NASRALLAH'IN KONUŞMASININ TAM METNİ
Hizbullah lideri Nasrallah, Büyük Zafer Mitingi'nde coşkulu bir konuşma yaptı. Nasrallah, Arap ülkelerine, MÜslümanlar'a, İsrail'e ve dünyaya önemli mesajlar verdi.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın tüm dünyada büyük yankılar uyandıran Büyük Zafer Mitingi konuşması tarihe altın bir sayfa olarak geçti. Nasrallah, bütün dünyaya mesajlar verdi. Geride bıraktığımız günlerde yapılan konuşmanın tam metni:
Seyyid Hasan Nasrallah mitingte yaptığı konuşmada "ben de hayatımı şehid olarak tamamlamak istiyorum" dedi ve ekledi" ‘Benim evlatlarımı ölümle mi korkutuyorsunuz, ben şehadetin evladıyım’ diyen bir İmam’ın evlatlarıyız..!
Sözlerine Lübnan İslami Direniş Hareketinin İsrail karşısında kazandığı tarihi ve stratejik zaferi tebrik ederek başlayan Seyyid Hasan Nasrullah şunları söyledi:
CESUR OLDUĞUNUZU DÜNYAYA GÖSTERDİNİZ
“Siz Lübnan halkı kahramanlığınızı, büyüklüğünüzü, vefakarlığınızı ve cesaretinizi bir kez daha ispat ettiniz. Birkaç gün önce, savaş sırasında Direniş’e karşı yürüttükleri türden, zafer kutlamalarına yönelik olarak da geniş çaplı bir psikolojik savaş başlattılar. Onlar bu meydanı (gösteri alanı) bombalayacaklarını, konuşma yapılacak yere saldıracaklarını söyleyerek sizi korkutmak istediler; ama siz bu geniş katılımınızla cesur bir millet olduğunuzu ispat ettiniz.
Sizin karşınızdayım, beni ve sizi büyük bir tehlikenin tehdit ettiğini biliyorum; fakat şunu belirteyim ki içimden geçenleri siz Lübnan halkına kameralar aracılığıyla aktaramazdım.
Birileri düşmanın onu hata yapmaya zorladığını düşünebilir. Fakat bizler, ‘Benim evlatlarımı ölümle mi korkutuyorsunuz, ben şehadetin evladıyım’ diyen bir İmam’ın evlatlarıyız. Selam olsun muzaffer Lübnan şehitlerine, şu an büyük bir ilahi zaferin kutlamasını yapıyoruz. İnsan aklı siz direnişçi kardeşlerimizden sadece bir miktarının Direniş içinde yer aldığını nasıl kavrayabilir.
SİYONİSTLER KORKAK FARE GİBİYDİ
Lübnan’ın direnişçi evlatlarından sadece birkaç bini 33 gün boyunca yoğun hava ve kara saldırısına maruz kaldı. Bu savaşta ABD ve İngiltere’den İsrail’e sevk edilen bombalar, 40 bin asker ve subay ve Siyonist rejimin en gelişmiş tanklarıyla 4 tugayı kullanıldı; ama bu zorlu şartlarda bu rejimin tanklarını ve savaş gemilerini defetmek için birkaç bin kişi yiğitçe savaştı.
Direniş güçleri Siyonist rejimin en seçkin birliklerini ezdi ve onları korkak farelere döndürdü. Bugün tüm Arap ve İslam ülkeleri sizi destekliyor. Bölgede siyasi bir ayrım oluşmuştu, şimdi İslam yücelmiş ve ayaktadır.
BİR MÜCAHİT GRUBU İSRAİL ORDUSUNU YENDİ
İsrail askeri sanayisinin gururu olan Merkava tanklarının, helikopterlerinin hiçbir işe yaramaması ve bu rejimin iyi eğitimli tugaylarının yenilgisi, Lübnan İslami Direnişi’nin mücadelesinin bir sonucuydu.
Bugün Lübnan ordusu ve Direniş ülkenin sınırlarını koruyabilir ve Siyonist düşmanın buraya saldırısına izin vermez. Mücahitlerin küçücük bir grubu, ancak Allah’ın yardımı sayesinde bu orduyu yendi. Bu direniş, tüm dünyaya intikal ettirilmesi gereken bir tecrübedir.
İŞTE BİZİM ÖZELLİKLERİMİZ
Bu zaferin sebepleri akılla, planlamayla, koordinasyonla, eğitimle, silahla izah edilebilir. Biz dağınık ve düzensiz bir direniş değiliz ki çakılıp kalalım. Biz karman çorman bir direniş değiliz. Takvası, aşkı, irfanı, bilinci ve adaleti olan eğitimli bir direnişiz ve zaferimizin sırrı budur.
