Ekonomi
  • 28.1.2010 14:30

'ONE MINUTE' KRİZİ ONA YARADI

Dünya Ekonomik Forumu'nun yapıldığı Davos'ta Türkiye'yi temsil eden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz NTV/CNBC-e ortak yayınında soruları yanıtladı.


Geçen yıl yaşanan 'one minute' krizi sonrasında kendisine bu yıl özel ilgi gösterildiğini belirten Yılmaz, "Kamu sektöründen burada yalnız başına bulunmam benim işimi zorlaştırmıyor. Geçen yılki durumdan farklı bir durum, muamele var. Ben önceki yıllarda sıradan bir kişi olarak geliyordum. Havaalanında işlerimi kendim görüyordum. Bu sene farklı oldu, geldiler havaalanında karşıladılar, iki koruma verdiler. Şu anda etrafımda iki koruma var. Geçen sene neyse, bu yıl da aynı benim için. Ama bu yıl özel muameleyle karşı karşıyayım" dedi.


Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz krizin neresindeyiz? En son bulunduğumuz nokta nedir sorusunun cevabını kamuoyuyla paylaştık. Özele inersem son iki gündür girdiğim oturumlarda bir değerlendirme yapmamı isterseniz, tünelin ucundaki ışık güneşin ışığı. Aydınlığa doğru çıkıyoruz. Ben burada temkinli bir iyimserlik gördüm.


DİĞER ÜLKELERDEN AYRIŞACAĞIZ


Biz kriz boyunca bankalara herhangi bir garanti vermedik. 2001 krizinden sonra Türkiye görevini yaptı. Borç yükü konusunda diğer ülkelerden ayrışacağız, bu da Türkiye'nin bir artısı. Orta vadeli programın içini doldurdukça ayrışacağız.


Bizim IMF'ye olan ihtiyacımız 2001'deki kriz sonrasındaki ortamla ilgili değil, biz o durumu geçtik. Bankalarımız son derece sağlıklı. Kredi piyasalarında da canlanma var. Orta vadeli programda 2010 için öngörülen tahmin yüzde 3.5 büyüme. Bunu yüzde 5'e daha yükseğe çekebilir miyiz? Bunun için kaynağa ihtiyacımız var. IMF'nin bize yapacağı katkı buradan önemli, tabii ki siyasi bir karar.


Ekonominin tümü için döviz ihtiyacı nedir, onu dikkate almamız lazım. Önceki dönemlere kıyasla bir miktar finansman ihtiyacı olabilir. Bu çerçevede rezervlerin bir miktar güçlendirilmesi gerekebilir. Bugün itibariyle IMF'nin parası maliyet açısından daha ucuz olabilir. Gelen paranın Hazine'nin borçlarını ödemesinde kullanılması, borç çevirme oranının aşağıya çekilmesinde kullanılması doğru olur. Biz rezervlerimizi, fiyat seviyesini etkilemeden güçlendirmeye devam edeceğiz. Rezervlerdeki artış TL'ye baskı yapabilir.


IMF İLE BİR NOKTAYA GELİNDİ, KARAR VERİLMELİ


Biz IMF ile görüşmelerde tarafız. Adım adım her gün karşılıklı olarak ilgili birimlerle temas halindeyiz. Bu açıdan biliyoruz ama yapılsın kararını verecek olan siyasi otorite. Görüşmeler bir noktaya geldi, bir karar verilmesi gerekiyor.


FAİZ UZUN SÜRE DÜŞÜK KALACAK


Ekonomide ikinci dip olasılığı görürsek ek faiz indirimi olabilir. TL değerlenirse ihale yöntemiyle döviz alırız. Beklentileri yönetemezsek işimiz elbette zor. Mevcut enflasyon dinamiği sürerse faiz uzun süre düşük kalır. Mevcut verilere göre enflasyon dinamikleri bozulmadı.


Mali kural konulmazsa para politikasıyla tepki verilir. Biz MB olarak görevimizin ne olduğunu biliyoruz. Türkiye doğru işler yaptığı sürece TL değerlenmeye devam eder."


TÜRKİYE'SİZ DAVOS'TA TEK BAŞINA


Davos'ta geçen yılki 'one minute' krizinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, Davos'a gitmeme kararı almıştı.


Erdoğan'ın ardından yardımcısı Ali Babacan da toplantılara katılmayacağını açıkladı. İlk açıklamasıyla Davos'a gideceğini duyuran Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise daha sonra gitmeyeceğini ilan etti.


Davos'a her yıl giden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu yılki programını değiştirmemişti. Böylece Türkiye'yi temsil eden tek kişi olarak Dünya Ekonomik Forumu'nda yer alıyor.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 10:47

İLGİLİ HABERLER