TRT GENEL MÜDÜR ADAYI ŞENOL DEMİRÖZ : AK PARTİ İÇERİSİNDE BANA KAFİR DİYENLER VAR
''TRT Genel Müdürü olmak bana çok fazla bir şey katmaz. Ancak bir iddia ispat edilmiş olur.'' diyen Şenol Demiröz,''Aşırı derecede bürokratik tabakalaşma var. Bir programın oluşabilmesi için 200 kişinin imzası gerekiyor. Bu hantal bürokratik yapı değişecek. 10 bin 200 personel var deniyor, astronomik bir rakam. Kurumun prodüktör esasına göre şekillenmesi lazım. Bunun için prodüktörlerin yetkin kişiler olması lazım tabii. Benim gördüğüm TRT'nin yayıncı kadroları, prodüktör kadroları yayıncılık aşkını kaybetmiş. Rekabetçi ortam tekrar oluşturulmalı''dedi. Demiröz, Vatan gazetesinden Sanem Altan'a röportaj verdi. Röportaj şöyle:
* TRT Genel Müdürlüğü'ne aday gösterildiğinizden beri hakkınızda ciddi tartışmalar sürüyor. Çeşitli nedenlerle suçlanıyorsunuz. Genel müdür olmayı bütün bunları göze alacak kadar çok mu istiyorsunuz?
TRT Genel Müdürlüğü'nü büyük bir arzuyla isteyen bir insan değilim. Teklif edildiği için kabul ettim.
* Kim teklif etti? Tayyip Erdoğan'dan bir teklif aldınız mı?
Erdoğan'dan bir teklif almadım, onunla birlikte çalışan arkadaşlar bana "Abi sen aday ol, çünkü TRT son derece kritik bir nokta, senin aday olman bizim için de çok önemli, altından kalkabileceğine inanıyoruz" dediler. Ben de aday oldum.
* Tayyip Erdoğan'la özel bir dostluğunuz var mı?
Yaklaşık 5 yıl Tayyip Bey'le birlikte çalıştık. O Belediye Başkanı'yken ben Kültür Dairesi Başkanı'ydım. Hitabımda bu resmiyet çizgisi hep vardır. Birlikte çalışmanın sonucunda çağdaş bir vizyonu İstanbul halkına taşıdık. İlk defa onun zamanında bir büyükşehir belediyesinde senfonik orkestra kuruldu, opera sahnesi kuruldu Cemal Reşit Rey'in içinde, farklı kültürler İstanbul'da sergilenmeye başlandı. Benim çizgim belli, hiçbir siyasal bir çizginin mensubu değilim. Bu yüzden başardı olacağıma inanıyorlar.
* Yani AKP ile aranızda hiçbir duygu ve düşünce bağı olmadığını mı söylemek istiyorsunuz?
10 yıldır direkt bir siyasi patronaj altında çalıştım ama yeri gelmiştir ilgili belediye başkanıyla tartışmışımdır, hiçbir bürokratın yapamadığını yapmışımdır. Ben her zaman doğru olanı söylemeye gayret eden, gerektiğinde çok sert gelen şeyleri Tayyip Bey'e söylemiş biriyim. Onun düşünce yapısına hatta inanç dünyasına çok sert gelen şeyleri gerektiğinde söyleyebilme cesaretine sahibim. Tartıştığım konulardaki haklılığım zaman içinde ortaya çıkmıştır, hükümetin destek tavrının nedeni de budur. Başarı elde edilmesi konusunda bana güvenleri var sanırım. Beni burada test etmiş olan insan şu an başbakan. Ama açıkça söyleyeyim, benim aleyhimde bu siyasi eğilime mensup birçok grup da broşür bastırmıştır ve bu adam 'dinsiz, imansız', hatta 'kafir' demiştir.
* Bir başkasının yapamayacağı neleri yapacağınızı düşünüyorsunuz da o koltuğa talipsiniz?
Ben TRT'nin dünyanın en önemli 5 yayın kuruluşundan biri olduğunu biliyorum. Sahip olduğu teknik imkanlar ve personeli açısından böyle olması gerekiyor. Dünyanın her yerine yayın yapabilmeli. Fakat şu an Türkiye'de yayın kuruluşları sıralamasına bakarsak TRT çok altlarda. Aşırı derecede bürokratik tabakalaşma var. Bir programın oluşabilmesi için 200 kişinin imzası gerekiyor. Bu hantal bürokratik yapı değişecek. 10 bin 200 personel var deniyor, astronomik bir rakam. Kurumun prodüktör esasına göre şekillenmesi lazım. Bunun için prodüktörlerin yetkin kişiler olması lazım tabii. Benim gördüğüm TRT'nin yayıncı kadroları, prodüktör kadroları yayıncılık aşkını kaybetmiş. Rekabetçi ortam tekrar oluşturulmalı. O yüzden kurum içi kadroların çok ciddi hizmet içi eğitimden geçmesi ve bu eğitimin mutlaka BBC'den alınması gerekiyor.
