AÇLIĞIN DA ALTINDA

Türkiye'nin yüzde 15'inin açlık sınırının altında olduğu belirtilen raporda, "Ailenin ekonomik alanının yanısıra sosyo-kültürel alanında da yaşanmaya başlayan bu yetersizlik, yoksunluk ve yoksullaşmanın vardığı boyut, bu tür aileler için asgari düzeyde dahi yaşamı sürdürülebilir olmaktan çıkarmaya başlamıştır" ifadesi kullanıldı. Gelir dağılımdaki adaletsizliğin de aile yapısına yaptığı olumsuz katkıya dikkat çekilen raporda, "Milli gelirde nüfusun (hane halkının) yüzde 20'lik dilimlerine göre dağılımına bakıldığında, en zengin yüzde 20'lik dilimde yeralan hanelerin milli gelirin yüzde 50'den fazlasını aldığı, en altta/yoksul yüzde 20'lik dilimdekilerin ise yaklaşık yüzde 5'ini alabildiği görülmektedir" denildi.

Kendine özgü bir yardım sistemi işliyor

Raporda devlet için önemli sosyal sorunlar çıkabileceği ifade edilerek, "Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, bir tarafta hiçbir sosyal güvencesi olmadan kendine özgü mekanizmalarla (aile/akraba yardımlaşma, vakıf, dernek yardımları vb) karşılaştıkları riskleri, tehlikeleri atlatmaya çalışanlar, diğer yanda da bu güvenceye kısmen/ tamamen/uzun/kısa süreli sahip olan bir kesimin varlığı, devlet için önemli sosyal sorunları ve çelişkileri üretmektedir. AB'ye katılmak için Avrupa uyum paketi içinde yer alan kriterlere uygun değişiklikleri gerçekleştirmeye çalışan ülkemiz, maalesef sosyal Avrupa standardından çok uzaktadır" görüşüne yer verildi.