NECATİ DOĞRU ALLAH'IN KENDİNİ SEVDİĞİNİ NASIL ANLADI?
Necati Doğru Allah Necati’yi seviyor!
Şu mübarek ramazan günü Tanrı’nın bildiğini sizden saklayacak değilim. Ezanda, namazda, duada, hacca gitmek ile kurban kesmekte gözüm, kulağım yoktur. Allah’ın “iyi kulumdur” diyebileceği; “kalemini doğruluğu bozmadan kullanmaya dikkat etmekten başka” bir özelliğim de yoktur. Yine de Allah Necati’yi yani beni seviyor.
Nereden mi anladım?
5 yıl bekledi.
5 yıl sonra.
Dileğimi kabul etti.
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar’a “Allah’ın tokadı” diyebileceğim bir şamar indiriverdi. SPK bir devlet kuruluşu. Özerk. Vatandaşlar, yediğinden, içtiğinden, gezdiğinden artırdıkları paraları götürüp “altın-döviz-toprak-tarla- kat-apartman” gibi pasif yatırımlara değil de şirketlerin çıkardığı hisse senetlerine yatırsınlar, böylelikle ülkenin toplam tasarruf oranı artsın, toplam tasarruf oranı artınca da ülkenin kalkınması “yabancı sermayeye çok bağımlı kalmadan ve muhtaç olmadan” hızlansın ve bu hızlanmanın karşılığı olarak da hisse senedi almış olanlar nemalansınlar diye Menkul Kıymetler Borsası kurulmuş.
Borsa tuzak olmasın.
Vatandaş kerizlenmesin.
Yanıltılmasın.
Parası ütülmesin.
Temiz işlesin diye de Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmuş. Sayın Doğan Cansızlar beş yıl önce (2000 yılının Kasım ayında) göreve geldiğinde ilk yaptığı işlerden biri SPK’nın İstanbul’un en seçkin binası Akmerkez’de bulunan 1000 metrekare büyüklüğündeki lüks katı dar bulup daha lüks bir bina olan Gökkafes’ten 15 milyon dolar ödeyip 6 bin 500 metre kare çok geniş dubleks daire almış, haftada bir geleceği SPK’nın İstanbul’daki Gökkafes Bürosu’nda kendine de 800 metre kare makam odası yapmıştı.
Oysa kriz patlamıştı.
Türkiye yoksullaşmıştı.
Devlet, krizden çıkabilmek için IMF’nin de reçeteleri doğrultusunda “işçinin-memurun-emeklinin gelirini kısmış,” ordu bazı büyük silahlanma projelerinden vazgeçmiş ve iktidar da “bir dizi tasarruf tedbiri” almıştı. İşte bu dönemde Doğan Cansızlar, merkezi Ankara’da bulunan Sermaye Piyasası Kurulu’nun İstanbul Bürosu’nu 1000 metre kare lüks yapıdan 6 bin 500 metre kare süper lüks yapıya taşıyordu.
Gazeteci olsanız.
Bunu duysanız.
Ne yaparsınız?
Eleştiri yazısı yazarsınız. Ben de öyle yaptım, “Gökkafesçi” diye yazılar yazıp, bu israftan vazgeçmesini istedim. Doğan Cansızlar, bu yazıları uyarı kabul edecek yerde “bana hakaret ediliyor” deyip her biri 60 milyar liralık 3 manevi tazminat isteyen ve bir de “hapse atılmamı isteyen” ceza davası açtı.
Mahkemeleri meşgul etti.
Hakimlerin zamanını çaldı.
Adaleti alet ederek, “gerçeği yazmaya çalışan gazetecinin” gözünü korkutmaya kalkıştı. Hiçbir davayı da kazanamadı. Aradan 5 yıl geçti ve geçen hafta Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun SPK hesaplarında inceleme yaptığı, Cansızlar’ın 5 yıldır sekreterliğini yüreten Sevinç Öztürk adlı hanımın İstanbul’a özel işi için gelişlerinde uçak paralarının ve lüks otelde konaklama masraflarının SPK’ya ödettirildiği ve bu miktarın milyonlarca YTL’yi bulduğu ortaya çıktı. Başbakan da “Doğan Cansızlar hakkında dava açılması” için izin verdi. Doğan Cansızlar da konuyu Danıştay’a taşıyarak “Başbakan ile mahkemelik” oldu.
Allah’ın tokadı!
Allah Necati’yi galiba seviyor.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 02:54