KAYNAK : Haber Vitrini
Hükümetin İsrail'le yaptığı tank anlaşmasına tepkiler sürüyor... Bölgeyi kana boyayan İsrail'e tüm dünyadan tepkiler yağarken, dün Başbakan Bülent Ecevit'in, İsrail'le yapılan tank anlaşmasında geri adım atılmayacağını duyurması köşe yazarlarının da tepkisini neden oldu. Umur Talu, 'Filistin sımısıcak, kapkara, kıpkızıl olmuşken hangi vicdanla!' diye sorarken; M.Ali Birand Türkiye'yi riyakarlıkla suçladı. İsrail'le yapılan bu anlaşmayı haklı bulan tek köşe yazarı ise Ertuğrul Özkök oldu!
İşte yazarlar ve yorumları...
(UMUR TALU/ STAR)
Tankın ezemediği sorular
İki gündür devam eden 'think-tank'ta bugün üçüncü gündeyiz. Vicdanı ve cüzdanı sorgulamaya devam.Küçük bir değişiklikle: Başlığı değiştirdim.Çünkü şimdi daha iyi anladım ki, bu; kritik, perde arkası bulanık, birçok insanın içinde bulunmaktan, bulaşmaktan rahatsızlık duyduğu, öyle kolay kolay 'ucu nereye giderse gitsin' denemeyen bir mevzudur.
Ben yine de götürmeye çalışacağım. Herkesin didiklemesi dileğiyle.
Mesele sadece, şu sırada İsrail tanklarının Filistin'i ezmesinden dolayı 'duygusal' değil, galiba aynı zamanda 'tamamen duygusal'!
Ben özel bir cevap beklemiyorum ama, kamuoyunun beklediği ve hakkı olan cevap açısından, İsrail'e verilen tank modernizasyonu ihalesinin askeri kanadı sessiz.
Savunma Bakanı Çakmakoğlu bir şeyler mırıldanıyor. Bir de birazdan okuyacağınız Savunma Sanayii Müsteşarı Dursun Ali Ercan'ın bana verdiği ya da verebildiği cevaplar var.
Hükümet ise tam bir skandal.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz utanmadan 'Keşke askıya alsaydık' diyor şimdi; kamuoyunda kıpırdamaya başlayan tepkiyi görünce.
Hükümet Sözcüsü Karakoyunlu'nun yapabildiği açıklama da evlere şenlik:
'Bakanlar Kurulu'nda, ihalenin bürokratlar tarafından hazırlandığı ve imzalandığı ifade edilmiştir.'
Sanırsınız ki, postal ihalesidir!
Ortada Türkiye'nin güvenliğini, dış politikasını, hazinesini, geleceğini ilgilendiren yaklaşık 700 milyon dolarlık bir ihale var ve hükümet açıklaması bu.
Bugüne kadar birçok askeri ihaleyi 'politik araç' olarak kullanabilen, (ki İsrail lobisinin etkisi sanki politik değil!) Türkiye'de, hükümetin hali bu.
Zaten ortada ihale filan da yok.
Doğrudan, İsrail Maliyesi'nin dahi 'batak' olduğunu söylediği bir devlet firmasına verilmiş iş var.
Üstelik İsrail tankları azmışken, bir Türk subayın karışık bir suikastte şehit oluşunun ardından apar topar imzası atılan ve İsrail ordusunu finanse eden bir iş.
Neden acaba?
Neden böyle?
* * *
Nihai kararı veren, Başbakan Ecevit, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu ve Milli Savunma Bakanı Çakmakoğlu'ndan oluşan icra komitesi.
Ama ısrarın asıl kaynağı, işin sahibi olduğu için, Kara Kuvvetleri Komutanlığı.
Şimdi isterseniz Savunma Sanayii Müsteşarı Ercan'ı dinleyelim; uzaktan da olsa, burnuma kesif bir tedirginlik kokusunun geldiği müsteşarlıktan.
Ercan, teknik düzeydeki hazırlıkları kendilerinin yaptığını, bürokrat olarak imzayı da kendisinin attığını söylüyor. Ona göre, gerekçe 'aciliyet':
'İran, Irak, Suriye ve Yunanistan'da toplam 10 bin tank var. Yunanistan'ın 2 bin tankı bizim 3 bin tanktan ileri. Almanlar'la yeni tank anlaşması da yaptılar, ayrıca nehir geçen zırhlı da alıyorlar. Nehri tahmin edersiniz.
Günlük siyasi gelişmeler bu tür acil ve önemli projeleri etkilememeli.'
Daha önce ihalelerin politik biçimde kullanıldığını hatırlatınca, 'O yanlıştı' diyor ama eklemeden yapamıyor: 'Elbette keşke sıkıntı vermeyecek bir ülkeyle yapsaydık.'
