Yaşam
  • 21.4.2008 11:52

"MÜSLÜMAN OLMAYAN TÜRK DE OLAMAZ!"

Türk olduğumuz neremizden belli? Şair-yazar İsmet Özel’e göre sorunun cevabı net: “Kafirle çatışmayı göze almaktan.” Uzlaşmayı kabul eden Türklüğü reddediyor ve Müslüman olmayan Türk de olamıyor

Arka Plan

“Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?

Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?

-Yaşama!

-Ya bileydim?

Yazar: Mıydım

Hiç: Şiir.”

Yukarıdaki dizelerde aksini iddia etse de yaşamayı biliyor ünlü şair İsmet Özel. Ama onun yaşama bakışı, siyasi görüşleri ve bunları ifade edişi hep çok tartışılıyor.

Edebiyat yaşamında 1970’lerin ortalarına kadar sol düşünceden beslenen ardından İslamcı felsefe ile kucaklaşan Özel, bu düşünceye katkısı olur inancıyla siyasi yazılar kaleme aldı yıllar boyu. Ancak 2003’te, İslami harekete ağır eleştiriler getirerek Milli Gazete’deki yazılarına son verdi. O günden beri zaman zaman yazsa ve Sky Türk’te 6 program yapmış olsa da kendini siyasetten uzak tutuyor.

Ancak o uzak durmaya çalışsa da görüşleri hep merak ediliyor. Biz perşembe günü Malta Köşkü’nde uzun bir röportaj yaptık Özel’le. Ve Türklük’le İslam’ı harmanladığı görüşleri üzerine konuşurken yer yer ters düştük. Yine de ortak nokta bulamasak da ünlü şairin yaşama bakışını ilgiyle dinledik.

  • Türkiye zor günlerden geçiyor diyorlar.

    Osmanlı’nın son dönemini hatırlayın. Önce çökme psikolojisi yaratıldı, sonra ülke yok oldu.
  • Bu psikoloji yaratılmasa çökmeyecek miydi?

    Çökmeyecekti. Mohaç Zaferi’nde Türkler Macarlar’ı mağlup edince Avrupa’da ‘Türkler yenilmez’ fikri oluştu. Bu fikri silmek Papalığın takıntısı oldu. Avrupa kendine bir açılım imkanı aradı. Böylece kapitalizm yükseldi.
  • Batı’nın gelişimi Türkler sayesinde oldu diyorsunuz, öyle mi?

    Benim iddiam o. Ben dünya tarihinin ekseninde Türklerin olduğu kanaatindeyim.
  • O dönem Osmanlı vardı. Neden Türk diyorsunuz?

    Çünkü Osmanlı ortadan kalktı ama Türk hâlâ var. Demek ki devam eden şey Türk. Osmanlı’nın çökeceği fikri de “Türkler mağlup edilebilir” fikri üzerine bina edildi.
  • Türkler bu fikri hemen içselleştirdiler mi?

    Başta devlet adamlarını ikna ettiler. Lale Devri filan da onun için başladı. Devlet adamları kendilerini Avrupa’ya uyduramazlarsa imparatorluğun geçersiz olacağına inandılar.
  • Bu gidiş Kurtuluş Savaşı ile kesintiye uğradı mı?

    Kurtuluş Savaşı diye bir şey bilmiyorum.
  • Siz İstiklal Harbi diyorsunuz biliyorum ama ben de Kurtuluş Savaşı diyorum.

    Kurtuluş Savaşı dediğiniz zaman bir şeyden kurtulmuş olmanız lazım. Neden kurtulduk? Bazıları saltanat ve hilafetten diyor.
  • Kurtulmadık mı onlardan? İkisi de yok oldu.

    Hayır biz Türk varlığımızı yüklenip götürdük. Bu harbi kazananlar ne pahasına olursa olsun yok olmamayı göze alan insanlardı.
  • Türk müydü bu insanlar?

    Bana göre kafirle çatışmayı göze alan Müslüman’a Türk denir.

    ‘TÜRK’ÜZ’ VE ‘TÜRKİYELİYİZ’ FARKI
  • ’Biz Amerikalıyız’ın buradaki karşılığı nedir? Biz Türkiyeliyiz değil mi?

