YÖK: 19 BİN ÖĞRETİM ELEMANI LAZIM
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, YÖK bütçesinin sunumunu yapan Eşme, 85’i devlet, 30’u vakıf olmak üzere üniversite sayısının 115’e çıktığını
ifade etti.
Son yıllarda üniversite sayısının hızla artmasına karşılık, öğretim üyesi yetiştirmek üzere YÖK’e verilen yurtdışı burs kontenjanının azaltıldığını anlatan Eşme, basında son zamanlarda "Türk üniversiteleri, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında niye yer almamaktadır" diye YÖK ve üniversitelere yönelik suçlanmalar yer aldığını kaydetti.
"ÜNİVERSİTELERİN YAYIN SAYISI 25 KAT ARTTI"
Bu suçlamanın, Çin’de bir üniversitenin yaptığı araştırmaya dayandığını belirten Eşme, 2006 yılında Hacettepe ve İstanbul üniversitelerinin, 2007 yılında ise Bilkent, Çukurova, İstanbul Teknik, İstanbul ve Sabancı
üniversitelerinin ilk 500’e girdiğini anlattı.
İsa Eşme, üniversitelerin akademik performansını daha iyi değerlendiren, daha çok itibar edilen kuruluşun ABD’deki Bilimsel Bilgi Enstitüsü olduğuna dikkati çekerek, bu enstitü raporlarına göre Türk üniversitelerinin toplam makale üretme sayısı açısından 1981’de 41.
sırada olan yerinin, 1990’da 40, 1995’de 34, 2000’de 25, 2005’de 20 ve 2006’da 19. sıraya yükseldiğini bildirdi. Eşme, üniversitelerin yayın sayısının 1981-2005 arasında 25 kat, yayınlara uluslararası atıfların ise 46 kat arttığına işaret ederek, Avrupa yükseköğretim sisteminin yapısında bir bütünselliğe gidilmesi için başlatılan "Bologna Süreci"ne göre de üniversitelerin performansının iyi olduğunu söyledi. Eşme, "Gerek Bologna Süreci’ndeki performans, gerekse ilk 500’e girme durumumuz, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan coğrafyada, Türkiye’nin bu başarısı başka bir ülkede bulunmamaktadır. Bu bölgede, ilk 500’e giren tüm üniversiteler Türkiye’dedir. 19’uncu sırada olan tek ülke Türkiye’dir" diye konuştu.
"BÜTÇEDE SANAL ARTIŞ"
YÖK Başkan Vekili Eşme, 2002-2008 yılları arasında bütçe rakamlarına bakıldığında, YÖK’ün bütçesinin zannedildiği kadar artış göstermediğini söyledi. Eşme, 2005 yılından itibaren döner sermaye ve diğer gelirlerinin bütçeye dahil edildiğini, bu nedenle YÖK bütçesinde sanal bir artış görüldüğünü savundu.
"Bizim için önemli bir parametre, YÖK bütçesinin MEB bütçesi içindeki oranıdır" diyen Eşme, 2002 yılında yüzde 25 olan bu oranın, 2008’de yüzde 19.7’ye düştüğünü ifade etti.
Öğretim elemanlarının ücretlerinin düşük olduğunu, araştırma görevlilerinin mağduriyet içinde olduklarını dile getiren Eşme, kadro yetersizliğinin de üniversitelerin en önemli sorunlarından biri olduğunu vurguladı.
"19 BİN ÖĞRETİM ELEMANINA İHTİYAÇ VAR"
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisinin de üniversite önündeki yığılma olduğuna işaret eden İsa Eşme, şöyle konuştu:
"Bu yığılma, ÖSS’yi çok önemli hale getirdi. ÖSS’nin önemli olması da ortaöğretim sistemini felç etti. Bunun aşılmasının tek yolu, üniversitelere kapasite yaratmaktır. Kapasite yaratmanın bir yolu üniversite açmaktır ama yeni üniversite açmadan önce öğretim üyesi yetiştirmezsek, alt yapıyı oluşturmazsak kapasite artırımını sağlayamıyoruz. Yeni 32 üniversite açıldı ama yeni bir kapasite artışı sağlayamadık. Yeni açılan üniversitelerimizde şu anda 4 bin civarında öğretim görevlisi var. Gazetelere ilan veriyorlar, 19 bin civarında öğretim elemanına ihtiyaç var. Öğretim elemanı kolay yetiştirilemiyor.
Araştırma görevlisi kadroları 4 binlerden 1000’lere indirilmek yerine, 5, 10, 15 binlere çıkarılmış olsaydı, 4-5 yıl içinde öğretim üyelerini
yetiştirirdik ve bugün üniversitelerimizde öğretim üyesi sıkıntısı olmazdı."