Gündem
  • 28.6.2002 14:02

YILMAZ:"TÜRKİYE'DE AB KARŞITI GİZLİ BİR HAREKAT YÜRÜTÜLÜYOR"

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA- ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türkiye'de son zamanlarda adeta gizli bir el tarafından yönetilen Avrupa Birliği (AB) karşıtı bir psikolojik harekat yürütüldüğünü belirterek, ''Bu harekatın en önemli argümanı, AB üyeliği için atılması gereken adımları, yapmamız gereken işleri adeta AB üyeliği için verilecek bir taviz şeklinde topluma yansıtmasıdır'' dedi. Sheraton Oteli'nde Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından yapılan ''Türk Halkının AB Üyeliğine Bakışı'' araştırmasının sonuçlarının değerlendirildiği toplantıda konuşan Yılmaz, kamuoyu araştırmalarının, halkın eğilimlerini, taleplerini, görüşlerini yansıttığını, aynı zamanda da karar vericilere yönlendirdiğini söyledi. Ancak, kamuoyu araştırmalarının politikaları belirlemeyeceğini, yöneticilerin aldıkları kararları sadece kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına uygun olarak alamayacaklarını belirten Yılmaz, ''Eğer AB'nin karar alıcıları Helsinki Zirvesi'nden önce kendi kamuoyu araştırmaları doğrultusunda tavır alsalardı, Helsinki'de adaylık statüsü vermemeleri gerekirdi'' dedi. AB konusunda anlaşmaları imzalayacak olan ulusal parlamentoların kendi kamuoyu araştırmaları sonuçlarına göre hareket etmeleri durumunda, araştırmalardan ortaya çıkan sonucun ''hiç bir ülke için genişlemenin gerçekleşmemesi'' olduğunu söyleyen Yılmaz, ''Üye ülkelerin kamuoylarının çoğunluğu, aday ülkelerden bir tanesinin bile üye olarak alınmasına uygun değildir'' dedi. Yılmaz, şunları söyledi: ''Demek ki karar vericiler kamuoyu araştırmalarının sonuçlarının tersine risk alarak, ilerde kamuoylarını aynı yönde yönlendireceklerine güvenerek bazı kararları almak durumunda kalabilirler. Bugünkü araştırma sonuçları bize gösterdi ki; Türkiye'de karar alıcılar için böyle bir riske girme gereği dahi yoktur. Çünkü kamuoyumuz çok net bir biçimde AB üyeliğini desteklemektedir. Son zamanlarda yapılan kamuoyu araştırmalarının sonucunda aşağı yukarı deneklerin üçte ikisiyle ile yüzde 80'i arasında değişen bölümünün AB üyeliğini desteklediği sonucu çıkıyor. Türkiye'de halkın bu kadar desteğini sağlamış geleceğe ilişkin başka bir projemiz yoktur. AB üyeliği Türkiye'nin demokratik sistemi içerisinde bugün veya yarın ama bir gün mutlaka gerçekleştireceği bir projedir. Çünkü halkın istediği bir projedir. AB üyeliği Türkiye'de demokratik sistemin, yanı halkın iradesinin üstün olup olmadığının da göstergesi olacaktır.'' YAPISAL BOZUKLUKLARIN GİDERİLMESİ Türkiye'nin iki yüzyıldan beri batılılaşma çabası içerisinde olduğunu ifade eden Yılmaz, AB üyeliğinin bu batılılaşma hareketinin doruk noktasını oluşturacağını kaydetti. Yılmaz, bugün insanlığın ulaştığı en üstün normların, AB normları olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu standartlara ulaşmayı çoktan haketmiş bir toplum olduğunu söyledi. Türkiye'de bütün siyasetçilere düşen ortak görevin, milletin zaten hakkı olan bu durumu onlara sağlamaya çalışmak olduğunu kaydeden Yılmaz, ''AB üyeliği hepimizin yakındığı yapısal bozuklukları giderebilmek için bize göre en uygun yapıdır'' diye konuştu. Kişi başına düşen ulusal