Eğitim
  • 1.6.2007 10:51

SINAVLAR YAKLAŞIRKEN ÖĞRENCİ VE VELİLER NE YAPMALI?

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Başkanı Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, sınavların tehdit değil fırsat olarak algılanması gerektiğini belirterek, başarısızlık riskinin kaygıyı artıracağını ve kaygının da bir kısır döngü yaratarak kişinin performansını kilitleyebileceğini bildirdi.
      Yeşilyaprak, 10 Haziranda yapılacak Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) ve 17 Haziranda yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) öncesinde veli ve öğrencilere önerilerde bulundu.
      Milyonlarca evde sınava hazırlık süreci yaşandığına dikkat çeken Yeşilyaprak, bu sürecin öğrenci ve aile için gerginliğe yol açmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bu dönemin "patlamaya hazır bir gerginlik içinde yaşanması" halinde gencin kaygı düzeyinin yükseleceğine işaret eden Yeşilyaprak, bu durumun da performansı olumsuz etkileme riskinin bulunduğunu belirtti.
     
     AİLELER SAKİN VE SOĞUKKANLI OLMALI
      Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, sınava hazırlık sürecinin özellikle de son günlerin, sakin ve soğukkanlı olmayı deneyerek atlatılması gerektiğini söyleyerek, ailelere şunları tavsiye etti:
      "-Sınavı tüm sorunları çözecek ya da her şeyi mahvedecek bir olay olarak değerlendiriyorsanız sınavı bir tehdit olarak algılıyorsunuz demektir. Bu gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır. Oysa sınav, çocuğunuzun bazı alternatiflere yönelik kendini denemesi için bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendirmesi sizin sınava doğru, gerçekçi ve sağlıklı biçimde yaklaşmanıza bağlıdır.
      -Sınav sonucu çocuğun kendini geliştirmesi konusunda, eksik ve yetersiz olduğu alanlara yönelik ipuçları sağlayacaktır. Sınav bir denemedir ve her deneme de kendimizi geliştirmede yeni fırsatlar sağlar.
      -Pek çok anne-baba kendi beklentilerini çocukları yoluyla gerçekleştirmek ister. Çocuğunuzun ilgileri, ihtiyaçları, yetenek ve kapasitesini doğru değerlendirmeye çalışın. Onu tanıyın. Çocuğunuzu, kardeşleriyle ya da başkalarıyla kıyaslamayın.
      -Sınavın ülkedeki eğitim olanaklarına bağlı olarak uygulanan bir "eleme" olduğunu hatırlayarak, "başarı" ya da "başarısızlığın" değişebilir olduğunu kabul edin.
      -Çocuğunuzla konuşun. Sınava ilişkin alternatifleri birlikte tartışın, sonuçlar ne olursa olsun onu sevdiğinizi ve sevmeye devam edeceğinizi belirtin, samimi olun. Onu koşulsuz kabul edin. Sınavlar geçicidir ama sonuçları çocuğunuz ile ilişkilerinizi kalıcı olarak etkileyebilir."
     
     ÖĞRENCİNİN ÖNCE KENDİNE GÜVENMESİ ŞART
      Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak öğrencilere de, sınavı yaşamlarındaki tek ve en önemli şey olarak görmemeleri tavsiyesinde bulundu. "Sınav tek ve son seçenek değil" diyen Yeşilyaprak öğrencilere şunları önerdi:
      "-Sınavı bir amaç olarak değil, araç olarak görün. Sonuca değil, sürece odaklanın.
      -Sınava hazırlık uzun süre, sürekli ve planlı çabayı gerektirir. Son birkaç haftada çaba harcamayla mucize yaratılmaz. Siz de uzun süredir bu hazırlığın içindeyseniz son günleri daha sakin ve dinlenerek geçirin.
      Son zamanda paniğe kapılıp gece gündüz çalışmanın yarardan çok zararı olabilir.
      -Sınava yeterli hazırlandığınızı, elinizden geleni yaptığınızı düşünün.
      Ancak, mükemmeliyetçi olmayın. Gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koyun.
      Kendinize karşı dürüst olun, eksikliklerinizi fark edin ve gidermek için çaba harcayın.
      -Sınavı kişiliğinizin değerlendirilmesi olarak algılamayın.
      -Sınavdan önceki süreçte, öğrenim yaşamınız boyunca elde ettiğiniz başarıları düşünün, başarılı olduğunuz zamanları zihninizde canlandırın.
      Bu görüntüleri belleğinizde canlı tutmak size moral verecektir.
      -Olumlu düşünün, kontrolün sizde olduğunu anımsayın. ’Başarabilirim’ diye tekrarlayın.
      -Sınava ilişkin yönergeleri dikkatli okuyun, sınavın uygulanmasına yönelik gerekli bilgileri bildiğinizden emin olun.
      -Kaygılarınızı ailenizle paylaşın. Onların sınavı kazanamadığınız zaman da sizi seveceklerine, değer vereceklerine güvenin." Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, bu önerilere ek olarak, sınav öncesi ve sınav sonrası süreçte okullardaki rehberlik servislerinde görevli psikolojik danışmalardan hem öğrencilerin hem de velilerin yardım alınabileceğini hatırlattı.
     