Bu kutlama alanındaki varlığınız, Lübnanlılara, Araplara ve tüm dünyaya, son derece güçlü siyasi ve manevi bir mesaj vermektedir. Siz düşmanı şaşkına çevirdiniz ve muzaffer bir bilet oldunuz. Siz onurlu halk, tüm dünyanın hayretinin sebebi oldunuz. Direnişe verilen halk desteği çok düşüktür diyen Amerika’ya Direniş işte budur dediniz.
AMERİKA'YA YANLIŞ İSTİHBARAT RAPORLARI GİDİYOR
Amerikalılara en iyisi şu uydurma raporları ve yazıları bir tarafa bırakın, doğru olmayan istihbaratlar vermeyin diyoruz. Zira doğru olmayan bu istihbaratlarla yanlış planlar yapıyorsunuz. Bu savaş, kararıyla, silahıyla, planlamasıyla ve Siyonistlere verilmiş mühletiyle Washington’un iradesine dayanan bir ABD savaşıydı.
Bu savaşa son veren sebep, savaşı sürdürmeleri durumunda rezil olacaklarını anlayan Siyonistlerin güçsüzlüğüydü. Bu noktada ABD savaşı durdurmaya mecbur oldu.
İSRAİL'İN KAZANACAĞINA BAHSE GİRMİŞLERDİ
Onlar, yalnızca İsrail için bu savaşı durdurdular. İsrail’in bu savaşı kazanacağına bahse girmişlerdi. Hatta Hizbullah’ı ayaklarının altına alacaklarını ifade etmiş ve bu kararı vermişlerdi; ama yapamadılar.
Direniş ve sizin güçlü duruşunuz, ABD’nin tüm yalancı politikalarını ifşa etti. İnsan hakları, özgürlükler ve demokrasi diye bahsettikleri politikalarıyla ABD, sizin direnişiniz sayesinde rezil oldu ve tüm dünyada uyanışa vesile oldu.
YENİ ORTADOĞU PLANINA BÜYÜK BİR DARBE
Haftalar, aylar ve yıllar geçtikçe şu gerçek ortaya çıkacak: Sizin direnişiniz ve güçlü duruşunuz, düşmanın tüm hedeflerini yenilgiye uğratmıştır. Bu direniş ve güçlü duruş Yeni Ortadoğu Planına çok korkunç bir darbe vurmuştur.
Hizbullah’ı ayaklar altına aldıktan sonra Direniş’in tüm dostlarıyla ve müttefikleriyle hesaplaşacaklardı. Hizbullah’ın dostlarını Lübnan’dan silmek istiyorlardı. Fakat siz kahraman halkın ve evlatlarınızın direnişi savaşın sona ermesini sağladı.
BU BİR PARTİNİN ZAFERİ DEĞİL
Hizbullah’ın zaferi, yalnızca belli bir partinin, belli bir grubun veya şahsın zaferi değildir. Lübnan’ın ve dünyadaki tüm özgürlükçülerin zaferidir. Bu büyük zaferin ilan edilmesi, bunun belli bir hizbin, grubun veya taifenin saklanmaması gerekiyor.
Bu zafer bizim aklımızın alabileceğinden çok daha büyüktür.
ABD Dışişleri Bakanı’nın ilan ettiği plan, Washington’un bu savaştaki hedefi ve uygulamak istediği şeydi; ama onlar şunu bilmelidir ki bu plan onların gayri meşru çocuklarına aittir ve bu asla kabul edilemez.
BİR EFSANE YARATTINIZ
Bugün Direniş’in gerçekleştirdiği şey, dünyadaki tüm direnişler, onurlu ve yüce insanlar için bir mesajdır. Sizin zaferiniz, tıpkı 2000 yılındaki gibi son derece şaşırtıcıydı. 2006 yılında da bir efsane yarattınız. Bu, tüm Araplar, belki daha doğru bir ifadeyle tüm Arap ülkeleri, onların yöneticileri ve tüm Müslümanlar için açık bir ispattır.
Dün Arap ülkeleri, Güvenlik Konseyi’ne gidip, oradan barış dilenme peşindeydi. Sizin o peşinde olduğunuz barıştan bahsedeyim. Nasıl onurlu bir barış kazanmak istiyorsunuz? Lübnan, Gazze, Batı Şeria ve hatta Kudüs için savaşmaya niyetinizin olmadığını söylüyorsunuz.
Nasıl makul bir barış elde etmek istiyorsunuz? Her gün petrolü silah olarak kullanmayacağınızı söylüyorsunuz. Birisi size petrolü silah olarak kullanmanızı söylediği zaman onunla alay ediyorsunuz ve bu alçaklıktır diyorsunuz.
