ZÜLFÜ LİVANELİ''DEN TÜRKİYE''DEKİ SİYASET ÜSTÜNE ENFES BİR YAZI...
ZÜLFÜ LİVANELİ - VATAN
SEYİS
Türkiye''nin düzgün insanları siyasete girmeye korkuyor. Bütün birikimlerine, insani kitlelerine, kültürlerine, namuslu yüreklerine ve ''''bir şeyler yapma'''' arzularına rağmen bu işe cesaret edemiyorlar.
Çünkü siyaset o kadar düşük düzeyli ve sert mücadeleler gerektiriyor ki herkesin yüreği buna dayanmıyor.
Bir süre sonra ''''Ne halleri varsa görsünler!'''' tavrı egemen oluyor.
Siyaset denilen ülkeyi yönetme çabası, genellikle en yırtıklara, en vurdum duymazlara, en ar daman çatlamışlara kalıyor.
Çünkü onlar dayanıklı.
Hırsız deseniz gülüyor, ahlaksız deseniz aldırmıyor, hiçbir başarısızlığı üstlenmiyorlar. Kanlar içinde de kalsalar, bata çıka hedeflerine doğru yürüyorlar.
Rastlantıyla bu hayata düşmüş üç beş efendi insan dışında, sağ-sol ayrımı olmadan, bütün partiler için geçerli bu.
Biliyorsunuz; Arapça''da siyasetle seyis aynı kökten geliyor.
Bir atı idare eder gibi toplumu idare etmek kolay değil. Bu iş büyük bir birikim, ahlak ve dirayet gerektiriyor ama Türkiye''de neredeyse bir kabadayı mesleği.
Siyasete gelen efendi insanlar da bir süre bu düzeysiz ortamdan bıkıp, ayrılıyorlar.
Oysa 2005 yıl önce Eflatun, ülkeyi yönetecek insanlar için ''''Bu işe gönülsüz olmaları, geçimlerini sağlamış bulunmaları ve filozof olmaları'''' koşullarını getiriyordu.
Bence bizim en büyük açmazımız burada. Negatif seleksiyon dediğimiz tersine elek sistemi bu sayede ayakları baş, başları ayak yapıyor. Eskiler ne güzel söylemiş:
Çok tel kırılır sine-i cihan-ı kanunda Naehline mızrab-ı tasarruf verilirse eğer Şair burada kanun ile kanun çalgısı arasında bir söz oyunu yaparak; eğer yönetim yetkisi, yararlı kişilere verilmezse kanunda çok tel kırılacağını anlatıyor.
Bizde de teller kırıla kırıla bitmiyor mübarek.
Tek çare; siyaset denilen yönetme sanatını, topluma gerçekten örnek olabilecek, iyi yetişmiş, dürüst ve ''''yüzünde gözü olan'''' yani utanma arlanma duygusuna sahip insanlara, özellikle de gençlere verebilmek.
Yoksa Türkiye''yi sarsan dalgalar arasında bata çıka ilerler dururuz.
Kaptan köşklerine de en bıçkınlarımız çıkar.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:56