     "SINAV FIRSAT OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ"
      Sınava ilişkin kaygı ve gerginliğin temel nedeninin inanç ve düşünceler olduğunu söyleyen Yeşilyaprak, kaygı, stres ve gerginlik gibi duygusal tepkilerin temelinde olaylar değil, kişinin bu olaylara ilişkin ürettiği yorum ve taşıdığı inançların yattığını belirtti.
      Sınav kaygısı yüksek olan öğrenciler ve evlerinde sınav nedeniyle gerginlik yaşanan veliler için, "Sınavda başarısız olursam herkesin gözünden düşerim", "Sınavda başarılı olamazsam geleceğim mahvolur" ya da "Başkalarının benim/ bizim hakkımda/hakkımızda söyledikleri çok önemlidir" gibi cümlelerin çok tanıdık olacağını kaydeden Yeşilyaprak, bu cümlelerin, sınava yönelik akılcı olmayan inançlar içerdiğine dikkat çekti.
      Yeşilyaprak, bu düşüncelere sahip olan öğrenci ya da velilerin sınav kaygısının yükselmesinin de kaçınılmaz olduğuna işaret ederek, bu inançların sınavların, kişilik ve benliğe yönelik bir tehdit olarak algılanmasına neden olacağını anlattı. Yeşilyaprak şunları kaydetti:
      "Sınav kişiliği ve değeri kanıtlamanın, mükemmel olduğunuzu gösterebilmenin tek yolu olarak görülüyorsa, başarısızlık riski, önemli bir tehdit kaynağıdır. Bu da kaygıyı artırır ve bu kaygı bir kısır döngü yaratarak kişinin performansını kilitleyebilir.
      Psikolojik danışma alanında benimsenen önemli yaklaşımlardan biri olan akılcı-duygusal yaklaşımın temel amacı, mantıksız ve işlevsel olmayan inançların yerine mantıklı ve işlevsel inançları yerleştirmektir. Bu nedenle gençler ve aileleri öncelikle sınavın anlamını, amacını ve olası sonuçların gerçekçi olarak değerlendirmeye çalışmalıdır." Kaygı taşıyan düşüncelerin yerine, ’Bu sınavda başarılı olmak istiyorum, böylece geleceğime yönelik olarak planladığım hedefime yaklaşabilirim’ diye düşünmenin faydalı olabileceğini anlatan Yeşilyaprak, aileler ve gençlerin sınavlara yönelik olarak "-meli, -malı" ile biten cümleler yerine daha esnek cümleler kurmasını tavsiye etti.
      Prof. Dr. Yeşilyaprak, sınavın, gencin önündeki farklı tercihler içinden sadece bir seçim olduğuna dikkat çekerek, öğrencinin istediği için sınava girdiğini düşünmesi gerektiğini belirtti. "Zorunluluk değil bir seçimdir sınav. Bir fırsat olarak değerlendirilmelidir" diyen Yeşilyaprak, sınava gerçekçi ve hoşgörülü yaklaşıldığı takdirde kaygı düzeyinin düşeceğini ve bu fırsatın geliştirici bir yaşam deneyimi olarak yaşanacağını dile getirdi.

 

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 18:33

İLGİLİ HABERLER