Neden ihale açılmadığını soruyorum: 'Kara Kuvvetleri, 'İsrail'in çözümü benim için önemli' dedi. Çünkü teknoloji veriyorlar' diye cevaplıyor.
General Dynamics'in teklifini soruyorum: 'Aşağı yukarı aynı fiyat. Ama teknoloji transferi yoktu. Bir avantajı, hazır prototipleri vardı ama Genelkurmay beğenmedi' diyor.
İsrailli IMI'nın prototipi bile olmadığını hatırlatıyorum. 'Birlikte hazırlanacak' diyor.
Neden bazı sivil sorumluların bu işe itiraz edip projeden koptuklarını soruyorum. 'Müzakerelerde İsrailliler'le olaylar, münakaşalar olmuş. Arkadaşlar 'projenin yürümesi için engelsek çekilelim' dediler. Bunlar iç işlerimiz. Gerisi spekülasyon' diyor.
Ama bu cevap beni tatmin etmiyor!
'İsrail tanklarının başarılı geçmişi etkili oldu' dediğinde, teknik bir ifade olsa da, ben bunu 'vicdan sürçmesi' sayıyorum.
Bu şimdi hatta geçmişte de, İsrail tankları bir halkı ezerken övüneceğimiz bir 'başarı mıdır' diye!
* * *
Bu bölümü aynen vermek istiyorum:
- Ali Bey, bu proje için İsrailliler 688 milyon dolar diyor, burada ise 668 telaffuz ediliyor.
- Efendim, aslında Sayın Başbakan'ın dili sürçtü, 668 dedi. Doğrusu 658'dir.
- Ama İsrail tarafında hep 688 diye geçiyor.
- Haklısınız. Kara Kuvvetleri, yedek parça filan için de bir 30 milyon dolarlık kaynak istedi.
- Tamam da, İsrailliler o 30'u da ekleyerek veriyor rakamı galiba.
- Doğrudur, çünkü o parçalar da İsrail firmasından alınacak, onlar karşılayacak.
- İsrail gazetelerinin arşivlerinde geçmişte şöyle rakamlar dile gelmiş: Tank başına 1 milyon dolar, 170 tank için 300 milyon dolar ya da tank başına 2.5 milyon dolar gibi.
300 milyon, en sık rastlanan ama sonradan 1 milyar dolara çıkıvermiş. Şimdi de 688.
- Önce öyle olabilir ama sonra Kara Kuvvetleri'nin farklı talepleri oldu. Mesela Alman motoru istendi, fiyat da çıktı tabii. Pazarlıklarda ben mesela 595 dedimdi.
Ercan haklı olarak altına imza attığı işi ve gerekliliğini savunuyor. Teknik ve bürokratik açıdan. Kendisi tek 'bürokrat' olmasa da. Ama biz 'Filistin sımsıcak, kapkara, kıpkızıl olmuşken hangi vicdanla' diye sormaya yarın da devam edeceğiz.
'Cüzdan'ı da unutmadan.
Ve maille, telefonla, faksla ulaşan okurların desteğini, duyarlılığını hiç unutmadan!
(M.ALİ BİRAND/ POSTA)
TÜRKİYE SANKİ ÇOK MU DOST?
Doğrusunu söyleyelim. Türkiye’nin Araplardan kalır bir yanı yok. Aynı riyakarlığı Ankara’da da bulabiliyorsunuz.
Tek farkı var…
Türkiye hiç değilse, Filistin adına çığlıklar atmıyor.
Fazla iddialı konuşmuyor. Türk kamuoyu da, bilirli bir düzeyin ötesinde konuya ilgi göstermiyor. Hele savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından yüzmilyonlarca dolarlık tank modernizasyonu anlaşmasının mal kaçırılır gibi imzalanması bu tutumun en tipik örneğiydi.
İsrail’le tank anlaşması neden imzalanmış biliyor musunuz?
Gazetelere göre, Başbakan “Yahudi lobisi lehimize çalışıyor” demiş!
Askerler de “olur mu kardeşim, Yunanlılar yeni tank alıyor, biz geri kalıyoruz. Şimdi imzalamazsak daha da geç kalırız” diye müthiş (!) bir gerekçeyle ortaya çıkıyorlar.
Tek kelimeyle dökülüyoruz.
İşte bütün bunları gördükçe çıldırıyorum.
Bedava kahramanlık edenleri duydukça kızıyorum.
En çokta hayatını kaybedenlere üzülüyorum. Zavallılar üstelik unutulup gidecekler. Onları sadece anaları anacak. Geriye kalanlar ise kahramanlık taslamayı sürdürecekler.
