KAYNAK : Haber Vitrini
ESRA ALUS
İSTANBUL - Şehriban Coşkunfırat'a tecavüz ettikleri, daha sonra da boğarak öldürdükleri iddiasıyla yargılanan ve 25 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılan Ömer Çelik, Engin Arslan ve Zinnur Gülşah Dinçer'in dava dosyasını inceleyen Yargıtay, kararın idam olması gerektiğini belirterek dosyayı ait olan mahkemeye geri gönderdi.
Satanist sanıkların cezayı çok, öldürülen Şehriban Coşkunfırat'ın ailesinin da az bulması nedeniyle avukatları aracılığıyla yaptıkları itiraz üzerine dava dosyası, yaklaşık bir yıl önce Yargıtay'a gönderilmişti. Dosya üzerinde incelemeler yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, görülen davanın yanı sıra ulaşabildikleri kaynaklardan satanizmi inceleyerek uzunca bir gerekçeli karar hazırladı.
Yargıtay'ın gerekçeli kararı, Fransızca bir kelime olan "Satan"ın Şeytan, "Satanizm"'in ise "Şeytan ve kötülüğe bağlılık" anlamı taşıdığını belirten cümlelerle başlıyor. Satanizm fikrini savunan kişilere göre bu tapınmanın, bir ilaha bağlı olmama anlamında dinsizliğe karşılık olarak kabul edildiği de kararda belirtildi. Milattan önce ve milattan sonra 1. yüzyılda şeytana tapan ve kurulu düzenini yıkmak isteyen insanların varlığına değinilen kararda, bu kişilerin gizli gruplar oluşturdukları, orta çağ döneminde Satanızm'e karşı olarak başlatılan "Cadı Avı" hareketinin 17. yüzyıla kadar sürdüğü anlatıldı. 14. Louis'in çevresinde oluşturdukları gruplarla törenler yapan satanistlerin, sunağa çıplak bir kadın yatırıp, bir de çocuk kurban ederek şeytan çağırdıkları, bu olaylardan sonra 200 yıllık bir sessizlikten sonra 19. yüzyılda tekrar ortaya çıktıklarına değinildi. Yargıtay tarafından yapılan incelemede Satanik İncil'de satanizmin 9 kuralı olduğu, "Bir yanağına vurana öbür yanağını da çevir" düşüncesine karşı intikamı öğütlendiği kaydedildi.
Şeytanın insanın fiziksel, duygusal ve zihinsel mutluluğuna, memnuniyetine vesile olan günahları, müsamahayı, realiteyi, duru ve temiz bilgeliği, nezaket ve kibarlığı temsil ettiği, özgürlüğün, gücün ve kuvvetin temsilcisi olduğuna da değinilen kararda, satanizme göre şeytanın tanımına oldukça uzun yer verildi. Şeytanın, intikamı ve insanların arzuladıkları bütün günahları da temsil ettiği, isyan, baş kaldırma ve şehvetin şeytanda, dolayısıyla bir satanistte olması gereken önemli hususlardan olduğu da kararda yer aldı.
Ayrıca, "Hıristiyan kilisesinin çağrısı beni tatmin etmiyor, burada marjinal bir formül yok. Oysa dünyevi başarılar için belirli kurallar vardır. Bunlar beni doyuma erdirmiyor" diyen "Kara Papa" olarak bilinen Anton Lavey'in, 1966 yılında Amerika San Fransisco'da eğitimli, üretken ve eksantrik kişilerden oluşan bir grup ile "Şeytan Kilisesi"'ni kurduğuna da değinildi.
Şehriban Coşkunfırat'ı öldürdükleri ileri sürülen sanıkların satanizmdeki konumları da şöyle anlatıldı: "Kötülüğe gerçekten inananların cehennemde kötülük görmeyeceği, aksine cehenneme hükmedeceği, şeytana taptıkları, şeytanın kediyi çok sevdiği ve kendisine kedi-köpek gibi hayvanları kurban ettikleri, şeytana tapanların mutlu oldukları ve bu nedenle kötülük yapanların iyi yaşadıkları görülmektedir." Bu tanımlamalardan sonra bu düşünce içinde olan kişilerin, ismi "Vasıflı öldürme" olarak değiştirilen "Canavarca bir hisle adam öldürme" suçlamasıyla cezalandırılmalarının uygun olacağı belirtildi.
İstanbul Ortaköy'de Şehriban Coşkunfırat'ı 'şeytana kurban etmek' amacıyla öldürdükleri öne sürülen Zinnur Gülşah Dinçer, Ömer Çelik ve Engin Arslan, 'kasten adam öldürmek' ve 'hırsızlık' suçlarından dolayı yargılandıkları İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 yıl 6 ay 20'şer gün ağır hapis cezasına çarptırılmışlardı. Cezayı çok bulan sanık avukatları ile cezayı az bulan Şehriban Coşkunfırat'ın ailesi Yargıtay'a başvurmuştu. Dava ve satanizm üzerine araştırma yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararın idam olması gerektiğini belirterek hapis cezası kararın bozdu. Sanıkların yargılanmasına yeniden başlanacak.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:19