MOSSAD'ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne şantaj ve tehditte bulunduğu ortaya çıktı
İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yönelik uzun süre devam eden tehdit ve şantaj faaliyetleri gün yüzüne çıkarıldı.
Guardian gazetesi, İsrail'in dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın eski başkanının bir dizi gizli görüşmede Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başsavcısını tehdit ederek savaş suçları soruşturmasından vazgeçmesi için baskı yaptığını ortaya çıkardı.
Yossi Cohen'in UCM'nin o zamanki savcısı Fatou Bensouda ile gizli temasları, işgal altındaki Filistin topraklarında işlendiği iddia edilen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili resmi bir soruşturma açma kararından önceki yıllarda gerçekleşti.
UCM davası, Bensouda'nın Filistin'deki durumla ilgili bir ön inceleme başlatmaya karar verdiği 2015 yılına dayanıyor. Tam bir soruşturmadan ziyade, Bensouda Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki bireylerin suç işlediğine dair iddiaların ilk değerlendirmesini yapmakla görevlendirilmişti. 2021'de ise bir soruşturma başlatıldı.
2021'de başlatılan bu soruşturma, geçen hafta Bensouda'nın halefi Karim Khan'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında, ülkenin Gazze savaşındaki tutumu nedeniyle tutuklama emri çıkarılmasını talep ettiğini açıklamasıyla doruğa ulaştı.
"Netanyahu'nun elçisi olarak hareket etti"
Operasyon hakkında bilgi sahibi İsrailli bir kaynak, Cohen'in bu süreçte Netanyahu'nun "gayri resmi elçisi" olarak hareket ettiğini ifade etti.
O dönemde Netanyahu'nun en yakın müttefiklerinden biri olan Cohen, Mossad'ın mahkemenin altını oymak için neredeyse on yıldır yürüttüğü harekata bizzat liderlik etti.
UCM yetkilileriyle paylaşılan ifadelere göre Cohen, Bensouda'yı "Bize yardım etmelisin, bırak biz seninle ilgilenelim. Kendinin ya da ailenin güvenliğini tehlikeye atacak işlere bulaşmak istemezsin." ifadeleriyle tehdit etti.
Cohen'in faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, Cohen'in Bensouda'yı korkutmak ve etkilemek için ona karşı "aşağılık taktikler" kullandığını ifade etti.
Konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi iki kaynağa göre Mossad ayrıca Bensouda'nın aile üyeleriyle de yakından ilgilendi ve kocasına ait gizli kayıtların dökümlerini elde etti. İsrailli yetkililer daha sonra bu kayıtları savcının itibarını sarsmak için kullanmaya çalıştı.
Mossad'ın Bensouda'ya karşı çabalarına Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin eski başkanı Joseph Kabila'nın da destek verdiği kaydedildi. Kabila'nın Cohen'e neden yardım ettiği bilinmiyor. İkili arasındaki ilişkiler 2022 yılında, Mossad direktörünün 2019 yılı boyunca Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne yaptığı bir dizi gizli geziyi haberleştiren İsrailli yayın TheMarker tarafından ortaya çıkarılmıştı. Buna göre Cohen'in "İsrail'i ilgilendiren bir konuda" Kabila'dan tavsiye istedi.
Mossad tehditleri
Cohen, 2015 yılının ardından yoğun bir şekilde Bensouda'yı baskı altına almaya çalıştı ve kendisiyle birçok kez görüşme girişiminde bulundu.
Kaynaklar, başlangıçta istihbarat şefinin savcıyla ilişki kurmaya çalıştığını ve onu etkilemek için "iyi polisi" oynadığını belirtti. Başlangıçtaki amacın Bensouda'yı İsrail'le iş birliği yapmaya ikna etmek gibi göründüğünü söylediler.
Ancak zaman içinde Cohen'in temaslarının tonu değişti ve "tehdit ve manipülasyon da dahil olmak üzere bir dizi taktik kullanmaya" başladı. Bu durum Bensouda'nın UCM üst düzey yetkililerinden oluşan küçük bir grubu Cohen'in davranışları hakkında bilgilendirmesine yol açtı.
Cohen'in baskıları zamanla aşırılaşmaya ve ileriye gitmeye başladı. Bir keresinde Cohen'in Bensouda'ya kocasının, çift Londra'yı ziyaret ederken gizlice çekilmiş fotoğraflarını gösterdiği kaydedildi. Kaynaklara göre bir başka olayda ise Cohen savcıya, "kapsamlı bir soruşturma açılması kararının kariyerine zarar vereceğini" söyledi.
Bu doğrultuda UCM üzerinde baskı kurmak için diplomatik çabalar da kullanıldı. Bu çabaya Donald Trump yönetimi de dahil oldu. Trump yönetimi 2019 ve 2020 yılları arasında daha önce benzeri görülmemiş bir kararla başsavcıya vize kısıtlamaları ve yaptırımlar uyguladı. Bu hamle aynı zamanda Bensouda'nın Afganistan'da Taliban ve hem Afgan hem de ABD askeri personeli tarafından işlendiği iddia edilen savaş suçlarıyla ilgili ayrı bir soruşturma yürütmesine misilleme niteliğindeydi.
Ancak dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo yaptırım paketini Filistin davasıyla ilişkilendirdi. Pompeo "UCM'nin İsrail'i sadece siyasi amaçlarla hedef tahtasına koyduğu çok açık" dedi. Aylar sonra da herhangi bir kanıt göstermeden Bensouda'yı "kişisel çıkarları için yolsuzluk yapmakla" suçladı.
Bensouda UCM'deki dokuz yıllık görevini 15 Haziran 2021 tarihinde tamamlayarak soruşturmayı yürütme görevini halefi Karim Khan'a bıraktı.
Güncellenme Tarihi : 29.5.2024 15:40