Medya
  • 4.1.2010 02:57

UYUŞTURUCUDA BASILAN AKŞAM GAZETESİ YAZARI BAKIN NE YAZMIŞ!.

Daha önce Milliyet Gazetesi'nde yazarlık yapan Yiğit Karaahmet, ailelerin dövme yaptıran çocuklarına kızmamasını öneriyor.
İŞTE O YAZI..

Ebeveynlerine aşık olan çocuklar ya da tam tersi / Yiğit Karaahmet

Anne ve babasının adını koluna yazdırmak gençler arasında çok moda. Peki, bu hastalıklı düşüncenin suçlusu kim?
Hiçbir şeyde kıvamı tam tutturamama gibi bir özelliği olan Türkler'in çocuk yetiştirmekte ve aile kurmakta da küçük bir doz aşımı problemi var. Ya haddinden fazla seviyorlar çocuklarını ya da gerekli olandan daha az. O yüzden etrafta fena psikopata bağlamış gençler var.
Çocuğum olmadığı için nerede, hangi yaş döneminde, nasıl bir yanlış yaptıklarını bilmiyorum. Ama ortada bir sorun olduğu kesin. Bazı aileler öyle bir yerde öyle bir trajik hata yapıyor olmalılar ki çocuklarını, ailelerinden asla ayrılamayan, bireysel hiçbir fikri olmayan, hayatını sadece anne ve babasını sevmeye adamış ve bunu dünyanın en önemli şeyi zanneden küçük birer sosyopata dönüştürüyor. Aile bağımlısı çocuklar. Hayatları boyunca onları yanında taşımak isteyen ve sürekli bir 'Anneciğim seni çok seviyorum' ispatı içinde olan yeni yetmelerle dolu her yer.
Bu durumla ilk karşılaşmam henüz 20'lerinin başındaki bir arkadaşımın dirseğinin altındaki dövmeyi görünce olmuştu. Dünyanın en korkunç el yazısı font'uyla, gördüğüm en çirkin dövmelerden biriyle babasının adını yazdırmış koluna. Niye böyle bir şey yaptırdın diye sorduğumda cevabı 'Babamı çok seviyorum çünkü' oldu. Bunu ispatlamak için koluna ismini yazdırmayı uygun görmüş... Büyük bir gururla bunu babasına gösterdiğinde ise umut ettim ki babası şöyle ağzının ortasına tokadı patlatmış olsun ve 'Sen manyak mısın evladım' deyip o çirkin şeyi kolundan sildirtsin. (Ya da bir kasaba götürüp o kolu dirseğin altından kestirsin. Ömer Seyfettin'in Diyet hikayesi gibi. Ailemize olan sevgimizin diyeti olarak, o kol bırakılsın kasap tezgahına).
Hayır efendim. Baba dövmeyi görünce gözyaşları içinde oğlunu kucaklamış. Çocuk o yaşta koluna kız arkadaşının adını yazdırsaydı kıyameti koparacak baba, kendi adını görünce mutlu olmuş.

