NEDİM ŞENER 2 YILDIR DİNLENİYORMUŞ!
Nedim Şener’e emniyet ve savcılıkta 50 soru yöneltildi. Hakkında 2009’dan itibaren teknik takip yapıldığı ortaya çıkan Şener’e, köşe yazılarında yer alan görüşleri ile çeşitli TV programlarında yaptığı konuşmalarla ilgili sorular soruldu
Ergenekon soruşturmasının son dalgasında gözaltına alınan Milliyet muhabiri Nedim Şener’e emniyet ve savcılıkta 50 soru yöneltildi. Emniyette susma hakkını kullanarak sorulara cevap vermeyen Şener hakkında 2009’dan itibaren teknik takip yapıldığı ortaya çıktı. Ayrıca 6 Mayıs 2009’da “M. Yılmaz” isimli bir kişi tarafından emniyete ihbar nitelikli bir e-posta gönderildiği, bu e-postada Şener’in “Ergenekon’un propaganda biriminde çok gizli bir görevli olduğu” iddiasının yer aldığı da anlaşıldı. Soruşturma kapsamında telefonları dinlenen Şener’in gazetedeki köşe yazılarında yer alan görüşleri ve çeşitli televizyon programlarında yaptığı konuşmalara ilişkin olarak da kendisine sorular yöneltildiği öğrenildi.
Suçlama: ‘ETÖ üyeliği’
Şener’e Organize Suçlar Şube Müdürlüğü’nde “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla yöneltilen 50 soru arasında meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmelerine dair soruların da yer aldığı öğrenildi. Şener’e Ergenekon soruşturması kapsamında daha önce tutuklanan ve haklarında dava açılan sanıklardan kimleri tanıdığı, daha önce tutuklanan OdaTv sitesi yöneticisi Barış Terkoğlu ile yaptığı bir telefon görüşmesi ve OdaTv’nin sahibi Soner Yalçın da soruldu.
SORU: 16 Şubat 2009’da Barış Terkoğlu ile yaptığınız telefon görüşmesinde Barış’ın, “Tamam o zaman biz sizinle hani hem şöyle bir tanışmış olduk” dediği, sizin “Soner abiyede selam söyleyin ne zaman isterseniz” dediğiniz tespit edilmiştir. Görüşmenin içeriğinden OdaTv ve Soner Yalçın’la samimi bir irtibatınız olduğu anlaşılmaktadır. Görüşmenin içeriğini açıklayınız.
OdaTv internet sitesine yönelik soruşturmada bir bilgisayarda bulunan “Ulusal Medya 2010” başlıklı doküman ve içeriği de sorulan Şener’in Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’la yaptığı haber konulu telefon görüşmelerinin yanı sıra Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitapta Şener’in “yazdığı kısımlar” bulunup bulunmadığı da soruldu.
SORU:“Haliç’te Yaşayan Simonlar” isimli kitabın yazılması ile ilgili sizin ne tür çalışmalarınız oldu. Hanefi Avcı ile nasıl bir işbirliği yaptınız?
SORU:Sabri Uzun ile aranızda karşılıklı çok samimi bir ilişkinizin olduğu anlaşılmıştır. Aranızdaki bu samimi ve yakın ilişkinin, Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabına benzer yaptığınız kitap çalışmasının Sabri Uzun ismi ile çıkartılmaya çalışmasındaki rolü nedir?
Avcı’nın kitabındaki çelişkiler
Şener’e, Avcı’nın kitabının ikinci bölümünde Hrant Dink cinayetiyle ilgili karanlıkta kalan hiçbir yan olmadığının yazılı olduğu, fakat kendisinin katıldığı televizyon programlarında, yazdığı yazılarda ve katıldığı televizyon programlarında tam aksi yönde görüş beyan ettiği ifade edildi. Sorguda Şener’in buna rağmen katıldığı televizyon programlarında kitabı savunduğu anlatıldı.
SORU: Kitabın içerisinde sizin fikirlerinize aykırı görüşler olduğu halde kitabın şiddetli savunucularından olmanız OdaTv’de ele geçirilen notlarla birlikte değerlendirildiğinde, bu kitabın ikinci kısmının yazım aşamasında ciddi çalışmalarınızın olduğunu göstermektedir. Bu durumu nasıl açıklayacaksınız?
