Sigarayı bırakmanın en kolay yolu
ABDULLAH ÇİBİR
BURSA (İHA) - Yeşilay Genel Sekreteri Keleş, Türkiye'nin sigarada Avrupa ülkeleri arasında Yunanistan'dan sonra ikinci sırada geldiğini söyledi.
Dünya Sağlık Teşkilatı (DST) tarafından yapılan araştırmaya göre, sigara ile bağlantılı hastalıklar yüzünden 1950 ile 2000 yılları arasında 60 milyon insanın öldüğünü belirten Keleş, bunun 2. Dünya Savaşı'ndaki zayiattan fazla olduğu olduğunu ifade etti. Sigaraya başlama yaşı ortalamasının 18'in altında olduğunu anlatan Keleş, şöyle konuştu: "Türkiye'de sigara içme sıklığı 15 yaş ve üzerindeki grupta yüzde 44.5 olarak görülmektedir. Dr. Richard Peto ve arkadaşları tarafından yapılan mortalite
çalışmalarında da sigara içiminin beklenen ömür süresini bütün yaş gruplarında 16 yıl, 35-69 yaş grubunda 22 yıl kısalttığı açıklanmıştır. Günümüzdeki çalışmalar da, hastalık ve erken ölüm riskini artırmada sigaranın rolünü ortaya koymaktadır. Dünyada yılda yarım milyar insan sigaradan ölmekte. Bu ölümlerin yarısı 35-69 yaş grubunda. Sigara içenlerin genelinde öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı ve yüzde 40'ında kronik bronşit hastalığı görülmektedir."
Sigara içenlerin içmeyenlere nazaran 10 kat daha fazla KAOH hastalığına yakalandığını anlatan Keleş, akciğer kanserinin yüzde 80 sigara içen kişilerde ortaya çıktığını söyledi.
Sigara içenlerde akciğer kanseri riskinin hiç sigara içmemiş kişilere göre 10-65 kat arttığını anlatan Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Pasif içicilerde ise normal popülasyona göre bu riskin yüzde 20 arttığı bilinmektedir. Sigaranın yol açtığı damar daralması ve tıkanması, ellerde ve ayaklarda soğumaya, bacak ağrılarına, kramplara ve zamanla kangrene yol açabilir. Sigara, felçlerin yüzde 18'inden, kalp ve damar hastalıklarının yüzde 21'inden, kronik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 43'ünden
sorumludur. Ayrıca, ağız, dudak, mide, safra kesesi ve pankreas kanserleri de sigara içenlerde daha çok görülür. Sigaranın içerdiği karbonmonoksit zihni faaliyeti etkiler ve bununla beraber nikotinin beyin hücrelerini de etkileyerek bağımlılığa yol açar. Sigaranın bırakıldığı ilk 20 dakikada kan basıncı ve hızının normale indiği bilinmektedir. Kanımızdaki nikotin ve karbonmonoksit değerleri 8 saatin sonunda yarıya iner. 24 saatin sonunda karbonmonoksit vücutta kalmaz. 72 saatte ulaştığında bronş tüpleri
gevşemeye başladığında solunum kolaylaşır. 2 ve 12 haftanın sonunda dolaşım iyileşir. 5 yılın sonunda kalp hızı riski yarıya iner. 10 yılın sonunda kalp hastalığı ve kanser riski sigara içmemiş kişilerle eşit hale yaklaşmış olur"
Sigarayı bırakmak için önce hastanın sigarayı bırakmak için tutumunun öğrenilmesi gerektiğini anlatan Keleş, sözlerine şöyle devam etti: "Sabırla sigarayı bırakması öğütlenmeli. Sigarayı bırakma yöntemleri konusunda yol gösterilmeli. Gerektiği kadar destek olunmalı. Sigarayı bırakmayı planlayan kişinin düşünme, karar, eylem ve sürdürme aşamaları çok önemlidir."
