KAYNAK : Haber Vitrini
Türkİye'nİn uzun yıllardan bu yana yaşadığı başörtüsü açmazı, aslında sadece Türkiye'nin değil batı demokrasilerinin de ortak sorunu. Özellikle siyasal İslam'cılığın yükselişe geçtiği 80'li yılların sonlarından itibaren dünyanın pek çok yerinde islami ritüellerle günlük yaşam arasında ortaya çıkan "çatışma"lar kamu yönetimlerini ve mahkemeleri meşgul ediyor.
Ordudan eğitime, iş yerlerinden sosyal yaşama kadar bir dizi alanda ortaya çıkan bu sorunların içinde başörtüsü önemli bir yere sahip. Bu çerçevede inanç ve kamu düzeni arasında yaşanan gerilim, ülkelerin hukuk sistemlerine göre farklı biçimlerde çözümlenmeye çalışılıyor. Türkiye'de ise gözler Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu öğrencisi Zeynep Tekin'in şikayetini kabul edilebilir bulan AİHM'in bir kaç ay sonra alacağı kararda. Çünkü AİHM alacağı bu kararla Türkiye'deki davaları da önemli ölçüde etkileyecek.
AMERİKA'DA BAŞÖRTÜSÜ
Bir "özgürlükler rejimi" sayılan ABD'nin çözüm formülleri ise kamusal alandaki dengeye dayanıyor. İnanç özgürlüğünün, başka bireylerin özgürlüğünü kısıtlamaması esasına dayanan bu çözüm biçimi, eyaletten eyalete farklı biçimlerde ifade edilse de "ölçü" değişmiyor.
Ama aynı ABD'de, 1997 yılında yayınlanan ve çalışanları kapsayan bir düzenleme, en geniş dini ifadeye izin verilmesini ön görüyor. Bu düzenlemeyle eğer başörtüsü, çalışanın işgününde de "dini ifade veya pratiği"nin bir gereği ise iş yerinin fonksiyonunu olumsuz etkilemediği sürece takmasına izin veriliyor.
Bu uygulamanın en çarpıcı biçimi ABD ordusunda yaşandı. Amerikan ordusunda kadın asker olan Darlene Summers'ın cuma günleri ve ramazan ayına ilişkin istekleri ordu tarafından uygun karşılandı ancak türban ve uzun kollu gömlek giymesi eğitim yapan askerlerin yaşamını riske atacağı için kabul edilmedi.
FRANSA'DA GERİLİM
Avrupa'da ise durum biraz daha farklı. Özellikle Fransa'nın, başörtüsü ile ilgili olaylarda sık sık adı geçiyor. Demokrasi ve laiklik ilişkisinde en katı uygulamaların yaşandığı Fransa'da kamusal görev sırasında başörtüsü takmak yasak. Bu anlamda Fransa ile AİHM'in kararları örtüşüyor. Buna göre çocukların ya da gençlerin eğitiminden sorumlu kişilerin başörtüsü takmalarının, öğrenciler üzerinde dolaylı baskı oluşturacağı ön görülüyor. Fransa'da yürürlükte olan Danıştay kararı başörtüsüne ancak "istisnai durumlar hariç" şerhi ile izin veriyor.
AİHM HUKUKU
Almanya, Hollanda, Danimarka gibi ülkelerde de benzer örnekler yaşanıyor. Öğrencilerin başörtüsüyle derslere katılması sorun olarak görülmüyor. Ancak bu öğrencilerin zorunlu olan yüzme, beden eğitimi gibi derslerde başörtülerini çıkartmakta çekingen davranmaları ve erkeklerle birlikte bu derslere katılmak istememeleri mahkemelere kadar uzanan anlaşmazlıklara neden oluyor.
