Medya
  • 1.6.2004 10:55

SERDAR TURGUT ORTA YOLU BULDU, HZ.İSA'NIN PENİSİ HAKKINDA YAZDI!

Kendimle ilgili bir sentez denemesi Büyük ihtimalle bir daha tatile çıkmayacağım sevgili okurlar. Çünkü özetle: 1- Benden nefret edenlere içinde benim yazımın olmadığı bir gazete okuma keyfini tatma imkanını bir daha vermek istemiyorum 2- Tatilde daha çok yoruluyorum. Kısa izin öncesindeki son yazımda yorulan gözlerimi dinlendireceğim demiştim ya, bu hedefimi gayet tabii ki gerçekleştiremedim. Bundan 30 yıl kadar önce bir doktor bana okumayı günde bir saate düşürmediğim takdirde çok kısa süre içinde gözlerimi kaybedeceğimi söylemişti. Tahmin edebileceğiniz gibi bu arkadaş tıp alanında Nobel filan alacak durumda değildi ama bazen de 'acaba onun dediği çoktan oldu da bir tek ben mi bunun farkında değilim' diye düşündüğüm de olmuyor değil yani! Özellikle son okuma maratonumdan sonra görme oranım öylesine düştü ki geçen gün bahçede oynamakta olan oğluma ileriye fırlattığım topu neden koşup ağzıyla kapıp bana getirmediği için bayağı kızdım. Köpeğin bahçede koştuğu başka bir anda da Alp'in nasıl olup da bu kadar hızla yol katedebildiğine şaşırdım. Yabancı bir kadın bana 'artık doktora görünmen gerekiyor' dediğinde ona 'başkalarının işine burnunu sokma' tam diyecektim ama kendisine 30 santim ara bırakacak şekilde yaklaştıktan sonra fark ettim ki o Rana'ymış. Bunu son anda fark ettiğim de çok iyi oldu çünkü bu yabancı kadına hazır evin içine kadar gönüllü girmişken bari evlilik dışı gayri-meşru ilişki teklifinde bulunayım diye planlıyordum ki kıl payı yırttım olağanüstü bir felaketten. Bütün bu olanlar arasında size verebileceğim tek mutlu haber, yurtdışından ısmarlamış olduğum teleskopun yakında gelecek olduğudur. O geldiğinde kitapları da çok rahat okumaya başlayacağıma eminim ben. * * * Yazıyı bu şekilde birkaç haftalık dizi şeklinde sürdürebilirim de, ama bence artık ana konuma girmemin zamanı çoktan geldi, belki de geçiyor. Tatilde, yazı yazarken fazla yapmadığım bir şeyi de yaptım ve bir süre düşündüm sevgili okurlar. Biliyorsunuz bir süredir din tarihlerine, bilimlerine, ezoteriğe, dini temelli yarı gizli örgütlere filan takmış durumdayım. Ama birçok okuyucuya da bunlardan gına gelmiş durumda, bunun da farkındayım. Bunların çoğunluğu da 'Penis okuyucuları'. Benim illa da yeniden penis üzerine yazılar yazmamı istiyorlar koro halinde. Vallahi açıkça söylemek gerekirse benim için temel olan şey, müşteri mutluluğudur. Dolayısıyla bu tatil süresinde tüm okuyucularımı mutlu edecek bir senteze nasıl ulaşırım diye uzun süre (yaklaşık dört dakika) düşündüm ve sonunda aradığımı da buldum. Müthiş sentezi de açıklıyorum şimdi. Bu yazının konusu İsa'nın penisi ile alakalıdır! * * * Hayır, hayır bunu okuyunca kızmak yok. Emin olun ki İsa'nın penisi Hıristiyan çevrelerde hem de koyu dindar çevrelerde son derece meşru bir inceleme konusu. Çok kitap var bu konuda. Biliyorsunuz birçok resimde İsa çıplaktır ve penisi de açıkça gözükür. Hatta bazı resimlerde bunu örtme girişimleri bile insana 'Keşke bunu hiç örtmeye çalışmasalardı' dedirtir, çünkü geri kalanı tamamen çıplak olan vücutta sadece bir yer örtülü olunca insanın dikkati ister istemez oraya yöneliyor ve bu olunca da aniden fark ediyorsunuz ki siz ya hayli büyük olan ya da ereksiyon halindeki bir örtülü penise konsantre olmuş durumdasınız. Ve de biliyor musunuz ki sünnetli İsa'dan arta kalan deri parçası Hıristiyan aleminde kutsal sayılmaktadır, bu arta kalan derinin sadece kendisinde, koruma altında bulunduğunu iddia eden en az 12 ayrı kilise vardır. Bu ana kadar bunu bilmiyorduysanız da hiç üzülmeyin, çünkü ben bu detayları gözlerimi bile feda etme riskini alarak öğrenip size aktarmak için varım. Bir anlamda hayat amacım da bu diyebilirsiniz yani. Ve şimdi gelelim meselenin can alıcı noktasına. Sünnetten arta kalan parçanın hangisinin otantik olduğunu belirlemek için yeni bir meslek grubu da oluşmuş zaman içinde. Bunlar deri parçası uzmanları ama sizin tahmin edeceğiniz gibi de çalışmıyorlarmış eskiden. Derinin tadına bakıyorlarmış! Bu adamlar (aralarında maalesef kadınlar yokmuş. Maalesef diyorum çünkü kadın sünnet artığı deri parçası tadıcıları da olsaydı bu mizahçılar açısından sonsuz imkanlar açan yepyeni bir dal da oluşturabilirdi. Kadınların bu meslekte olmamaları benim uzunca bir süredir savunmakta olduğum bir tezin de doğruluğunu ispatlar. Kadınlar erkeklerden belki de 10 misli daha fazla zekidirler) deri parçasını hafifçe ısırınca bunun bir insana mı yoksa bir hayvana mı ait olduğunu şıppadanak anlayabiliyorlarmış. İsa'nınkinin tadını nasıl ayırt ediyorlar, bu konuda kitaplarda bir net bilgi yok, bunu da ileride öğrenirsem size de anlatırım. Diyeceğim o ki insan böyle şeyleri okuyup öğrenince, köşe yazarı olduğuna bile şükredeceği geliyor çünkü bu yaptığım iş yerine meslek olarak sünnet artığı deri uzmanlığını seçme zorunda olmak da vardı işin içinde. Olmaz da demeyin yani çünkü biz köşe yazarları temelde beceriksiz olduğumuzdan yazı yazma dışında ancak o tür işlere yararız, başka bir şeye değil. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:19

İLGİLİ HABERLER