Gündem
  • 18.6.2012 16:12

'Moda oldu, ne olursa hemen fatura cemaate kesiliyor'

AKP'li Ömer Çelik, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Bu bir moda oldu, ne olursa hemen fatura cemaate kesiliyor. Fenerbahçe’yi cemaat ele geçiriyor. Bu işi biraz iyi bilen cemaatleri ve hareketleri yakından bilen biri olarak kıs kıs gülüyorum. Bunun aslı astarı yok” dedi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili düzenlemelerin yargı paketlerine önerge yoluyla eklenecek maddeler yoluyla değil müstakil yasa yoluyla yapılmasının daha doğru olacağını belirterek, “Müstakil kanun tasarısı olabilir, Sayın Başbakan Yardımcımız bunun 3. veya 4. pakete önergeyle de ilave edilebileceğini söylemişti. Ama önergeyle ilave etmek çok olabilecek bir şey gibi görünmüyor. Bu kadar hassas bir meseleyi sadece bir madde bir öneriyle ilave etmek belki doğru olmayabilir. Bu eskilerin tarifiyle etrafını cami ağyarını mani bir çalışma gerektirir. Olması gerekenleri içeren, olmaması gerekenleri dışarıda bırakan bir çalışma gerektiriyor” diye konuştu.
 

NTV’nin canlı yayınında soruları yanıtlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Öcalan’a ev hapsi tartışmalarını başlatan sözlerine açıklık getirdi. “Sayın Arınç ‘Ev hapsine alınabilir’ dememiştir. Ama bir talepten, insanca bir konuşmadan söz ediyorsanız, bu ancak silahlar sustuktan sonra olabilir. Nitekim bugün de konuşuluyor. Abdullah Öcalan’ın ev hapsine alınması BDP’liler tarafından sık sık dile getiriliyor. Ama bu konuda hükümet bugüne kadar tavrını net olarak ortaya koydu. Türkiye’de silahlar susmadan böyle bir mesele asla konuşulmaz, böyle bir af da gündemde yok, Abdullah Öcalan’ın ev hapsine alınması da söz konusu değil” diyen Çelik, Arınç’ın çözüm için gelen kimseyi kapıdan çevirmeyeceklerini ifade ettiğini söyledi. Arınç’ın sözlerini Şanlıurfa Cezaevi’nde çıkan yangınla anlatan Çelik, “Örneğin Şanlıurfa Cezaevi’nde yangın çıktı. Bir taraftan yangın her tarafı sarmışken, bir taraftan mahkumların talepleri nedir diye kimseyle oturup konuşur musunuz? Önce bu yangının söndürülmesi lazım, sonra ‘Sizin derdiniz, talebiniz nedir?’ diye sorarsınız. Ama bu taleplerin de hepsinin yerine getirileceği anlamına da gelmez. Sayın Arınç’ın söylediği de budur” ifadelerini kullandı.

-“ÖCALAN’LA YENİDEN GÖRÜŞME NİYETİ YOK”-

Çelik, Abdullah Öcalan’la kesilen görüşmelerin yeniden başlayıp başlamayacağına ilişkin olarak da “Hükümetin bu konuda net bir tavrı var. Daha önce bu görüşmeler devletin belli görevlileri tarafından yapılıyordu ve bu şu an askıya alınmış durumda. Hükümetin bugünkü şartlar sürdüğü sürece yeniden görüşme gibi bir niyeti de yok” dedi.

-“NEDEN BUNLARI İÇERİ ALIYORUSUNUZ?”-

Çelik, KCK davası kapsamında kendisinin de milletvekili olduğu Van’ın belediye başkanının tutuklandığının hatırlatılması ve KCK sürecindeki yargı kararlarının oluşan olumlu havayı etkileyip etkilemediğinin sorulması üzerine terörle mücadele her halde ve şartta devam ettiğini bununla birlikte Kürt meselesinin AKP hükümeti tarafından “terörle birebir eşleştirilmediğini” vurguladı. Çelik, kür vatandaşların bir çok makul talebinin karşılandığını, bunu yaparken hedeflerinin BDP’yi ya da PKK’yı memnun etmek olmadığını, bu anlamda KCK’nın da bir yargı süreci olarak devam ettiğini ifade etti. Çelik, “Bize şöyle bir soru soruyorlar: ‘Bu insanlar eline silah almamış, neden bunları içeri alıyorsunuz?’ diyorlar. Terör sadece tetik sıkmak değildir. O silahı teröristin eline vermek de onun parasını temin etmek de ona barut taşımak da teröriste hamilik etmek, yardım ve yatlık etmek ona barınma, yeme , içme imkanı hazırlamak da terör kapsamındadır. KCK böyle değerlendirilirse daha sağlıklı olur” diye konuştu.

