Gündem
  • 8.4.2005 10:41

TRABZON''DAKİ LİNÇ GİRİŞİMİNİN ALTINDA YATAN NE?...

MUSTAFA KARAALİOĞLU-YENİ ŞAFAK LİNÇ Mersin''deki bayrak olayından sonra, ''''milli hassasiyet''''ler üzerinden tepkilerini savaş ilanına kadar vardıranların Trabzon gazası mübarek olsun… Türkiye''de bayrak için her şeyden; gerekirse insan haklarından, demokrasiden, temel hak ve özgürlüklerden bir çırpıda vazgeçilebileceğini bütün dünyaya gösterdiler. Avrupa da gözünü dört açsın da olup-bitenlerden gereken dersi alsın!.. Neredeyse 10 yıldan beri aralıksız olarak sürdürülen bir eylemin sıradan ve basit bir tekrarını yapmaya kalkanların linç edilmek istendiği bir Türkiye düşünün. İşte bugün o Türkiye''de yaşıyoruz. Cezaevlerinde tecride karşı bildiri dağıtan 5 genç dizginlenemeyen bir öfke seline maruz kaldılar. Polis olmasa, o kalabalığın elinden kurtulamayacak ve sadece bildiri dağıttıkları için çok büyük ihtimalle feci bir ölümle tanışacaklar. 2 bin öfkeli insan polisin elindeki gençleri istiyor, ''''onları bize verin'''' diye sloganlar atıyor. Trabzon''da benzeri ancak yeniçeri isyanlarında görülebilecek bir sahne yaşandığı gerçeğini gözardı edilemez. Bu çılgın linç güruhu kimlerdir, onları birkaç dakika içinde meydanda buluşturan gücün adresi neresidir? Dahası… Bir hukuk devletinde doğal bir şekilde olması gereken, linç girişiminde bulunanları tutuklamak ve mahkemeye göndermekken, tam tersine bu işlem bildiri dağıtanlara yapılıyor. Sebep, ''''toplumda infial uyandırmak!'''' Doğru, ortada bir infial, daha ötesi de var. Var ama infial, linç girişiminin yanında devede kulak kalıyor. Ne var ki, alenen öldürmeye yeltenmek, saldırmak, zarar vermek, infialin bizatihi kendisini sergilemek suç olarak görülmüyor. Yeni veya eski Türk Ceza Kanunu''nda böyle bir hüküm mü var acaba? İnsanların öfkeyle kendi hukuklarını kendilerinin uygulamaya kalktığı bir ülke hukuk devleti olabilir mi? Linçten hesap sormayan devletin hukukuna güven duyulabilir mi? Trabzon''da milli hassasiyetler korunmadı, tam tersine o hassasiyetler ağır bir darbe aldı. Çünkü, demokrasi temel ve vazgeçilmez hassasiyetlerden birisidir. Bugün TAYAD''lı solcular, yarın bir başka grup hiç fark etmez… Ülkede güven içinde yaşama, demokratik hakları dile getirme özgürlüğü yaralandı. Temel hak ve özgürlüklerin korunması en az bayrağı korumak kadar önemlidir. Meclis Başkanı Bülent Arınç, her şeyin göründüğü gibi olduğuna inanmıyor, ''''bu olayların arkası gelebilir'''' uyarısını yapıyor. Bu söz geçen hafta söylenseydi, Trabzon''daki olaylar arkadan gelenlere örnek olacaktı. Arınç o sözleri dile getirirken ayrı saatlerde bu kez Samsun''da bir başka olay yaşandı. Yine, ölçüsü kaçırılmış bir milliyetçilik öfkesi, yine şiddet , yine aba altından sopayla vatanseverlik gösterisi… Ortada bir provokasyon resmi var bu çok açık. Zaten provoke olmaya hazır kesimlerin varlığı de bir gerçek. Ülkenin çıkarını ve vatanı sevmeyi kendilerinden olmayanın hayat hakkını gasp olarak gören ve farklı ideolojilerden yola çıkıp aynı tepkide buluşan insanlar artık demokrasiyi tehdit eder hale gelmiştir. Ellerinde, bayrak ve vatan gibi temel değerler üzerinden harekete geçirilebilir bir kitle bulunan mahfiller, uzun süren demokratikleşme rüzgarının etkisinden kurtulmayı başarmış ve şimdilerde kuralsız rövanşa girişmişlerdir. Doğru…Öyle sert bir rüzgar esiyor ki bunların arkasından her şey gelebilir. Bugün yaşananlar birkaç hafta öncesine kadar nasıl hayal bile edilemiyorsa, bundan sonra da bugüne aratan şaşırtıcı sahneler ortaya çıkabilir. Olabileceklerin en kötüsü ise, Türkiye''de insanların hakları ve hukuklarının linç gerekçesi olmasıdır. Demokratik tepkilerin linçlerle bastırılabildiği, farklılıklardan birinin bir diğerinden üstün tutulduğu bir pratiğe doğru gidiş vardır. Anlaşılan o ki, bu hukuk uygulayıcılarını bile ürkütüp duruma seyirci kalmaya zorlayan bir gidiştir. Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:26

İLGİLİ HABERLER