gelirin yükselmesi için gerekli olan yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesine AB'nin önemli bir araç olacağına inandığını kaydeden Yılmaz, Türkiye'deki dinsel, etnik, laik-antilaik, mezhep geriliminin de ortadan kalkmasında AB üyeliğinin son derece uygun bir yapı oluşturacağını dile getirdi. Sivil otoritenin tartışmasız biçimde üstünlüğünün tescil edilmesinde AB'nin mutlaka gerekli olduğuna inandıklarını kaydeden Mesut Yılmaz, Türkiye'nin bugün yaşadığı bütün sorunların çözümünde AB üyeliğinin iyi bir çerçeve oluşturacağını kaydetti. PSİKOLOJİK HAREKAT AB ile ilgili yapılan tartışmalarda bir konuya dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Son zamanlarda Türkiye'de adeta gizli bir el tarafından yönetilen AB karşıtı bir psikolojik harekat yürütülmektedir. Bu harekatın en önemli argümanı, AB üyeliği için atmamız gereken adımları, yapmamış gereken işleri adeta AB üyeliği için verilecek bir taviz şeklinde topluma yansıtmasıdır. Bunun böyle olmadığı topluma anlatmak zorundayız. Bu araştırma bir defa daha gösterdi ki üzerinde yapılan bütün tartışmalara rağmen ölüm cezası konusunda toplum aşağı yukarı bir anlayışa gelmiştir. Ama kültürel haklar konusunda daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor, topluma daha iyi anlatmamız gerekiyor. Kültürel hakların AB'ye verilen bir taviz olmadığını, Türkiye'yi bölecek bir adım olmadığını, tam tersine kültürel hakların terör nedeniyle bugüne kadar Türkiye'nin atması gerekip de atmamış olduğu gecikmiş adımlar olduğunu, kültürel haklar verildiği zaman herkesin Türk bayrağı altında yaşamanın gururunu taşıyacağını hepimizin çok iyi bilmesi lazım. Son zamanlarda gözlediğim başka bir yanlış var. Avrupa'da özellikle Almanya'da daha çok kültürel dinsel nedenlerle Türkiye'nin AB üyeliğini istemeyen, içine sindiremeyen, Türkiye'yi Avrupa içinde görmek istemeyen bazı düşünürlerin, politikacıların, eski politikacıların sık sık dile getirdiği görüşler, Türkiye'de bu AB karşıtı lobi tarafından sanki yerli görüşler gibi topluma anlatılmaya çalışılıyor. O görüşlerin gerçek sahiplerini teşhir edip, bu görüşlerin orijinal görüşler olmadığını, aslında Türkiye'yi istemeyen AB'deki çevrelerin görüşleri olduğunu topluma anlatmak zorundayız.'' ''BÜYÜK DESTEK SÖZ KONUSU'' Türkiye'nin AB üyeliğine kar şı çıkan, direnen çevrelerin bu hareketlerinden en fazla mutluluk duyanların Türkiye'yi Avrupa'da görmek istemeyen Avrupalılar olduğunu belirten Yılmaz, ''Burada bizi AB'ye almak istemeyen Avrupa'daki bir takım bağnaz çevrelere Türkiye'deki bir takım çevrelerin sağladıkları büyük bir destek söz konusundur'' dedi. Yılmaz, ''Dün AB'ye karşı çıkan icraatları ve tutumlarıyla AB'ye karşı olan bazı politikacılar bugünkü tutumlarıyla dünkü tutumlarından pişmanlık duyuyorlarsa, bugün AB yolunda Türkiye'yi engelleyen çevreler de yarın aynı duruma düşmemek için meseleyi bir kere daha değerlendirmek durumundadırlar'' diye konuştu. Yılmaz, iyi pazarlık edilmemiş, bedeli çok yüksek bir adım da olsa Gümrük Birliği'nin sağlanmasında katkısı geçmiş olanların bugün Türkiye'nin daha önemli bir adımı atmasında aynı katkıyı esirgememeleri, bunu pazarlık konusu yapmamaları gerektiğini söyledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:19

İLGİLİ HABERLER