* Böyle bir makamı gerçekten sadece hizmet etmek için mi istiyorsunuz? Hiç mi egonuzun rolü yok burada? Yükselmek, yönetmek, saygı görmek, bir iktidar ele geçirmek hiçbir anlam taşımıyor mu sizin için?
TRT Genel Müdürü olmak bana çok fazla bir şey katmaz. Ancak bir iddia ispat edilmiş olur. TRT'yi Türkiye'nin en üst noktasına taşıyacak hatta dünya arenasına taşıyabilecek bir kadro oluşturmak ve bunu yapabilmek. TRT'de eğitimli, donanımlı, tecrübeli kuşağın tekrar toplanması ve yeni nitelikli bir kuşağın yetişmesi gerekiyor. Adam hırsız değilse adam vatan haini değilse ne olduğuna aldırmadan alıp istihdam edeceksin. Başka şeylere aldırmayacaksın. TRT özel kanalları taklit edemez, kendine has olursa, bütün özel kanalların önüne geçer, Türkiye'de yayıncılığı biçimlendirir, yönlendirir. Bunu kanıtlamak benim için hoş olur.
Takke takmam, sakal bırakmam, liberalim
* Ben herkesin istediği gibi giyinmesinden yanayım. Kimseye 'Niye böyle giyiniyorsun?' diye sorma hakkımız olmadığını düşünüyorum. Ama sizin takkeli resimleriniz ortaya çıktı. Eğer siz "Evet ben eskiden takke giyerdim" deseydiniz benim size böyle bir soru sorma hakkım olmayacaktı. Ama siz takke giymediğinizi ve o resimlerin yaptığınız bir röportaj sırasında giydiğiniz yerel giysiler olduğunu söylediniz. Siz niye giydiniz o yerel elbiseyi?
1981 yılında Sovyetler Afganistan'ı işgal etmiş. Ve Sovyetler'e karşı savaşan birkaç lider var Afganistan'da. Hikmetyar da mücadeleden sonra başbakan olmuş biri. Burhanettin Rahmani de Cumhurbaşkanı oldu. Biz film çektik o dönemde orada, 1 ay kaldık. Dağlarda toprağın üzerinde yatıyorduk, yiyecek olarak zerdali çekirdeğinin içini yiyiyorduk. Pakistani denilen Peşaver bölgesinde giyilen bir kıyafet o üstümdeki. Erkek de olsan baş açık olmasından hoşnut olmuyorlar ve peşnum başlığı ya da o takkeyi takıyorsun. Buna mecbursun zaten. Hikmetyar'la röportaj yaptıktan sonra çekilen bir anı resmidir o. O tarihlerde bir Afganistan özel sayısı yapılmıştı bir dergi tarafından bu resim zaten orada yayınlandı makalemle birlikte.
* Peki, eskiden takke giyseydiniz bunu açık yüreklilikle söyler miydiniz şimdi?
Beni tanıyan bilir. Hiç böyle biri değilim. Sakal bırakmam, takke takmam. Benim yaşam stilim şu; standart bir TC vatandaşıyım. Laikliğe gerçekten inanan, liberal demokrat olan bir insanım. Böyle birine ne karar ısrar etseniz de o resmi giydiremezsiniz.
* Peki Hikmetyar'ın düşüncelerine katılıyor musunuz?
Ben gazeteci olarak orada bulundum. Ama Sovyetler'in Afganistanı işgal etmesine karşıydık ve nefretle bakıyorduk hepimiz. Afganlar'ın bu savaşı kazanmasını istiyorduk. Hikmetyar Peştumlar'ın lideriydi. Fars asıllıların lideri de Burhanettin Rahmani'ydi. Yüzde 20 Türk'tür o toplumun. Ezilen bir nüfustur. Özellikle Peştumlar memuriyeti askerliği Türklere yasak etmişlerdir. Afganistan'da orduyu kuran, yüksek okulları kuran Türkiye'dir. Türk subaylarıdır. Türklerin bu büyük desteğine rağmen içeride Türklere çok despot davranılmıştır.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:12