''''Usul'''' üzerinde anlaşma sağlanamadı çünkü... Bizim sezgimiz, iki patronun da ipe un serdiği yönünde... ''''Mahrum kalmayın'''' faslından aktarıyoruz, bakalım sizin sezginiz ne yönde olacak?
Bayram boyunca süren büyük patronlararası tartışmada tetiği çeken gazeteci (lütfen burada söz oyunu yaparak bir şeyler ima ettiğimiz sanılmasın) Hürriyet''ten Fatih Altaylı oldu (15 Ocak). Altaylı, ''''Önceki gün Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk''le uzun uzun sohbet etme fırsatı bulmuş'''', konu da ''''ister istemez TMSF''nin alacaklı olduğu kişiler ve özellikle de medya sahipleri'''' olmuştu. Öncelikle de ''''Sabah gazetesinin ve Dinç Bilgin''in durumu...''''
Fırtınayı, Altaylı''nın şu satırları başlatmıştı: ''''Biliyorsunuz Sabah Gazetesi şu anda kirada. Dinç Bilgin''in yaptığı bir anlaşmayla Turgay Ciner Sabah''ın ve ATV''nin haklarını elinde bulunduruyor. Buradan Dinç Bilgin''in alması gereken kira TMSF''ye ödeniyor. Ertürk''e ''Bu yıl Sabah ve ATV için ne kadar kira aldınız?'' diye sordum. Gülerek yanıt verdi. ''Yaklaşık 2 milyon dolar.'' ''Peki kiralanan malın değeri sizce ne?'' diye sordum. ''Siz daha iyi bilirsiniz'' dedi. Biliyordum. Çünkü 550 milyon dolara müşteri hazırdı.''''
Altaylı''ya yanıt ertesi günü Yavuz Semerci''den geldi. Semerci, Altaylı''nın yazısından ''''Doğan Grubu''nun Sabah ve atv''yi elde etme iştahının yeniden kabardığı'''' sonucunu çıkarmış, ''''Tartışmanın; kimin ne istediğinin, kimin ne verdiğinin deşifre edilmesinin zamanının geldiği''''ne kanaat getirmişti...
BUGÜN ''MAGAZİN''E TAKILACAĞIZ...
Müsaade ederseniz, aktarsak da hiçbir şey anlamayacağınız (biz de anlayamadık) rakamlı tartışmaları hızla geçip birkaç gün sonrasına sıçramak, meseleyi iki patronun ''''usûl'''' tartışmasına getirmek istiyoruz... Evet, açıkçası işin ''''magazin''''ine takılacağız bugün...
Bu çerçevede tetiği çeken ilk yazı ise Altaylı''dan değil, Semerci''den geldi... Semerci, 19 Ocak''ta kendisinin Aydın Doğan''la; Altaylı''nın da Turgay Ciner''le söyleşiler yapıp bunları Sabah ve Hürriyet''te yayımlamayı önerdi. Böylece herkes eteğindeki taşı dökme fırsatı bulabilecekti...
Ciner''e danışılarak, onun da onayının alınarak yapıldığını düşündüğümüz bu teklife cevap ertesi gün Altaylı''nın sütunundaydı... Altaylı, patronu Doğan''a ''''gördünüz herhalde?'''' diye sormuş, şu cevabı almıştı: ''''Gördüm. Beni röportaja davet eden bu arkadaş daha önce de böyle yazılar yazmıştı. Cevabımı sütununda yayınlayacağı sözü vermişti. Ama ben cevabımı gönderince onu çarpıtarak, anlaşılmaz hale getirerek yayınlamıştı. Şimdi ben onunla nasıl röportaj yapayım.''''
DOĞAN''DAN ''DAHA İYİ'' TEKLİF
Altaylı soruyor: ''''Yani yanıtınız hayır mı olacak?'''' Neyse ki yazarın korktuğu cevap gelmiyor:
''''Yoo, ben hiçbir şeyden kaçmam. Ben daha iyi teklif sunuyorum. Ben diyorum ki, bırakın tek taraflı röportajı. İstiyorlarsa Gazeteciler Cemiyeti''nin salonunda, istiyorlarsa tarafsız bir televizyonda halkın gözü önünde tartışalım. Öyle onların dediği gibi konu limiti falan da koymayalım. Limitsiz tartışalım. Ben tek başıma geleyim. Onlar ikisi birden gelsinler. Devlete 1 milyar dolar borçlu mal sahibi Dinç Bilgin ve kiracısı Turgay Ciner beraber gelsinler. Hatta istiyorlarsa bu konuları yazan, bu konulara hâkim yazar arkadaşlarını da yanlarına alsınlar. Hatta istiyorlarsa bu tartışmayı Yavuz Semerci''nin yönetmesine de razıyım.''''
