüğüne saldıran terörist grubun 200 kişi olduğu ifade ediliyor. Bu grup sınırımızı nasıl geçmiştir? Bu kadar yüksek sayıda bir hareket bölgedeki termal kameralar tarafından nasıl algılanmamıştır? Bölgede istihbaratın her şey olduğu biliniyor "yerel kaynaklardan" o ana kadar bir bilgi alındı mı? Alındıysa bu bilgi hangi nasıl süzgeçlerden geçirildi? "İstihbaratı kıymetlendirmeyi" hangi unsurlar (MİT, JİTEM, Emniyet istihbarat,vs) yaptı?

PUSU MU? BASKIN MI?

Bu çapta zayiat için "pusu" ifadesi kullanılıyor. "Pusu" intikal halindeki birliklere "kapan" veya "ağ" atılmasıyla düzenlenen ani ve planlı saldırıdır. Bu emniyet bölüklerinin taburun etrafındaki mevzilerde "durduğu" ve "baskın" yedikleri doğru mudur?

BASKIN NASIL GERÇEKLEŞTİ? 8 ER NASIL KAÇIRILDI ?

Bu çapta bir baskın için PKK'nın bölgede haftalar süren bir istihbarat ve gözleme faaliyeti içinde olması gerektiği ifade ediliyor. Sabit mevzilerde teröristi "bekleyen" bu timlere 3 ayrı noktadan ağır silahlarla saldırıldığı söyleniyor. Ancak havan, RPG-7, bixi ağır makinelilerle gerçekleştirilen bu saldırıya karşın siperlere "girmeden" bu derece yüksek bir zaiyet verilemeyeceği de bilinen askeri bir gerçek. Evlatlarımızın siperlerin içine kadar girebilen teröristlerce "yakın mesafeden atışla veya el bombası kullanılarak" şehit edildiği iddia ediliyor.

Kaldı ki Genelkurmay karargahı tarafından her nedense ancak dün öğle saatlerinde "resmen" açıklanan 8 askerimizin kaçırılması olayı da bu baskının siperlere kadar girilerek yapıldığını kuvvetle destekliyor. Tüm bu argümanlar doğru mu?

ABD, PKK'YA İSTİHBARAT DESTEĞİ VERDİ Mİ?

PKK'lı grubun saldırısı sırasında ve öncesinde bölgede uçuş yapan kaç ABD helikopteri olduğunu biliyor muyuz? ABD'nin bölgede konuşlu belli unsurlarının hava fotoğrafları ve benzeri datalarla Kandil'e istihbari destek verdiği mümkün veya doğru mudur?

PKK'LILARIN CESETLERİ NEREDE?

Genelkurmay saat 13:00 sularında ilk resmi açıklamasını yaptığında 23 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Bu cesetler nerede? Dağlıca'daki mevzilerin yanında mı yoksa daha derinlerdeki arazilerde mi? Daha sonra bu sayı 34'e çıktı...Basınla bu görüntülerin paylaşılması toplumun mevcut sosyal psikolojik sürecinde zararlı mı olur faydalı mı olur?

PKK'nın eylem pratiğini, bölgenin coğrafi şartlarını ve muharebenin seyrini çok iyi bilen uzmanlar bu tip baskınlardan sonra PKK'lı grubun baskına son derece yakın sınır ötesi yakın arazilerde "zula mağaralara" sığındığını ve etrafta bir iki gözcü bırakarak uykuya çekildiğini anlatıyorlar. TSK'nın "manevra birlikleri" 20 yıldır değişmeyen bu yöntemi bozmak için nasıl bir taktik anlayış geliştirmiştir?

PKK'nın Dağlıca baskını sonrası birkaç kilometre güneydeki Avaşin kampına çekileceği biliniyor. Bu kamp ve çevresine birlik atılmış mıdır?

Gabar'daki 12 Mehmetçiğin ise bir "pusu"ya kurban gittiği anlaşılıyor. O olayla ilgili olarak TSK bir soruşturma açmış mıdır? Şayet açtıysa burada bir ihmal veya tedbirsizlik var mıdır?

SABAH'TAN KÖSTEBEK KUŞKUSU

Hain saldırıda yaralanan Mehmetçik ile görüşen Sabah Gazetesi ise 'köstebek' kuşkusunu ortaya attı.

İşte yaralı Mehmetçiğin anlattıkları:

"Cumartesi'yi pazara bağlayan gece yarısı, birliğimize sızma yaptılar. Çok kalabalıklardı. Ve çok yüklü gelmişlerdi. Biz tepede 50 kişiydik. Uyuma şansımız yoktu. Tepe emniyetini alıyorduk. Çok yakınımızda olduklarını biliyorduk, sesleri geliyordu. Telsiz konuşmalarını da dinliyorduk. Üstlerimizden öğrendiğime göre, içimizden, bizi bilen biri 'Buraya gelebilirsiniz, Burası savunmasız demiş... Bir anda geldiler.. Her yerden çıkıyorlardı. Özellikle üst bölgeyi çevrelediler. Biz iki gün öncesine kadar biliyorduk geleceklerini. Çok kalabalıklardı. Adamların nöbet tuttuklarını, doldur boşalt yaptıklarını, şarjörlerini değiştirdikler değiştirdiklerini her şeyi gördük. Hem termal kamera, hem nikon hem de gece görüş var. Her şeyi gördük. Bizimkiler sekiz kilometre öbür tarafa 3- 4 tane havan attı.

Gelenlerin sayısı 150'nin üstündeydi diye tahmin ediyorum. Çünkü üç bölgeyi yuvarlak içine aldılar. Hepimiz uyanıktık. Saat gece 12'yi 20 geçe başladı. Saat 4'e çeyrek kala kobra helikopterler geldi. O saate kadar hep savunmaya çalıştık. Mühimmatımız bitti. Bende üç şarjör kaldı. Şehit olan arkadaşlarımızın şarjörlerini aldım. Beş şarjör bitirdim. El bombası pimi çektim. Bir tane hücüm yeleği buldum. Onlar üstten ve arkadan saldırdılar. Biz önden bekliyorduk. Bizim inip, çıkamayacağımız yerlerden geldiler. Bunları önceden tespit etmiştik. Benim onbeş metre ilerimdeydi adamlar. Kürtçe falan konuşuyorlardı. İsimlerini falan hep duydum. Roketleri vardı. Çok sağlam gelmişlerdi. Doçka (bir tür uçaksavar) bile getirmiş adamlar. Çok ağır bir silah. Silahlar, el bombaları....Bizden 7-8 kişi şehit düştü. Biz 50 kişiydik. 20 kişi kaldık. 14'ü hastanede burada. Sağlamlar. Gerisi ya onlarla gitti. Ya da şehit oldu.

Sonra kobralar bastırmaya başlayınca çocukları aldılar, gittiler. Ben bir tanesini vurdum diye sanıyorum. Çünkü el bombası pimi sesini duydum. On metre yukarımdaydı. Biz aşağıdaydık. Benim yanımda çok arkadaşım öldü. İki tanesini sırtımda taşıdım helikoptere. Onlar gidince sağdan soldan yaralıları topladık. Ben de yaralıyım ama diğer diğer çocuklara göre iyiyim. Sağlığımda bir sorun yok..."

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:55

İLGİLİ HABERLER