-“BU KONU PAT DİYE HALLEDİLMEZ”-

Leyla Zana’nın “Bu işi Erdoğan çözer” mesajının ardından Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Zana’yla bir görüşme yapıp yapmayacağının sorulması üzerinde de Çelik, Başbakan Erdoğan’a ulaşmış bir randevu talebi olup olmadığını bilmediğini söyledi ve Başbakan Erdoğan’ın daha önce makul bir ortam olursa Zana’yla da diğerleriyle de görüşebileceğini söylediğini hatırlattı. Çelik, Kürtçe’nin seçmeli olduğunun buna karşın eğitim dili olarak kabul edilmesi yönünde taleplerin de olduğunu anımsatılması üzerine de şunları söyledi:

“Şu an Kürt seçmeli ders için bile öğretmen bulamazsınız. Anadilde tüm dersleri Kürtçe verelim derseniz, Türkiye’de insan kaynağı zaten yok. Ayrıca bu Kürt çocuklarının da lehine olmayacaktır. Dolaysıyla anadilde eğitimin hepsini Kürtçe yaparsanız bu çocuklara fırsat eşitliği bakımından haksızlık olur. Kürtçe sınavlar ve üniversite lazım. Diyelim ki lisede Kürtçe okudu mühendisliği de Kürtçe okumalı. Bitirdikten sonra onun pratiğini yapacak zeminler bulunması gerekiyor. Anadilin kullanımının önünde engele kalmasın ama diğerleri ayak üstü konuşulacak, pat diye halledilecek bir mesele değil.”

-“İDDİALARI DUYUNCA KIS KIS GÜLÜYORUM”-

Özel yetkili mahkemeler hakkında yeni düzenlemeler ve özel yetkili mahkemelerdeki cemaat yapısı hakkındaki soruyu üzerine cemaat iddialarının defalarca yalanlandığını kendisinin de ÖYM’lerde bir cemaat yapısının olduğuna inanmadığını belirtti ve “Bu bir moda oldu, ne olursa hemen fatura cemaate kesiliyor. Fenerbahçe’yi cemaat ele geçiriyor. Bu işi biraz iyi bilen cemaatleri ve hareketleri yakından bilen biri olarak kıs kıs gülüyorum. Bunun aslı astarı yok” dedi. ÖYM’lerle ilgili CMK’nın 250. maddesinde bası düzenlemeler hakkında yapılan bazı çalışmalar olduğunu ifade den Çelik, terörle mücadelede yargını elin zayıflatacak, ÖYM’lerde görülmekte olan davalarda geri gidiş manasında hiçbir kararın altına AKP’nin imza atmayacağını ifade etti. “Diyelim ki siz ÖYM adını koymazsınız da başka bir isimle ama mutlaka bir ihtisas mahkemesi olarak, hassaten terörle, silahlı çetelerle ve suç örgütleriyle mücadele için ihtisaslaşmış, imkanları daha geniş olan, hareket kabiliyeti daha yüksek olan mahkemelere bugün Türkiye’de ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç olduğu sürece bu mahkemeler adı ÖYM olmaz da başak bir şey olur bu mahkemeler devam eder” diyen Çelik, bu alanda düzenlemenin bir tasarı değil henüz taslak halinde bile gelmediğini, yapılacak düzenlemenin, dar çerçevede işleyişle ve usulle ilgili bir düzenleme olacağını kaydetti.