Cevap hemen ertesi gün geldi. Semerci''nin, ''''İşin içinde Dinç Bilgin de olacaksa'''' başka bir önerisi vardı:
''''Bir gazeteci olarak bu teklife şöyle bir katkı yapabilirim... Eğer işin içinde Dinç Bilgin de olacaksa, o zaman o dönemde Dinç Bilgin ve Aydın Doğan arasındaki ilişkileri sürükleyen, dizayn eden yöneticileri de dinlemeliyiz. Bu noktada hemen aklıma şu isimler geliyor; Sabah''tan büyük bir ekiple ayrılarak Vatan''ı kuran Zafer Mutlu, Hürriyet Gazetesi''nin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Önay Bilgin ve Doğan''ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ . Önce onlar basının önüne çıkmalı. Otel odalarında, bürolarda ve evlerde süren ''SABAH''ı kurtarma ya da batırarak Yeni Sabah''ı kurma, Doğan''la birlikte hareket etme'' kulislerini, Ankara temaslarını dinleyelim. Anlatmazlarsa sorularımızla, gerçekleri açığa çıkaralım.''''
Bir gün sonra, 22 Ocak, Altaylı''nın köşesi (şu tempoya bakın siz, öyle ki, Altaylı ''''bayramlarda yazı yazmama geleneğini'''' bile bozmak zorunda kalıyor):
''''Öneri bana ''komik'' geldi. Sonuç olarak o sürece kimler katılmış olursa olsun, gelişmelerin tümüne hâkim üç kişi her şeyi tartışabilirdi. Bu kadar kalabalık bir tartışmadan bir şey çıkması mümkün değildi. Ama yine de Aydın Doğan''ı aradım. ''Kaçıyorlar. İşi sulandırmaya çalışıyorlar'' dedi. Ve çağrısını yineledi.''''
CİNER: ''SADECE BEN VE O''
Semerci''nin, ''''Peki, üçü tartışsın ama önce başkaları tartışsın'''' önerisini Ciner''e danışmadan yaptığı anlaşılıyor. Çünkü Ciner, ''''üçlü tartışma''''yı kabul etmiyordu. Semerci''nin 23 Ocak tarihli yazısından: ''''Basın patronları arasındaki teklifleşmeye, Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner dün beni arayarak son noktayı koydu. Aydın Doğan''ın televizyon karşsında tartışma teklifini kabul ettiğini açıklayan Turgay Ciner şunları söyledi: ''Bildiğin gibi, son üç gündür süren tartışmalardan yurtdışında olduğum için haberim yoktu. Dün SABAH Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan bana ulaştı ve tekliften haberdar etti. Öncelikle şunu söyleyeyim. Ben Aydın Doğan ile her platformda teke tek tartışmaya hazırım. Benim medyada bulunmadığım, sorumlusu olmadığım geçmiş dönemi istediği kişiyle tartışabilir. Ama Sabah''ın yayıncısı olduğum 2.5 yılı, medyanın bugününü ve geleceğini konuşmak istiyorsa, ben bu konuları Aydın Bey''le istediği platformda teke tek konuşmaya hazırım.''''
24 Ocak, Altaylı''nın köşesi, Aydın Doğan ''''üçlü tartışma'''' konusunda ısrarlı:
''''(Fatih) bak bu bir oyun. Turgay Ciner karşıma oturup, kendi durumunu legalize etmek istiyor. Bana göre Turgay Ciner henüz medya patronu değil. Kiracı. Karşıma çıkacak ve patron sınıfına yükselecek. Hayır, yok öyle şey. Oranın sahibi Dinç Bilgin. O gelecek. İstiyorsa yanında kiracısı Turgay Ciner de olsun.''''
Bitiriyoruz, çünkü onlar da bitirdi. Altaylı, Doğan''ın bu sözlerini aktardıktan sonra kendi ''''nokta''''sını şöyle koydu:
''''Değerli okurlar. Ben artık sıkıldım. Teklif net. Ya evet, ya hayır.
Başka bir yazıya yanıt vermem, Aydın Doğan''ı da bir daha aramam.''''
Ve ertesi gün, 25 Şubat, Semerci de bitiriyor:
''''Yazık. Aydın Doğan, Turgay Ciner''in ''televizyona birlikte çıkalım'' önerisini reddederek, tarihi bir fırsatı kaçırdı.''''
Tartışmanın potansiyel izleyicileri olarak biz de ''''yazık'''' diyoruz... Hem biz üçlüsüne de razıydık, ikilisine de... Hatta gazete röportajlarıyla bile yetinebilirdik... Yazık oldu. Gerçekten! (A.G.)
yeni şafak
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:58