Eğitim
  • 15.10.2005 00:04

TEZİÇ BAŞBAKAN GİBİ KONUŞTU : TÜBİTAK DÜZELTİLMEZSE AB MÜZAKERELERİNDEN ÇEKİLİRİZ

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, ÖSYM'nin Maliye Bakanlığı'na bağlanmasının sınavları aksatacağını belirterek, "Korkumuz, bir süre sonra bu idari yapının üniversitelerden alınarak, sınavların politik karar merkezleri tarafından düzenlenmesine kadar gidecek bir kapıyı açma tehlikesidir" dedi.


Teziç, Üniversitelerarası Kurul toplantısından sonra yaptığı açıklamada, ÖSYM'nin, "2003 yılında çıkarılan 5018 sayılı kanunun 2 sayılı T cetveli uyarınca genel bütçe kapsamında YÖK'ten ayrı bir kamu idaresi olmasının öngörüldüğünü" kaydetti.
Teziç, şunları söyledi: "Yani, ÖSYM, Türkiye'de son 35 yıldır sınavları aksatmadan, dürüstlükle yapan kurum Maliye Bakanlığı'na bağlanıyor. İlk bakışta idari ve mali açıdan özerk bir kurum olarak düzenleneceği söyleniyor ama ÖSYM'nin bugüne kadar YÖK'e bağlı olarak çalışan bir kurum olma özelliği var. Siyasi etkilemelerden arınmış, tarafsız bir kurumdur. Yeni bir mali yapılanmaya gidilmesi halinde endişemiz, bu kurumun çalışmasının zaafa uğrayacağı. Mali sistemimiz içinde sınavların yapılmasında yapılan harcamalar her zaman denetleniyor. Şeffaf bir mekanizmamız var. Ama sistemi devlet genel bütçesi içine kattığınız zaman, ödemelerin sınav günü aksamadan yapılabilmesi, seri birtakım önlemlerin alınması gerekiyor, bunlar hep parasal harcamaları gerektiriyor. Bunlarda bekleme süreleri devreye girdiği sınavlar aksar, denetimler aksar. Korkumuz, bir süre sonra bu idari yapının üniversitelerden alınarak sınavların politik karar merkezleri tarafından düzenlenmesine kadar gidecek bir kapıyı açma tehlikesidir.


Bu endişeler tüm arkadaşlarım tarafından dile getirildi. Bizim temennimiz ÖSYM'nin bugün sahip olduğu statünün değiştirilmemesi.


Bunun çok vahim sonuçları olabilir. Türkiye'de en dürüst yapılan sınav sistemi büyük yara alabilir. Bir daha bunu telafi etmek de çok zor olur."

"DÜKKANI KAPATIR GİDERİZ"
ÖSYM Başkanı'nın bu konuda sıkıntısını dile getiren ifadeleri bulunduğunu kaydeden Teziç, şöyle konuştu: "Arkadaşımız çok veciz ama düşündürücü bir ifadeyle sıkıntısını dile getirdi. 'Dükkanı kapatır gideriz' dedi. Bu hakikaten çok vahim bir tablonun ifadesidir. Onun için siyasi iktidardaki sorumlulara da buradan seslenmek istiyorum: Bu sisteme dokunmayın. Türkiye'nin geleceğidir bu. Bunlar, bir devlet kurumu olarak düzenleniyor.
ÖSYM'nin, siyasi iktidarların etki yapacağı bir alana çekilmesi, ileride hiçbir şekilde giderilmesi olanaksız, büyük tahribatlara yol açacaktır. Bunu özellikle belirtmek istiyorum."

DİL SINAVI İLE İLGİLİ YENİ DÜZENLEME
Teziç, Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı ile ilgili yeni düzenleme yapıldığını bildirdi. Sınavın 2000 yılından bu yana sadece Aralık ve Mart aylarında Ankara'da gerçekleştirildiğini kaydeden Teziç, "ÖSYM Başkanımızın önerisiyle bu sınavlar mart ve ekim aylarına çekiliyor. Sadece Ankara'da değil, 15 ilde yapılması düşünülüyor. Çünkü sınava girecek adayların ulaşım açısından sıkıntıları vardı. Bunları değerlendirildi ve öneriler Üniversitelerarası Kurul tarafından da benimsendi. Bu öneriler YÖK Genel Kurulu'nda karara bağlanacak" dedi.