Başörtüsü konusunda AİHM Hukuku da Avrupa'daki uygulamalarla benzer prensipler üzerine kurulu. Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nun 1991 yılında Türkiye'den iki öğrencinin başvurusu üzerine aldığı karar, başörtüsü yasağını din ve vicdan özgürlüğüne müdahale olarak görmedi. Komisyon bu kararında laik bir üniversitede öğrenim yapmayı seçen bir öğrencinin bu üniversitenin düzenlemelerini kabul etmiş sayılacağına dikkat çekti. Kararda üniversitelerdeki düzenlemelerin farklı inanışlardaki öğrencilerin birlikteliğini sağlama amacına yönelik olarak, dinsel inançları açığa vurma özgürlüğünü yer ve biçim bakımından sınırlayabileceğine yer verildi.
Türkiye'deki başörtüsü sorunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin gündemine ise Refah Partisi'nin kapatılmasına ilişkin itiraz üzerine girdi. Kapatılma kararını onaylayan AİHM yargıçları, RP'nin kapatılması gerekçeleri arasında yer alan "başörtüsü yasağına karşı çıkılması" maddesinin rejim için bir tehlike doğurmadığı kanaatine vardı.
SON DURUM
AİHM'nin başörtüsüyle eğitim konusundaki görüşünü netleştirecek karar ise birkaç ay içinde verilecek. Türkiye'de iç hukuk yollarını tüketen Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu öğrencisi Zeynep Tekin'in şikayetini gündemine alan AİHM bu dava çerçevesinde alacağı kararla Türkiye'deki davaların gidişatını da etkileyecek. Oysa şimdiye kadar Anayasa Mahkemesi'nin 1989 ve 1991 yılındaki kararları başörtüsü çevresindeki hukuk tartışmasının yönünü önemli ölçüde belirlemişti. Mahkeme Refah Partisi ve Fazilet Partisi'ni kapatırken verdiği kararların gerekçelerinde de başörtüsüyle ilgili önemli belirlemelerde bulunmuştu. Fazilet Partisi'ne ilişkin kararın gerekçesinde başörtüsüne verilen desteğe ve özellikle de Merve Kavakçı'nın TBMM'deki yemini sırasında meydana gelen olaylara dikkat çekilmişti.
ÇÖZÜM YOLU KALMADI
Bu arada Anayasa Mahkemesi'nin gerekçelerinde vurgulanan ve başörtüsünü rejime yönelik tehditlerin sembolü olarak gören eğilim hukuk sistemindeki ağırlığını halen koruyor. Son olarak Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin 29 Kasım 2002 tarihli kararında türban,"laikliğe başkaldırı ve bir siyasal simge" olarak nitelendirildi.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin kararları ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yaptığı konuşmada dile getirdiği, "Kamuda başörtüsünü serbest bırakacak bir yasal düzenleme yapılması olanaksızdır" görüşü biraraya gelince Türkiye'de, özellikle mevcut hukuk kurumları ve devlet açısından çözüm yolları tükenmiştir denilebilir. Ancak yine de tartışma henüz bitmiş değil.
İPTAL KARARINDA SEZER İMZASI
YÖK Kanunu'nda yer alan ve türbana olanak sağlayan düzenleme 1989 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Dönemin Anayasa Mahkemesi yargıcı olan Ahmet Necdet Sezer de bu iptal kararının altına imza koymuştu. işte o karardan bir kaç başlık
* Başörtüsü bireysel hayatta dinin bir tezahür biçimi olduğu için özgür düşüncenin gereklerine, aklın ve bilimin gereklerine ters düşmektedir.
* Bir kamusal faaliyetin icrasına katılan kişilerin "dinsel gereklere göre" giyim kuşamını belirlemesi, laiklik ilkesiyle bağdaşmaz
* Laiklik ilkesine ve laik eğitim kurallarına aykırı olan başörtüsü takılması demokratik bir hak değildir.
* Din hürriyetinin kullanılmasının bir sonucu olarak kadınların saç ve boyunlarını örtmelerine serbestlik tanınması bir tür yönlendirme, bir anlamda zorlamadır.
* Kadınların saç ve boyunlarını örtmeleri, "savunulamaz, korunulamaz" Çünkü, "özgürlükleri yıkmak için özgürlüklerden yararlanılması düşünülemez"
(Sabah)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:49