-“ÖYM’LER HAKKINDA ÖNERGE YÖNTEMİ BANA OLABİLECEK GİBİ GÖRÜNMÜYOR”-

Çelik, düzenlemenin yargı paketlerine ek olarak bir önergeyle mi sunulacağı yoksa bir kanun tasarısı olarak mı geleceği konusunda da şunları söyledi:

“Müstakil kanun tasarısı olabilir, Sayın Başbakan Yardımcımız bunun 3. veya 4. pakete önergeyle de ilave edilebileceğini söylemişti. Ama önergeyle ilave etmek çok olabilecek bir şey gibi görünmüyor. Bu kadar hassas bir meseleyi sadece bir madde bir öneriyle ilave etmek belki doğru olmayabilir. Bu eskilerin tarifiyle etrafını cami ağyarını mani bir çalışma gerektirir. Olması gerekenleri içeren olmaması gerekenleri dışarıda bırakan bir çalışma gerektiriyor. Ben önerge kapısını da kapatmış değilim. Olabilir de… Ama bugün ayın 17’si, Haziran sonuna yetişir mi bilmiyorum. Çalışan ekibin ne kadar hızlı çalıştığına bağlı. Önerge de gündemdedir, o konuda da kapıyı kapatmıyorum ama bana kalırsa bir önerge yoluyla ilave edilmesi bana çok olabilecek gibi görünmüyor.”

-“BAŞBAKAN ADAY OLURSA SAYIN GÜL ADAY OLMAZ”-

Parti içinde son günlerde çeşitli konularda farklı sesler çıktığı iddialarını da yanıtlayan Çelik, hayati meselelerle ilgili olarak konuların her zaman tartışıldığını, kendilerinin “tornadan çıkmış insanlar olmadığını”, farklılıkların görüş ayrılığı şeklinde de ortaya çıkabileceğini fakat partide bir konu karara bağlandıktan sonra herkesin ona uyduğunu ifade etti. Çelik, Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi ve bir daha seçilip seçilemeyeceği ile ilgili kararının ardından, Gül’ün tekrar aktif politikaya girme ihtimaliyle ilgili görüşünün sorulması üzerine de Gül’ün önemli bir siyasi tecrübesinin olduğunun altını çizdi ve “2014’te görev süresi sona erdikten sonra Sayın Gül kenara çekilip torun sevmeyecekti. Bu birikimini Türkiye’nin hizmetine sunması gerekiyor. En azından benim içimden geçen budur. Bu karar aynı zamanda Sayın Gül’le Sayın Başbakan’ın rakip olup birbirine gireceği tartışmasını da getirdi. Sevinenlere söylüyorum: ‘Bu işten size ekmek çıkmaz.’ Sayın Başbakan kendisi rahatça Cumhurbaşkanı olabilecekken Sayın Gül’ü aday gösterirken, ‘Adayımızı Sayın Abdullah Gül kardeşimdir’ dedi. Onlar bizim aramızdaki bu kardeşlik hukukunu anlamayabilir. Sayın Gül’ün yetişme tarzını bildiğim için söylüyorum, Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olursa Sayın Gül çıkıp ‘Ben adayım’ demez. Haşa kendisi adına karar veremem ama benim öngörüm budur. Sayın Gül 58. hükümetin Başbakanıydı ve Sayın Başbakan Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçildiği akşam istifa etti. Sayın gül böyle bir terbiyeye sahiptir. Kimse sevinmesin buradan kimseye nasip çıkmaz” diye konuştu.

-“GELİRSE DE BAŞIMIZ ÜSTÜNE KALIRSA DA”-

Çelik, son dönemde Başbakan Erdoğan ile Fethullah Gülen arasında ekranlardan yaşanan diyaloglarla ilgili soruyu ise şu şekilde yanıtladı:

“Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi, şu an ABD’de yaşıyor ama ziyaretçileri kafile kafile gidiyorlar. Yaşı ve sağlığı itibariyle günde yüzlerce binlerce insanla görüşecek durumda değil. Türkiye’ye geldiği zaman da bu manada ciddi zorluklar yaşayacağını düşünüyorum. Sayın Başbakanımızın da söylediği gibi bu takdir kendisine aittir. Fethullah Gülen Hocaefendi Türkiye’ye gelirse ben insanların büyük bir çoğunluğunun kendisine bağrını açacağını düşünüyorum. Başbakan’ın çağrısı karşısında Hocaefendi kendisi kimseye zorluk çıkmasın diyerek sıla hasretini tercih etmiştir. Sayın Başbakan’ın çağrısı hükümetimize yakıştı halka da tercüman oldu. Ama Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu çağrıya rağmen ‘Ben bir süre daha burada kalmak istiyorum. Sebebi de budur’ demesini de saygıdeğer bir karar olarak değerlendiriyorum. Hocaefendinin Türkiye’ye olan ilgisi ve sevgisi devam ediyor ama bu takdir kendisine aittir. Gelirse de baş üstüne, kalırsa da baş üstüne.”
 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 17:16

İLGİLİ HABERLER