    Hayır, eğer karşılık ‘Biz Türk’üz’ ise bir sonuç elde edebilirsin. ‘Biz Türkiyeli’yiz’ dediğin zaman zaten bugüne kadar başka bir yerli değildin.
  • ’Amerikalıyım’ ve ‘Türk’üm’ arasındaki fark ne?

    Amerikalı olmak Amerikan rüyasına ait olmak demektir. Türkiyelilik diye bir ideal var mı?
  • Neden olmasın? ABD’deki gibi yaratılabilir.

    Türkiye bir mozaiktir diyorlar, değil mi?
  • Son dönemde ‘mozaik değil ebrudur’ diyorlar.

    O daha gevşek bir doku. Buyurunuz, yani Türkiye olmayan bir şey.
  • Sizin tanımınıza göre Türk, kafirle çatışmayı göze alan Müslüman, değil mi?

    Evet, göze almak yeterli. Çatışma şart değil.
  • Ama Müslüman olmak şart?

    Evet, Müslüman olmayan Türk olmaz.
  • Yani bu ülkede yaşayan Ermeni ve Rumlar Türk tanımına girmez.

    Girmez. Onlar azınlık. Bu insanların dinlerini, dillerini yok etmemekle yükümlü Türkiye devleti.
  • ‘Burası vatanım’ demek için ortak paydalar bulmak gerek dediniz ve ABD örneğini verdiniz. Bu vatanın ortak paydası Türk olmak ise ve Rum ve Ermeniler asla Türk olamazlarsa burayı nasıl vatanları olarak görecekler?

    Güzel. Kaç doğumlusunuz?
  • 1977.

    Yani Türkiye’de her şeyin iflas ettiği bir zamanda doğdunuz. Onun için anlamanız çok zor.
  • Okuyarak anlamaya çalışıyorum. Aksi takdirde tarihin bir noktası hakkında bile bilgi sahibi olamayız.

    İstiklal Harbi verilmemiş olsa Türkiye diye bir şey olmayacaktı. Yunanlılar ya da Ermeniler savaşı kazanmış olsa Büyük Yunanistan ya da Ermenistan kurulacaktı. Onlar burası vatanım derken ‘Burası Ermenistan’ Yunanistan demiş oluyor.
  • Zaman içinde kavramlara bakış değişmez mi? 1920’ler ile 2000’lerin hedef ve arzuları aynı mıdır?

    Ermeniler, Rumlar, Süryaniler tarihi iddialarından vazgeçtiklerini deklare mi ettiler? Türkiye Ermenilerin de vatanı demek Türkiye sadece Türkiye değildir demektir. (Bu sırada oturduğumuz yerde bize kulak kabartıp etrafımızı saran 5-6 kişi İsmet Özel’i alkışlamaya başladı)

    AKP MUHAFAZAKAR DEĞİL
  • AKP’nin İslami bir rejimi getirecek gizli bir ajandası olduğu iddia ediliyor.

    AKP güya halk desteğini almış olarak başka programları uyguluyor. Oysa başka boyutu daha önemli. Sermaye aktarımı meselesi.
  • Sermaye aktarımını sağlarken AKP’nin muhafazakar Müslümanların hayatını diğer sağ partilerden daha çok kolaylaştırması bekleniyordu. Bunu yaptı mı?

    Hayır. İnsanlara sahte bir çatışmayı kabul ettirip asıl yapılması gerekenleri birileri yapıyor.
  • Kim ne yapıyor yani?

    Erdoğan, CHP’yi Atatürk’ün resimlerini paralardan sildiği için suçluyor. Baykal’ın verecek cevabı yok. Düşünce namusu bu insanların hiçbirinde olmadığı için Türkiye’nin varoluş şartlarını dillerine değdirmiyorlar. İnönü’nün paralarda resmi olduğu zaman Milli Şef zamanıdır. O zaman Mustafa Kemal Ebedi Şef’ti.




    Örtünme demokratik bir hak değildir
  • ‘Kadınların örtünmesi demokratik hak değil’ diye bir yazınız var. İslam ve demokrasi birbirinin oksimoronu mudur?

