SAYGI ÖZTÜRK'ÜN "TETİKÇİ, İŞ TAKİPÇİSİ, YOLSUZLUK UZMANI" DEDİĞİ GAZETECİLER KİM?
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, önce davet ettiği gazetecileri sorgulasın
Ulusal bayramımız herkese kutlu olsun. Ulusal bayramlarımıza gölge düşürmek için bazen meczuplar ortaya çıkar. Bununla yetinmezler, Anıtkabir'de tören sırasında tepelerine uçakla bomba atmak isterler. Hainler, bölücüler, irticai faaliyetlerde bulunanlar rahat bırakmazlar. Mutlaka bir şeylerin arkasına sığınıp güç gösterisinde bulunurlar.
Bugün kimbilir hangi manzaralarla karşılaşacağız. Hükümetin bazı uygulamaları toplumda gerilimi artırmaya başladı. Bunlar üst düzey yetkililerin demeçlerine yansıyor. Bakalım, bugün siyasiler, hangi gerginliğin ortaya çıkmasına yol açacak.
'Yolsuzluklara karışanlardan hesap soracağız' diye yola çıkanların, yargıya intikal ettirdiği önemli bir soruşturma dosyasının olmadığını biliyoruz. 'Yolsuzlukların Sebeplerinin, Sosyal ve Ekonomik Boyutlarının Araştırılarak Alınması Gerekli Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu' sesiz-sedasız çalışıyor. Gazetecilerden belge-bilgi istiyor. Bizlerden boşuna belge-bilgi istemesinler. Yazdıklarımızın hepsi devletin ilgili birimlerinde bulunuyor.
Yolsuzluklarla mücadele için bazı gazetecilerden belge-bilgi isteniyor. Bazı meslektaşlarımızın komisyon tarafından özel olarak sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Onların bazıları 'yolsuzluklarla mücadele' değil, tam anlamıyla 'yolsuzluk uzmanı' denilebilecek kişiler. Basınde herkes herkesi bilir. İş takipçisi, tetikçi gazeteciler şimdi ahkam kesiyor, tetikçiliklerini 'etikçilik'le örtmeye çalışıyorlar. Banka patronundan para aldıklarını belgelediğimiz kişilerle, iş takipçiliği, elde ettiği belgeleri pazarlamakla tanınanlar, korkarım sizlere bilgi vermeden önce, yine bazı kuruluşlara gidip 'ismini vermemem için' deyip pazarlığa oturursa da buna şaşırmamak gerekiyor. DGM dosyalarında onların isimlerine rastlamayabilirsiniz, bilgisine başvurduğunuz Hanefi Avcı'nın açıklamalarından onların ne yaptıklarını öğrenebilirsiniz.
Komisyon, eğer gazetecileri çağırmakta kararlıysa, önce onlara hangi yolsuzluklara karıştıklarını itiraf ettirmeleri gerekiyor. Hangi kararnamelerin çıkarılması için aracılık yaptıklarını, bunun için ne kadar para aldıklarını açıklamaya zorlasınlar. Komisyonun yeni bir yolsuzluk ortaya çıkaramayacağını biliyorum. Ancak, bazı bilinen önlemlerin alınmasına belki katkı sağlarlar diye umut ediyorum.
Masak ne yapıyor?
Hanefi Avcı, TBMM Susurluk Komisyonu'na önemli açıklamalarda bulunmuştu. Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu da Avcı'yı dinledi. Komisyon Başkanı Azmi Ateş sordu:
'Hayali ihracat ve karapara hareketleri karşısında, MASAK'ın üzerine düşen görevi yeterince yaptığına inanıyor musunuz?'
Hanefi Avci bu soruyu şöyle cevaplandırdı:
'Ne MASAK'ın, ne de mali kuruluşların yeterince etkin olamadığını görüyoruz. En basit misal işte Erol Maks Kohen'in en az on defa şirketleri, firmalarıyla ilgili incelemesi yapılmış. Bu şahsın yaptığı faaliyetler, 1996'dan başlıyor, 2001 yılına kadar devam ediyor. Bu kadar uzunca bir süreyi kapsıyor ama 2002 yılında yakalanmış, yani, her şey bittikten sonra, devlet dolandırıldıktan sonra, yapılabilecek her türlü tahribat yapıldıktan sonra yakalanmış. Bunun hiçbir anlamı yok. Halbuki, bunun zamanında daha başlangıcında yakalanabilmesi lazım. Bu tür olayların önüne geçilmesi için benim iki önerim var:
1- Emniyet, Maliye ve Hazine arasında bilgilerin paylaşımının yapıldığı, hayali ihracatçıyı önleyecek özel bir programının başlatılmaya çalıştırılması lazım.
2- Özellikle rüşvet konusunda dünyanın birçok ülkesinde yalnız bu rüşveti takip etmek veya üst düzeydeki bürokrasiyi izlemek için özel teşkilatlar var. Fransa'da yalnız bir istihbarat teşkilatının görevi var, üst düzey bürokratları takip eder. Türkiye'de bu işin sorumlusu yok. Evet, görünürde her türlü savcılık ve emniyet bu işi soruşturacak gibi gözüküyor; ama en basitini düşünün, trafik işlerine bakmak herkesin görevi; ama, trafik şubesi var, uyuşturucuyla herkesin görevi var; ama, narkotik şubesi var. Bunun gibi sadece rüşvetle mücadele edecek özel bir birimin kurulması lazım veya bir birime böyle bir görev verilmesi lazım.
Hanefi Avcı, bazı olaylardan örnekler veriyor ve komisyon üyelerine şunları anlatıyor:
'Rüşvette yakaladığınız veya büyük yolsuzluklara karışmış herkese baktığınızda, aslında zamanında her şeyini görmek mümkün. Mesela bir Bayındırlık tahkikatı yapıldı. Bayındırlık'taki müsteşar yardımcısının adına 2.5 milyon dolar banka hesabı çıktı. Yani, zamanında araştırsaydınız bu adamı, zaten görürdünüz. İşte, emniyet mensubu hakkında bir tahkikat yapıldı, bankada 300 bin dolar parası var veya karısının adına 20 tane tapu var.
Şikayet yeri
Komisyon üyeleri, çarkın nasıl döndüğünü bilmiyor mu? Biliyor ama onlar da birilerine söylettirmek istiyorlar. Hanefi Avcı da anlatmaya devam ediyor:
'Siz yolsuzluk, rüşvet konusunda ciddi bir müracaatta bulunacak olsanız da, kime şikayet edeceğinizi bulamıyorsunuz. Bazı olaylar oluyor ki, yurt geneline yayılmış. Bir tek birimin görev sahasından, bir tek ilin görev sahasından çok daha geniş alanlara yayılmış. En azından buna direkt bakabileceğimiz, direkt sorgulayabileceğiniz bir makam ve görevliler lazım. Türkiye'de rüşvet ve yolsuzluk çok ciddi bir olay. Ama, buna bakacak bir birim ve sorumlu makam yoktur.
Hanefi Avcı'nın önemli açıklamaları var. Onları da başka bir gün açıklayacağız.
Saygı Öztürk
star
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:51