SİGARAYI BIRAKMANIN İLK KURALI, KARARLI OLMAK
Sigarayı bırakmanın değişik birçok yöntemi olduğunu belirten Keleş, sigarayı bırakmak isteyen kişinin ilk önce kararlı olması gerektiğini söyledi.
Sigarayı bırakmak için kendi isteği ile kliniklere başvuran kişilere genellikle destekleyici psikoterapi ağırlıklı tedavi uygulandığını anlatan Keleş, şöyle konuştu: "Bu tedavilerin ilk safhasında sigarayı bırakma oranı yüzde 80 iken, tedavi sürecinde bu oran yüzde 15'lere kadar düşmektedir. Hipnoz ile tedavi sürecinde başarı oranı yüzde 4 ile 80 oranında değişim göstermektedir. Yüksek trans kapasitesi olan hastalar bu yöntemle sigarayı daha rahat bırakmakta, ancak tekrar başlama oranı yüksek olarak
bilinmektedir. Davranışçı yöntemler ile bırakma sürecinde ise hastaya iki farklı yaklaşım söz konusudur. Nefret tedavisini içeren cezalandırma ve pozitif olarak güçlendirme yöntemleridir. Nefret ettirme tekniklerinden elektrik ile uyarma tedavisi bir dönem yaygın kullanılmış, ancak elde edilen neticeler yüz güldürücü olmamıştır. Bıktırma ve doyurma yöntemleri ile kişide rahatsızlık verici bir duygu oluşana kadar sigara içirilir ve tiksinmesi sağlanır. Bu yöntemle yüzde 18 ile 60 arasında bırakma oranı
sağlanmıştır, ancak uzun süreli takip olmadığı için başarı oranı tam olarak değerlendirilememiştir. Akupunktur tedavisi ise diğer yöntemlerle kullanıldığında başarılı olsa da, tedavi sırasında bırakma oranının yüksek, uzun sürede düşük olduğu gözlenmektedir."
Tıbbı tedaviler ile bırakma yöntemlerinde farmakolojik ilaçların kullanılmasının iki maksadı olduğunu belirten Keleş, şu bilgileri verdi: "Birincisi sigara alışkanlıklarından kurtulmak, ikincisi ise yoksunluk semptomlarının üstesinden gelmektir. Nikotin replasman tedavileri doktorların hastalara telkin ve tavsiyesi ile birlikte hastayı en iyi sonuca ulaştırmıştır. Nikotin replasman tedavisinde nikotin çikletleri kullanılır. Nikotin çikletleri 2 ile 4 mg nikotin içerir. Daha çok 2 mg'lıkları tercih
edilir. Saatte ortalama 1 tane çiğnenir. Günde en fazla 30 tane çiğnenir. 2 mg'lıklarda kan nikotin değeri 11.8 ng/ml, 4 mg'lıklarda ise 23.2 ng/ml civarında tutulur, saatte ortalama 1 sigara içenlerde ise kan nikotin seviyesi 18.3 ng/ml'dir."
Bu yöntemle sigara bırakma başarısının yüzde 63 olarak görüldüğünü anlatan Keleş, sözlerini şöyle tamamladı: "Dezavantajları ise kanda stabil seviyeye sağlanamaması ve kişinin sürekli çiklet çiğnemek zorunda kalmasıdır. 3 ay süren tedavi sürecinde ise ağız ve boğaz acısı, hıçkırık, çene yorulması, bulantı, kusma ve baş ağrısı gibi yan etkileri görülmektedir. Nikotin transdermal sistem (TTS) yöntemi ise en fazla tavsiye edilen tedavi şeklidir. İyi tolere edilir. 16 ve 24 saat süreyle uygulanan formları
vardır. 16 saatliklerin 5,10,15 mg'lıkları, 24 saatliklerin 7, 14, 21 mg'lıkları vardır. Saçsız deriye yapıştırılarak günde bir kez uygulanır. Kullanım süresi 4 ile 20 hafta arasında değişmektedir. Bu yöntemle birlikte psikoterapi desteği alınırsa yüzde 90'lara varan bırakma oranı görüldüğü bildirilmektedir."