    Hayır, sadece kadınlar ‘bu demokratik hakkım’ diyerek başörtüsünü savunmasın.
  • Ne diye savunsun?

    Hiç savunmasın. Dini vecibe. Yerine getirir ya da getirmez.
  • Getiremediği durumda getirebilmesi için ne yapsın?

    Örtünmek istiyorum ve gereğini yaparım diyecek.
  • Yani örtünmenin gereği olarak üniversiteye gitmem ya da kamuda çalışmam mı diyecek?

    Başka bir mücadele yürütebilir. Başı örtülü olarak derse girilmez dendiğinde o kızlar eve dönseydi YÖK onları tekrar çağırmak zorunda kalacaktı. Neyse Türkiye’de böyle bir ideolojik savaş cereyan etti ve bitti.
  • Hükümettekiler ne istiyor?

    Bir şey istemiyorlar. Aldılar onlar istediklerini.
  • Kapatma davası ile ilgili “İstiklal Harbi mağlupları AKP’yi kapattırmaz” demiştiniz

    AKP’ye Arkası Karanlık parti diyenlerin doğru ifade kullandıklarına inanıyorum.
  • Bu dava kime ne sağlar?

    Türkiye’yi yıkmak isteyenler avantajlı olacak.
  • Siyasetçiler arasında Türkiye’yi yıkmak istemeyen kim var?

    Yok.




    Ateist Türk
  • İnanmayan, ateist bir Türk Türk olmaz mı?

    Türklüğe ait olmak kolay mı? Ateist bir Türk ‘Artık ben böyle bir yol seçtim’ diyerek yaşar. Kayıtlarda ne olarak yer alacak? Kendini nasıl bir çerçeveye koyduğunu kendisinin düşünmesi lazım. Ancak ben şunu sorarım: Nereden belli Türk olduğun?
  • Türk olduğumuz neremizden belli olur?

    kafirle çatışmayı göze almasından.
  • Kafir ile Müslüman olmayan herkesi mi kastediyorsunuz?

    Hakikatin üstünü örtenleri, bu herkesi kapsayabilir.
  • O zaman Müslüman doğmayan herkesle benim mücadele etme isteği içinde olmam gerekiyor, değil mi?

    Çatışmayı göze almanın alternatifi uzlaşmadır. Uzlaşmayı istiyorsan Türklüğü reddediyorsun demektir.
  • Ben sizin tanımınıza göre Türk değilim. Kafir olarak tanımlamak istemediğim insanlarla çatışmak yerine uzlaşmayı tercih ediyorum.

    Olabilir, sizin tercihinizdir.




    Kimseyle sahici bir bağ kuramadım
  • Sizden solcular vazgeçemedi, sağcılar da tam sahiplenemedi gibi bir durum var. Cemal Süreyya söylemişti sanırım bunu. Kendinizi arada kalmış, yani biraz Türkiye gibi hissediyor musunuz?

    Şiirimdeki ‘ben’ Türkiye’nin ifadesidir. Ömrümün bir kısmını sosyalist ideallere bağlı, daha büyük bir kısmını İslami ideallere bağlı geçirdim. Ama bu süreçte yoluma çıkan herkes ileride işgal edecekleri yerlerin planlarını yapıyorlardı. Dolayısıyla kimseyle sahici bir bağ kuramadım. Beni bir kampta tutacak bir güç doğmadı Türkiye’de.




    Şiirle geçen bir hayat

    1944’te Kayseri’de doğdu. Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı’ndan mezun oldu. 18 yıl Devlet Konservatuvarı’nda Fransızca okutmanlığı yaptı. 1963’ten itibaren şiirleri yayınlanmaya başladı. 1974’te fikri ve ruhi bir değişim yaşayarak yazı hayatına İslami düşünce çerçevesinde devam etti. Uzun yıllar çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. 2005’te Türkiye Yazarlar Birliği deneme ve üstün hizmet ödülünü kazandı. 9 şiir, 22 deneme, söyleşi ve mektup ve 5 çeviri kitaba imza attı.

    (Nagehan Alçı -AKŞAM)

     

  • Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 12:26

    İLGİLİ HABERLER