YALNIZ RICE'IN SÖZLERİNE KULAK VERENLER
Silah kullanmak istemiyorsunuz, petrolü bir silah olarak kullanmak istemiyorsunuz, Direniş’in direnmesine izin vermek istemiyorsunuz, Filistin halkının kendi bildiğini yapmasını istemiyorsunuz. Siz yalnızca Rice’ın sözlerine kulak veriyorsunuz. Peki nasıl adil ve onurlu bir barış elde edeceksiniz?
Acaba İsrailliler sizi tanıyor mu? Ben size söyleyeyim, İsrailliler, bugün Direniş’e ve Lübnan’a saygıyla bakıyor. Onlar bundan sonra bize saygı duyuyor, siz ise onlar için bir hiçsiniz.
Hatta Beyrut’ta anlaşmaya vardığınız Arap ülkelerinin Lübnan’a destek planı konusunda bile hiçbir sonuca varamadınız. Bu erkek işidir, erkekçe davranmayı gerektirir. Size şunu söyleyeyim ki Lübnan halkı, tüm dünya halklarına her şeyi açıkça ortaya koymuştur.
YENİLMEZ İSRAİL DEVLETİ VE ORDUSU NEREDE?
Sizin direnişiniz bugün İsrail’i sarsıntıya uğratmıştır. Yenilmez devlet ve ordu şimdi nerede? Ben slogan atmıyorum Filistin’de yaşananlara ve Siyonistlerin neler yaptığına bakın yeter.
Direniş’in tüm ülkeleri uyandırması gerekiyor. Arap ve İslam Ülkeleri, Kudüs’ü ve Gazze’yi özgürleştirebilir. Yalnızca ciddi bir karar Filistin’i tamamen kurtarabilir. Fakat insan kendini halkla yönetim gücü arasında bir tercih yapmak durumunda görürse, bellidir ki gücü seçiyor. Kudüs’ü korumakla koltuğu korumak arasında kalırsa Kudüs’ü bırakıp koltuğa yapışıyor.
Lübnan halkının ve Direniş’in meziyeti, mukaddesatı ve halkın ideallerini her şeyin üstünde tutmasıdır. Liderler, kendilerini millete feda ederler işte bizim farkımız budur.
Yediot Ahronot gazetesinin bugün yazdığına göre Olmert, Siyonist rejimin başbakanlığına uygun olup olmadığı konusunda yapılan bir ankette yüzde 7 oy almış, sözde güçlü Savaş Bakanı ise yüzde 1 oy almış. İşte bu da Siyonist rejimdir.
Bu, siyasi, askeri ve istihbari alanda yenilmiş olan Siyonist rejimdir. Bu rejimin şekli ve çehresi değişmiştir. Hiçbir Arap yönetimi ve yöneticisi, zillet şartlarını kabul edemez ve bizim karşımıza geçip İsrail’e karşı bir şey yapamıyoruz diyemez.
ARTIK KENDİ ŞARTLARIMIZI KOYABİLİRİZ
Şu söz meşhurdur: “Her Müslüman bir kova su dökse İsrail yok olur.” Bugün 300-400 milyon insan birleşse İsrail’i yok edebilir. Yalnızca birkaç bin kişi İsrail’i yenmeyi başardı, bugün artık bütün bahaneler suya düşmüştür.
Biz yeni bir aşamaya girmiş bulunuyoruz. Artık kendi şartlarımızı gerçekleştirebilir, onurumuzu, özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi kendi elimize alabiliriz. Bugün bu ilahi zaferin kutlamasına katılanların çoğu Lübnan’ın iç meseleleri konusunda bir şeyler söylenmesini bekliyor. Birazdan buna değineceğim.
Filistin, Cenin, Gazze, Nablus ve Kudüs konusunda yüreğimi ve duygularımı inciten iki meseleye değinmek istiyorum. Tüm şehirler ve mülteci kampları her gün saldırıya uğruyor. Filistinliler her gün öldürülüyor; ama dünya susuyor.
FİLİSTİNLİLER ÖLÜRKEN ARAP ÜLKELERİ DAHA ÇOK SUSUYOR
Arap ülkeleri diğer ülkelerden çok daha fazla susuyor. Daha ne zamana kadar susmak ve utancı ve zilleti kabul etmek istiyorsunuz? Ordularınızı Filistin’i korumak için ne zaman harekete geçireceksiniz? Siyasi, manevi ve mali gücünüzle Filistin’i ne zaman destekleyeceksiniz?
Lübnanlı gruplar, öğrenciler, gençler, yaşlılar, çocuklar ve diğer İslam ülkeleri, Filistin’de bu İslami mucizeyi tekrar etmeye kadirdir.