Şener’e katıldığı bazı televizyon programlarında Ergenekon davası, Hanefi Avcı’nın kitabı ve Hrant Dink cinayetiyle ilgili yaptığı bazı konuşmaları da soruldu. Şener’in üç ayrı haber kanalında katıldığı dört farklı programda yaptığı açıklamalar da sorulan sorulara referans olarak gösterildi. Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İsmail Yıldız’a ait hard diskte çıkan notlarda yer alan “Hanefi Avcı’nın Nedim Şener mahlasıyla (takma adıyla) Çakıcı ve Uzanlar hakkında kitap yazdığı” iddiası hatırlatılarak, Hanefi Avcı ile birlikte bir kitap çalışması yapıp yapmadığı, ayrıca Avcı’nın da Çakıcı ve Uzanlar hakkında kitap yazıp yazmadığı soruldu.
Bilgisayar ve CD’leri neden attın?
Şener’e 27 Şubat 2011’de milletvekili İlhan Kesici’yle yaptığı bir telefon görüşmesinde, “Bir gazeteci evinde tek bir CD tutmaz mı, bilgisayar bulundurmaz mı? Ama bunların hepsini çıkardım attım, evde bir tane Zeki Müren CD’si bile kalmadı. Bütün bilgisayarları attım” dediği hatırlatılarak, “örgütsel veya illegal bir faaliyeti yoksa evindeki tüm dijital verileri yok etmesinin sebebi” soruldu. Yine bir başka görüşmede Şener’in sabit telefonla konuşmayı tercih etmesi sorgu sırasında “gizliliğe dikkat etmesi” şeklinde değerlendirildi ve bunun sebebi soruldu.
SORU: Evinizdeki tüm dijital verileri yok etme sebebiniz nedir? Sabit telefonla konuşmayı neden tercih ediyordunuz?
Dündar’la konuşmaları da soruldu
Nedim Şener’e sorulan sorular arasında Uğur Dündar’la yaptığı üç telefon görüşmesi de var. Şener ile Dündar arasında 21 Temmuz 2009’da geçen ilk görüşmede Dündar Şener’e kitabını kendisinden habersiz çıkardığı için sitem ediyor. 23 Temmuz 2009’da yapılan görüşmede ise Dündar, kendisinin katılacağı bir ödül törenine bir arkadaşının da geleceğini, Şener’e bir dosyadan bahsedeğini ancak Şener’in daha sonra bu konuda telefonda kendisine hiçbir şey söylememesini söylüyor. Şener de “Tamam” diyor, Dündar da “Telefonda katiyyen konuşmayalım” diye Şener’i tekrar uyarıyor. Bu görüşmeden iki dakika sonra yapılan ikinci görüşmede de Dündar Şener’i o konuda sadece kendisiyle değil hiç kimse ile telefon görüşmemesini söylüyor.
SORU: Görüşmede gizliliğe dikkat etmenizin sebebi nedir?
‘Avcı niye mesaj attı?’
Nedim Şener’e, Hanefi Avcı’nın Devrimci Karargah terör örgütüne yönelik soruşturmada tutuklandıktan sonra kendisine mesaj attığı belirtilerek, “Eşi ve gönül ilişkisi olduğu bayandan hemen sonra ve sadece size mesaj atmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu da soruldu.
İhbar mektubundaki “M.Yılmaz” en sık rastlanan isimlerden
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesindeki 2008 yılında güncellenen bilgilere göre, Mehmet ve Mustafa en çok kullanılan ilk beş erkek ismi arasında. Ülke çapında en çok kullanılan ilk beş soy adından biri ise Yılmaz. Yılmaz soyadını taşıyan vatandaş sayısı ise 1.5 milyon civarında.
İşte CMK’daki hüküm
Telefon dinleme ya da Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki adıyla “teknik takip” uygulamasının hangi hallerde ve nasıl yapılacağı CMK’nın 135. maddesinde anlatılıyor. Buna göre “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmalarda, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir ve kayda alınabilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.”
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 9 Şubat 2009’da verdiği karara göre de “içeriği maddi bulgularla desteklenemeyen telefon görüşmelerine dayalı iletişim kayıtları” hükme esas teşkil edecek delil olarak kullanılamıyor.
Milliyet