"KATSAYILARI AŞMANIN ÜSTÜ ÖRTÜLÜ YOLU"
Teziç, "Milli Eğitim Bakanlığı'nca meslek liselerinden genel liselere geçiş yapılabileceği" konusunda yaptığı düzenlemenin "çok büyük sıkıntılar yaratacağını" söyledi. Teziç, şöyle konuştu: "Katsayıları aşmanın üstü örtülü bir yolu olarak bunun denenmek istendiği konusunda yine hiçbirimizin benimsemeyeceği bir yeni sorun paketiyle karşı karşıya kalmış olacağız. Bu konu Milli Eğitim Bakanlığı'nın konusu değil. Üniversitelere nasıl öğrenci alınacağı konusu Yükseköğretim Kurulu'nun görevleri arasındadır. Bunun altyapısını, lise öğrencilerinin hangi kanallarla kendine uygun biçimde gelmesini istiyorsa o yönde bir düzenleme yapma serbestisi de vermez Milli Eğitim Bakanlığı'na. Çünkü öğrencilerin kendi tercihlerine göre baştan bir seçimleri vardır. Bu seçimler üzerinde oynama yapılması istenmiyor ki başarı konusunda öğrenciler bir tereddüde düşmesinler. Yeni bir keşmekeş içinde, neyi tercih edeceğini, nasıl yapacağını bilemeyecekleri bir yeni sürece öğrencileri sokmak onlara tedirginlik yaratmaktan başka bir sonuç doğurmaz.


Bakın, geçen seneden beri Milli Eğitim Bakanlığı'nın yedinci, sekizinci önerisi. Demek ki önceden düşünülmüş, tasarlanmış tartışılmış yapılmış bir değerlendirme değil, günübirlik, kamuoyuna mesaj verme özelliğini taşıyor. Eğitim konusunda araştırmalar ciddi yapılır, ondan sonra bunun sonuçları bizce de görüşülerek bir karara bağlanır. Ama böyle bir çalışma yok. Bu çalışmayı biz kendi bünyemizde yaptık, değerlendirdik, Bakan'ı da bir toplantıya çağırdık. Gayri resmi bir toplantıydı, 8 kişiyle toplandık. Kendisine de orada görüşlerimizi açıkladık, katsayıların değişmeyeceği ama küçük ayarlamaların, her sene yapıldığı gibi devamlı yapılabileceğini kendisine belirttik."

TÜBİTAK İLE İLGİLİ DURUM
"Tarama sürecinde TÜBİTAK temsilcileriyle nasıl çalışacakları" yönündeki soru üzerine Teziç, "TÜBİTAK ile ilgili tablonun düzeltilmesinin Türkiye için çok önemli olduğunu" söyledi. Teziç, "Biz bir sürece giriyorsak, hukuki eksiklikle girmemeliyiz. Ortak çalışma gibi bir konuma gelecek olursak, bizim bu çerçeve içinde bulunmamızın yaratacağı rahatsızlığı söylüyorum ben. Bunun hükümet tarafından bir an önce giderilmesi lazım. Bunun giderilmesi konusunda orada görev yapan arkadaşlarımın da kendi sorumluluklarını değerlendirmeleri gerekir" dedi.
"Böyle bir durumda ortak çalışma gündeme gelirse çekilecek misiniz?" sorusuna Teziç, "Gelişmeler ne gösterecek görürüz" dedi.


Brüksel'deki 20 Ekim'deki ilk toplantının tanıtım ile ilgili olduğunu, 26 Ekim'de de ayrıntılı tarama konusunun görüşüleceğini anlatan Teziç, "19 Aralık'ta da bu görüşmeler sonucunda da bir rapor hazırlanıp sunulacak. Bu rapor aşamasına gidilirken biz eğer bir işbirliği, beraber çalışma ortamına gireceksek sıkıntılı girmeyelim. Ben bir hukuki yanlışlığı temenniyle dile getirmek istedim" dedi.
Teziç, tarama ekibinde yer alan isimleri konuyla ilgili birikimi bulunanlar arasından görevlendirdiklerini kaydetti.


"Meslek liselerinden genel liselere geçişlerin açılmasından sonra meslek liselerinin mezun vermesinde sıkıntı olmayacak mı?" sorusuna, Teziç, şu yanıtı verdi: "İster istemez kaçışlar başlayacaktır ve meslek liselerine bugüne yapılan yatırımlar da heba olup gidecektir. Meslek liseleri Türkiye'deki eleman yetiştirme açısından önemli bir yapılanma içine girdiler, uzun yıllardır. Onlara bu tür yatay geçiş imkanı tanıyarak kaçışlarını sağlamak, meslek liselerinin çöküşüne yol açmaktan başka sonuç doğurmaz. Bakanlığın meslek liselerinden şikayeti varsa kendi alanı içinde onların düzelmesi için, bizimle de temas ederlerse ortak çözümler bulabiliriz."


Öte yandan alınan bilgiye göre, tarama ekibinde İTÜ Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoğan, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şener Oktik, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Duman, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Baykal ve YÖK üyeleri Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen ile Prof Dr. Fikret Şenses yer alıyor.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:54

İLGİLİ HABERLER