Medya
  • 7.4.2024 23:18

SOHBET -36... SOHBETTEN AYRILANLARIN HALLERİ

SOHBET -36 
SOHBETTEN AYRILANLARIN HALLERİ
Bir sohbette bu 3 şey varsa, o sohbet lezzetinden doyumsuz olur. 
Dikkat edin, büyükler sohbet ederken adeta kendilerinden geçerler. Yüzlerinde gülücükler eksik olmaz. 
Allah’ı ve Habibi’ni anlatan bir kişinin keder ve gamı kalır mı? 
İşte bu hallerin nedeni sohbetin lezzetinden gelir. Sohbetten lezzet alan büyükler anlattıkça anlatırlar. Bir türlü sohbeti kesmek istemezler.
Mahşerde insanoğlu kelamından değil, niyetinden hesaba çekilir. Çünkü dil yalan söyler, kalp yalan söylemez. 
Kâfir bile olsa onun söylediği sözün arkasındaki niyet bağlayıcı olur. Kâfir niyetini diline getiremese de, niyet asla yalancı olamaz. 
Mübarek Peygamberimizin en büyük özelliği niyeti kelama dönüştürmesiydi. 
Peygamberimizin niyeti ne ise onu hiç bozmadan, hiç eğip bükmeden kelama çevirirdi. O yüzden o kelamlar çok kıymetli oldu. Bizlere Hadisi şerif olarak nakil oldu. 
Daha önce, “niyet eşittir Allah rızasıdır” demiştik. İşte sıradan birine bile bir kelam ederken veya bir söze başlarken, ettiğiniz her kelamda Allah’ın rızasını gütmeli
Söz söylerken Allah’ın rızasını ararsanız, niyetinizin düzgün olduğu anlaşılır. İşte o zaman sözleriniz etkili ve vurucu olur. Çünkü düzgün niyetli olarak söylediğiniz sözler karşınızdakinin kalbine gider. Niyetiniz düzgün değilse aklına gider ki, bu da kalıcı olmaz. 
Dini İslam’ı anlatanlar, Ehlisünneti anlatanlar ve büyükleri anlatanlar bu ölçüye uymak zorundadır. Uyulursa maksat hâsıl olur. Uyulmazsa söylenen hiçbir sözün, söylenen hiçbir kelamın karşınızdakine bir faydası olmaz. Aynı şey, bizim için de geçerlidir. 
Büyüklerin sohbetlerine dikkat edin. Sohbetlerde söylenen her kelam kalpten söylendiği için etkisi de çok fazla oluyor. 
Niyet hayır, akıbet hayır. Yani niyet doğruysa, söz de doğrudur. Niyet bozuksa, söz de bozuktur. 
Niyetiniz daima Allah rızası için olursa çok tesirli olur. Menfaat gözetmeden Allah rızası için söze başlamak lazımdır. Söze bu şekilde başlamak gereklidir. 
Muhabbet olsun” diye konuşursanız, hiçbir fayda elde edemezsiniz. Bu şekilde konuşmanın ne kendisine ne karşı tarafa faydası olmaz. 
Büyüklerin sohbetini dinleyen kimseler, o sırada adeta dünyadan kopar sadece Ahireti düşünürdü.
Sohbet sırasında dünyalık sıkıntılar, dertler ve hatta hastalıkları hiç aklına gelmez büyüğünün sözlerinin tesiri ile kendinden geçerdi.
Sohbetten çıktıktan bir zaman sonra tekrar eski haline döner, dünya işleri için çalışılır.
Dünya öne konunca da sohbet unutulur.
İnsanoğlunun fıtratı budur.
HANZALA MÜNAFIK OLMUŞTUR
Rasûlullah’ın  (Aleyhisselatü Vesselam) kâtiplerinden Ebû Ribi Hanzala (radıyallahü anh) başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:
“ Bir gün Ebû Bekir’le (Radıyallahü anh)karşılaştım. 
Bana, “Ey Hanzala nasılsın?” dedi.
Ben: Hanzala münafık oldu dedim
O: Suphanallah sen ne diyorsun? Dedi.
Ben: “Rasûlullah huzurunda bulunuyoruz. O bize cenneti ve cehennemi hatırlatıyor, sanki (cenneti ve cehennemi) gözlerimizle görüyoruz. Fakat Onun huzurundan çıkınca, hanımlarımızla, çocuklarımızla meşgul oluyoruz. Onların işleri ile meşgul oluyoruz. Çok (şeyi) unutuyoruz.” (Onun yanında ayrı onun yanından ayrılınca ayrı olduğuma göre münafık oldum)
(Bunun üzerine) Ebu Bekir (Radıyallahü anh) şöyle dedi:
“Vallahi mutlaka bizler de bunun (söylediklerinin) benzeri ile karşı karşıya kalıyoruz.”
“Ben ve Ebû Bekir (Rasûlullah) kopup gittik. Nihayet Rasûlullah’ın huzuruna vardık.
“Hemen ben, “Hanzala münafık oldu. Ey Allah’ın Resulü” dedim. 
Rasûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bunun üzerine:
- O nedir (o ne biçim söz) dedi. 
Ben de söyle dedim: “Ey Allah’ın Resulü! Senin huzurundayken bize cehennemi cenneti hatırlatıyorsun. Sanki gözlerimizle görüyoruz. Fakat huzurundan çıkınca, eşlerimizle çocuklarımızla meşgul oluyor, mesleğimizi icra ediyoruz. Çok (şeyi) unutuyoruz.”
Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Nefsim kudreti elinde olana yemin olsun ki: Huzurumda bulunduğunuz hal üzere ve (o sakilde) hatırlamağa (zikirde) devam etseydiniz. Melekler (evlerinizde) döşekleriniz üzerinde ve yollarda sizinle musafaha ederlerdi. 
Fakat ya Hanzala, bir saat ibadetle bir saat dünya işleriyle uğraşınız, yeter” diye üç defa tekrarladı
Fakat ey Hanzala! (İnsan bu) Bazen öyle, bazen böyle! 
Rahmet Elçisi’nin sözleri Ebu Hamzalı’yı (Radıyallahü anh) rahatlatmıştı.
Çünkü bu durum, münafıklık değil aksine her insanın gündelik hayatında yaşayabileceği bir durumdu.
İşte bizlerin de büyüklerin sohbetindeki hali tam olarak buydu.
Onları dinlerken ahiretten başka bir şey düşünmüyor, dünya aklımıza bile gelmiyordu.
Kapıdan çıktığımız anda, dünya ile yüz yüze kalıp, içeridekileri yavaş unutmaya başlıyorduk.
Ta ki yeni bir sohbete kadar.
Resûllullah efendimiz pek çoğumuzun korkup kendinden şüphelendiği bu halin normal olduğunu buyurdu.
Bu halle ilgili benzer bir suale de şu manada cevap buyurdu;
- Allah sizi günahlarınızla yarattı. Günahsız olsanız zaten melek olurdunuz. Sizin günahınız olacak ki benim şefaatimin Allah’ın rahmetinin kıymetini anlayasınız.
Yeter ki unutma temelli olmasın, yeter ki sevgi ve sadakat bitmesin.
İşin esası bol bol tövbe etmek, sık sık iman tazelemektir.

METİN ÖZER/HABERVUTRUNU

 

Güncellenme Tarihi : 7.4.2024 23:23

İLGİLİ HABERLER