İSRAİL BAŞARILI OLSA, LÜBNAN DA IRAK OLMUŞTU
İkinci olarak Irakla ilgili mesaj vermek istiyorum. Bugün bir Lübnanlı olarak oraya bakıp ibret almamız gerekiyor. Eğer İsrail Lübnan’a saldırısında başarılı olsaydı, biz de bugün Irak’ın içinde bulunduğu duruma düşecektik.
Onlar Lübnan’ı da Irak’ın durumuna düşürmeyi istediler. Bu savaşta, birer Lübnanlı olarak sivil savunmadan, Direniş’ten, ordudan, partiden ve Lübnan halkından şehitler verdik. Peki bu şehitlerin sayısı ne kadar?
1200 şehit mi? Ama Irak’ta her ay 10-15 bin kişi şehit oluyor. ABD’nin desteklediği ve planlamasını yaptığı bu savaşta…
İÇ SAVAŞA MÜSAADE ETMEDİK
Biz, Direniş olarak Lübnan’da iç savaş çıkmasına müsaade etmedik. Lübnan’daki bir grup, bizim iç savaşı yaymak istediğimizi düşünüyor ki bu doğru değildir. Bugün Irak’ta olduğu gibi Lübnan’da da federalizm ve Lübnan’ın taksimi gibi sesler kulağa geliyorsa Lübnan için nasıl planlar yapıldığını anlayabilirsiniz.
Lübnanlıların şuna dikkat etmesi gerekiyor: Vahdetin sağlanması, ihtilaflar karşısında susma ve fitnelerden uzak durma bizim mesajımızdır. Bugün görevimiz şudur: Diyoruz ki herkes gelsin, herkesi istiyoruz, herkesi görüyoruz. Zaferin ve sorunlarımızı çözmenin tek yolu, güçlü bir ülke ve güçlü, adil, aziz ve temiz bir hükümet kurmaktır. Bizim arzumuz ve ümidimiz budur.
BÖLÜNMEDEN BAHSEDEN İSRAİL'İN SÖZCÜSÜ
Her şeyden önce şunu belirtiyorum Lübnan’da ayrılıktan, ayrılmadan ve bölünmeden bahseden herkesin sözü İsrail’in sözüdür.
Kim Lübnan’da federalizmden söz ediyorsa İsrail’in sözünü söylüyor demektir. Kim Lübnan’ın menfaati için bölünmeden bahsediyorsa İsrail’in sözünü söylüyor demektir.
Biz bir Lübnanlı olarak kararımızı açıklıyoruz. Bizim kararımız ve kaderimiz bir devlet içinde bir arada yaşamaktır. Ülkenin parçalanmasına izin vermemeliyiz. Böylesi bir şey gerçekleşmemelidir.
Lübnan’ın bütünlüğünü sağlayacak temel şey, adil ve birleşik bir hükümetin ve ülkenin kurulmasıdır. Ülkemize Siyonistlerin göz dikmesini engelleyecek tek şey Lübnan’da temiz bir hükümetin kurulmasıdır. Lübnan’ın birliğini sağlayacak şey, ülkede temiz bir yönetimin kurulmasıdır ki biz bunu istiyoruz ve bunu umuyoruz.
BATILI ŞEMSİYEYİ KABUL ETMEYEN BİR HÜKÜMET
Güçlü bir hükümet, izzetle tüm Lübnan topraklarını geri alabilecek, ülkenin her tarafını koruyabilecek ve düşmanın bir daha ülkemize saldırmasına izin vermeyecek bir hükümettir.
Hükümet, halka güven verebilir. Silahla, güçle, akılla, birlik ve beraberlikle, planlamayla halkın ulusal iradesini koruyabilir; zira gözyaşları kimseyi koruyamaz.
Biz hiçbir Batılı şemsiyeyi kabul etmeyen, güçlü, bağımsız ve temiz bir hükümetin kurulmasını istiyoruz. Zillet içeren hiçbir şartı kabul etmeyen izzetli, güçlü ve onurlu bir hükümet istiyoruz. Hırsızın olmadığı bir hükümet istiyoruz. Bu, bugünkü sorunlarımızın tek çözüm yolu ve Direniş’in de gündemidir.
Silah meselesini söz konusu edenler, gelsinler bunun sebeplerini ortadan kaldıralım. Gelsinler mantıklı bir şekilde müzakere edelim, biz mantıklı bir halkız.
Direniş bir sonuç mudur, yoksa işgalin sebebi mi? Lübnan halkının esir edilmesi, suyunun çalınması, topraklarının saldırıya uğraması, sebeplerdir. Bu sebepleri siz ortaya koyun, biz de gerisini halledelim.
İSRAİL YERİNE DİRENİŞ'E YÜKLENİYORLAR