(ERTUĞRUL ÖZKÖK/ HÜRRİYET)
O soruyu 8 Mart'ta asker cevapladı
BAŞBAKAN Yardımcısı Mesut Yılmaz önceki gün Bakanlar Kurulu'nda, ‘‘İsrail'e verdiğimiz tank ihalesini ertelesek daha mı iyi olur’’ sorusunu soruyor.
Bu soru dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de gündeme geliyor.
Özellikle Saadet Partisi kanadı, bu ihalenin iptalini istiyor.
Ancak bu soru bundan üç hafta önce soruldu ve cevabı da orada verildi.
Tarih, 8 Mart 2002.
Yer, Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı.
ECEVİT SORDU
İcra komitesinde Başbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu bulunuyor.
Kurulun sekreterlik görevini de Savunma Sanayii Müsteşarı Ali Ercan yapıyor.
O günkü toplantıda bu soruyu Başbakan Bülent Ecevit soruyor.
Aynen şu cümlelerle soruyor:
‘‘Filistin'de durum giderek gerginleşiyor. Orada ciddi olaylar patlayabilir. Acaba böyle bir ortamda bu ihaleyi İsrailli şirkete vermemiz doğru olur mu?’’
Sorunun cevabı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu'ndan geliyor:
‘‘Silahlı kuvvetlerimizin acilen bu tanklara ihtiyacı var.’’
Yani soruyu bizzat asker cevaplıyor.
Peki bunun acelesi var mı?
Var, çünkü aynı günlerde Yunanistan 170 tanklık bir paket için Almanlarla imza atıyor.
İlginçtir, Türkiye'nin modernleştirmek istediği tank sayısı da 170.
Yunanistan yeni tank alıyor, Türkiye ise 33 yaşına gelmiş 170 tankını modernize etmeye çalışıyor.
Bu tanklar hareket halinde atış gücüne sahip değil.
Dolayısıyla bu kabiliyeti kazanması gerekiyor.
PROTOTİP İSRAİL'DE
Ayrıca toplarının çapı 105 milimetre, bunlar da 120 milimetreye çıkarılacak.
Bu tanklar yeni hale getirilecek.
İlk tank, yani prototip İsrail'de hazırlanacak. Testleri orada gerçekleştirilecek.
Öteki 169 tankın yenileştirilmesi işlemi Türkiye'de Kayseri tesislerinde yapılacak.
Bu projenin imzasının böyle bir döneme rastlaması elbette şanssızlık.
Ama çok uzun süre önce başlayan görüşmeler sonunda bu noktaya gelindi.
Ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin buna acilen ihtiyacı var.
Türkiye'nin elinde 3300 tankı bulunuyor.
Çevresindeki ülkelerin toplam tank sayısı ise 10 binin üzerinde.
Üstelik tanklarımızın önemli bir bölümü 33 yaşında.
Bir tankın normal ömrü 30 yıl. Anlayacağınız, teknik ve ekonomik ömrünü tamamlamış tanklar bunlar.
Askerler işte o nedenle acele ediyorlar.
Çünkü bugün işleme başlansa, 170 tankın yenilenmesi 2007 yılında tamamlanacak.
Dün TBMM'de Filistin konusu tartışılırken, Savunma Sanayii Müsteşarı Ali Ercan'ı aradım.
HANGİ NOKTADA
İhale bugün hangi noktadadır diye sordum.
İmzalar atılmış.
Şimdi İsrailli firma, teminat mektubunu getirecekmiş. O mektup gelince Türkiye de bir ön ödeme yapacak ve proje fiilen başlayacak.
Yani yapılacak tek şey var.
Bu konjonktürü atlatmak için teminat mektubunu geciktirmek ve ön ödemeleri ağırdan almak.
Ama bu kime yarayacak?
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin acilen bu yenileme projesine ihtiyacı var.
Eğer ihale iptal edilmeyecekse, ağırdan almanın hiç manası yok.
Çünkü Yunanistan'ın 170 tanklık paketi yürümeye başladı.
KAYGILAR GERÇEKÇİ
Ayrıca, Türkiye'nin İsrail konusunda bu kadar ısrarlı olmasının çok gerçekçi bir nedeni var.
Bu tür silah projelerini Amerika, Almanya veya başka bir ülkeye verdiğiniz zaman bir sürü politik engel ortaya çıkıyor.
Bu silahı Güneydoğu'da, Kıbrıs'ta kullanamazsınız gibi şartlar öne sürülüyor.
Bazen kongreler engel çıkarıyor.
Açıkçası, Türkiye bu tür şartlardan bıkmış durumda.
Bu durumda da en uygun muhatap İsrail oluyor.
Dediğim gibi, bu soru 8 Mart'ta soruldu ve askerler cevabını verdi.
İhalenin ekonomik koşulları iyi midir, kötü müdür bilmem. Benim uzmanlık alanım da değil.
Ama askerlerin öne sürdüğü kaygıların gerçekçi olduğunu biliyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:11