İBRAHİM VE DERYA
'Seni o kadar seviyorum ki adını koluma kazırım'ın bir başka versiyonunu da gazetelerde gördük. İbrahim Tatlıses'in oğlu İdo, koluna İbrahim ve Derya yazdırmış. Duble sevgi. Hem annemi hem babamı seviyorum, ayrım yapamam. İdo da kolundaki dövmeyi büyük bir gururla basına gösteriyordu. Yanında da gözleri mutluluk içinde parlayan annesi ve babası.
İdo'nun hayatta tek var olma sebebinin babası olduğunu anlamak için süper zeki olmaya gerek yok. Şu anda artık reşit bir genç erkek olan İdo'nun her adımında babası yanında. Aynı zamanda da birbirlerinin en yakın arkadaşları yani.
İnsan niçin kendisinden en az bir kuşak geride, üstelik aile ferdi olan biriyle arkadaş olmak ister? Attığı her adımda, aldığı her nefeste, kurduğu her cümlede babasının süper egosu altında ezildiği belli olan bir genç erkek, hayatında yenemediği ve yenemeyeceği tek erkeğin adını niçin koluna yazdırır?
Çünkü ailelerine bağımlılar. Ve kopmaktan ölesiye korkuyorlar. O baba ve anneyi hayatlarından çıkarırlarsa eğer, yok olacaklarını düşünüyorlar. Bir tür aşkla bağlılar ailelerine.
Ya da tam tersi. Aileleri onlara o kadar aşık ki asla ayrılmak istemiyorlar çocuklarından. Ve maalesef çocuklarına aşık olan ailelerin durumu daha fena. Çünkü çocuklar onların eğitiminden geçiyor ve onların doğrularıyla yetişiyorlar. Ve bu sevgiyi göstermenin tek yolunun koluna dövme yaptırmak olduğuna inandırıyorlar kendilerini.
O yüzden rahat bırakın çocuklarınızı. Bırakın da kimi ne kadar seveceklerine kendileri karar versinler. Bırakın size bağımlı olmasınlar, hayatlarını sizin ne düşüneceğiniz üzerine şekillendirmesinler. O zehri erkenden aşılamayın yeter. Ve eğer günün birinde çocuğunuz kolunda adınızı kazıtmış eve gelip size gösterirse ona bir tane patlatın. Lazerciden randevu alıp, onu evden gönderdikten sonra da gidip mutfakta duvara bakarak, oturup düşünün: Ben nerede yanlış yaptım acaba?

Bu ilişki ciddiye mi gidiyor?
Galerist'in sahibi Murat Pilevneli ve manken Tuba Ünsal'ın birlikte oldukları, uzun zamandır duyduğum fakat doğruluğundan emin olamadığım dedikodulardan biriydi. Geçenlerde Milliyet Cadde, ikilinin Public'ten çıkarken fotoğraflarını çekmiş. Ve böylece ilişki de artık resmi olarak belgelenmiş oldu.
Üstelik Pilevneli ve Ünsal'ın ilişkileri başka bir boyutta ilerliyor. Geçenlerde Murat Pilevneli, sanatçısı Kezban Arca Batıbeki'yle, Otto Sofyalı'da bir akşam yemeğinde buluştu. Batıbeki'nin eşiyle geldiği bu yarı iş yemeğine, Pilevneli de yanında Tuba Ünsal'ı getirmişti. Bir nevi eşi olarak yani. Murat Pilevneli işinde oldukça başarılı bir galericidir. Ve nerede, nasıl davranması gerektiğini iyi bilir. Eşlerle katılınan bir yemeğe sevgilisi Tuba Ünsal'la birlikte geliyorsa eğer, bu işin sonu nereye varacak merak ediyorum açıkçası. Yoksa şimdi de Tuba Ünsal için sırada sanat baronesi olmak mı var? Göreceğiz.

Perihan Mağden'i ringe bekliyoruz
Perihan Mağden, uzun süredir üzerinde çalıştığı kitabı 'Ali'yle Ramazan'ı sonunda bitirdi. Ve kitap 1 Şubat'ta, Doğan Kitap etiketiyle piyasada olacak. Gerçek bir olaydan yola çıkarak yazılan kitabın son derece sert olduğu ve gündemi uzun süre meşgul edeceği kesin.
Peki, açıkça konuşalım, bu kitap bir yana özlemiş miydik kendisini? Hem de çok. İçimden bir ses, bu yılın hepimiz için çok zor geçeceğini söylüyor. Baskılar, ülkenin durumu, nereye gittiğimiz, ne olacağımız, başımıza neler geleceğini hiçbirimiz bilemiyoruz. Ve hepimizin yapması gereken şey artık açık yürekle ve yüksek sesle kişisel kavgamızı başlatmak. Herkese ve her şeye karşı. Kendi üslubumuzla. Gerek bağırarak, gerek kavga ederek. Böyle sus-pus oturursak başımıza gelen her şeyi hak edeceğiz çünkü.
O yüzden ben kendi adıma Perihan Mağden'i de artık ringe bekliyorum. Herkesin görüp ama susmayı tercih ettiği tüm tabuları tek tek devirmek için bu savaşta ona da ihtiyacımız var. Yoksa kimsenin yine hiçbir şey için gık'ı çıkmayacak. Umarım kitabının ardından tekrar gazetede yazmaya başlar ve bu sert kavgada bizi yalnız bırakmaz.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 11:28

İLGİLİ HABERLER