Karşıt andıç
''Andıç''ı biliyoruz, askeri bir terim. Bir konuda koordineli bir biçimde yapılacakların listesini ifade ediyor. 28 Şubat sürecinde bazı gazetecilerin ve politikacıların tasfiyesi için psikolojik savaş yürütülmesi sırasında gündeme gelmiş ve peşinden Cengiz Çandarr Mehmet Ali Birand gibi isimlerin yıpratılması amacıyla düzenlenmişti.
''Karşıt andıç''ı şu anda ''askeri kesimi motive etme'' amacına yönelik koordineli eylem için kullanıyorum
Böyle bir olgu var.
Belki her zaman bu motivasyon karşılıklı olmuştur. Yani dışarda bir grup, askere oynamış ve orada duyarlı bir odak üretmek istemiştir, içerde oluşan odak da, duruşlarıyla dışardaki oluşumu beslemeye yönelmiştir.
Doğan Avcıoğlu merkezli sivil - asker aydın hareketi, böyle bir hareketti ve sonuçta askeri bir eylemle yönetimi ele geçirmek arzusundaydı. 9 Mart'ta işler döndü, asker gerçeği anladı ve oyuna gelmedi. 12 Mart, evet sivil iradeyi devre dışı bıraktı ama, bunun yanında, 9 Mart oyuncularını da saf dışı etti.
Cumhuriyet gazetesi kaç zamandır ''Genç subaylar rahatsız'' oyununu oynuyor.
Bu oyunun bir boyutunda ''komuta kademesi''nin, özellikle de Genelkurmay Başkanı Özkök'ün olan bitenlere yeterli duyarlılığı göstermediği teması işlendi
Genelkurmay Başkanı bunlara uzun süre itibar etmedi. Bunun üzerine Özkök'e yönelik çirkin pazarlık iddiaları öne sürüldü, Rüşdü Erdelhun bağlantıları ile ''tehdit'''ler yapıldı. Yani Özkök, açıkça andıçlanıyordu. Bunda, Cumhuriyet gazetesine ''Genç subaylar rahatsız'' manşetini attıran yaklaşımın - oluşumun etkisi var mıydı? Bunu bilemiyoruz.
Ancak askeri oyunun içine çekmek için andıçlamanın sürdüğü çok açık.
Gaziantep'teki olay tipik bir andıçlama - psikolojik savaş tertibi niteliği taşıyor.
Bir yanda modern kadın görüntüsü, diğer yanda çarşaf!
-Türkiye nereye gidiyor(!) sorusunun sorulacağı bir kompozisyon.
Sembolleri karşı karşıya getirmek ve ''yerinizi seçin'' demek...
Bunları çoğalt çoğalt, içinden tepki doğsun...
-Ne duruyorsunuz?
Peki olayın gerçekliği...
Bunu kim, nasıl araştıracak ki?
''Erkek, kadın, çarşaf, medya, Milliyet... vs...'' Vıcık vıcık provokasyon kokan bir senaryo, acaba irdelenebilecek mi, yoksa bir bombardıman gibi zihinleri tarumar edecek mi?
Umulan, zihinlerin bombardıman etkisi altında istenilen yöne doğru sevkedilmesi...
Bunların ''askere yönelik andıçlama'' olduğunu neden düşünüyorum?
Çünkü sivil oyuncular, halk iradesine ulaşarak netice alamayacağını biliyor. Çünkü sivil oyuncular, bu tür provokasyonların halkın o bakir sezgisinde - sağduyusunda tuzla buz olacağını biliyor. Bu oyun Türkiye'de maalesef her zaman askerle oynanıyor. Halk iradesinde kabul görmeyenler, askerle gelip iş bitirmek istiyor. ''Halka rağmen!''
Aslında askerin de ''Halkın çoğunluğu neden bu konulara bizden farklı bakıyor'' sorusunu sorması beklenir.
Sonuçta can vermeye çağırdığınızda gelen de bu ülkenin bu halkı...
Neden her askeri müdahale halkın büyük çoğunluğunun kabulüne mazhar olmaz... Neden askeri müdahaleler ''CHP artı...'' denklemi içinde görünür. Bunun askeri yaralamaması -gölgelememesi mümkün mü?
Sanırım Ege Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon askerin milletle daha sağlıklı iletişimini temin yolunda arayışlar içinde idi. Bunun Genelkurmay'ın arayışı olduğu ifade edilmişti.
Bakın şimdi manzaraya...
Halkın ibretle seyrettiği manzaraya...
Halk katılımı var mı, şu YÖK direnişinde? Halk elele tutuşuyor mu şu sokakta yürüyenlerle? CHP'nin oyları zırnık artmış mıdır bu İHL direnişi ile?
Asker bütün bu işte sokakta yürüyenlerle, CHP ile, öfke dolu beyanatlar veren, gözlerinden kıvılcımlar saçılan tiplerle paralel mi duruyor? Böyle bir algılama telkin edildiğine göre böyle algılaması mı gerekiyor halkın? Bu halkla sağlıklı bir iletişim midir?
Ben diyorum ki asker bir andıçlama ile karşı karşıya...
En azından geliştirilmek istenen direniş ve siyasi iktidarın iradesini çözme kumpasında ''destek unsur'' olarak kullanılmak isteniyor.
Başörtüsü olayında bir yanlış yapılmıştır. Ben askerin başörtüsü yasağının yanında görünmesi kadar askerin halkla ilişkisine zarar verecek bir görüntü düşünemiyorum.
Şimdi de ''İmam Hatip'' ve ''Din eğitimi'' olayında askere yanlış yaptırılmak isteniyor. Bence sağlıklı bir stratejik değerlendirme, askere bu olaylarda halktan farklı durmanın nasıl bir imaj yükleyeceğini gösterebilir. Asker, bu siyasi kumpasın içinde yer almadığını açıkça ortaya koymalı, halkın kendi geleceğini tayin hakkına saygılı olduğunu altım çize çize ifade etmeli...
Bu söylediklerimin ne kadar önemli olduğunu görmek için, CHP'nin grup kürsüsünde bir rektör imajı ile, CHP'ye paralel bir asker imajı arasında yüzde kaç fark olduğunu düşünmek yetecektir...
Üniversitelilerin CHP'yi, CHP'nin üniversitelileri, medyanın birilerini, birilerinin medyayı kullandığı bir ortamda, askerin, en azından bu milli kurumun halkla derin bağlantısını korumak için son derece duyarlı davranması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Karşıt andıçları akamete uğratmak da bir beceri istiyor.
Ahmet Taşgetiren
Yenişafak
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:13