‘Montaj olduğu konusunda herkes mutabık‘
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının montaj olduğu konusunda hemen hemen herkesin mutabık olduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu bir dizi temaslarda bulunmak ve Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Sudan’ın Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala’da inşa edilen 150 yataklı Nyala Sudan-Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin açılış törenine katılmak üzere Sudan’a geldi. Sabah saatlerinde Sudanlı yetkililerle görüşmelerinin ardından Türk basınına değerlendirmelerde bulunan Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan’la oğlu Bilal Erdoğan’la arasında geçtiği iddia edilen telefon kayıtlarıyla ilgili sorulan bir soruyu yanıtlayan Emrullah İşler, “Bu dinlemeler bir defa yasal değildir. Yasal olmayan, gayri ahlaki dinlemeler. Maalesef bu paralel yapının ne kadar güç kazandığı ve ne kadar gayri kanuni işler yaptığı, yıllardır bu dinlemeleri yaptığı ortaya çıkmış oldu. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. Bu skandalın ortaya çıktığı günün akşamı, Sayın Başbakanımızın oğluyla yaptığı iddia edilen bir takım görüşmelerin basına sızmasını da ben son derece manidar buluyorum. Yani böyle bir skandalı örtbas etmek için ortaya atılan, tamamen montaj olan bir kaset. Zaten Başbakanlıktan yapılan açıklamada bunu net olarak görüyoruz. Ardından dün meydana gelen gelişmelerde bu kasetin montaj olduğu konusunda hemen hemen herkes mutabık durumda. Dolayısıyla gündemi değiştirmek üzere yapılan bir montajlama olarak ben bunu görüyorum. Teknoloji de biliyorsunuz ilerledi, bu montaj kasetten sonra da diğer genel başkanlarla ilgili bir takım montajlar yapıldı ve ortaya kondu. Türkiye bu tip montaj kasetlerle veya buna benzer bir takım ipe sapa gelmez iddialarla 30 Mart’a kadar gündem değiştirmeye, dönüştürmeye yönelik bir takım faaliyetlerle karşı karşıya kalacağını tahmin ediyorum. 30 Mart seçimi artık bir yerel seçim olmaktan çıktı, tamamen bir genel seçim havasında cereyan etmekte. 30 Mart tabii ki kritik bir eşik olduğu için 11 yıldan sonra AK Parti’nin yenilmezlik unvanını elinden alma gayretleri var. Biz hizmetlerimizle tabii ki konuşuyoruz, icraatlarımızla. Ama birilerinin de böyle yalan ve iftiralarla acaba AK Parti’yi uzaklaştırabilir miyiz, Sayın Başbakanımızın itibarını zedeleyebilir miyiz gibi, son aylarda bir takım çalışmaları var. Biz milletimizden gücümüzü aldık ve yine milletimizden gücümüzü almaya devam ediyoruz. 30 Mart’ta da milletimizin sağduyusuna güveniyoruz. 30 Mart’ta en büyük hakem milletimiz olacak, kararını verecek, bekleyip göreceğiz inşallah” dedi.
“KENDİLERİ DIŞINDA BÜTÜN HERKESİ DİNLEMİŞLER”
7 bin kişinin dinlendiği yönünde basında yer alan haberleri değerlendiren İşler, “Hakikaten çok manidar, kendileri dışında bütün herkesi dinlemişler. Siyasetçiler var, akademisyenler var, gazeteciler var, bürokratlar var, işadamları var. Başbakanımız ‘Bu bir İstiklal mücadelesidir’ dedi. Hakikaten Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden bir yapılanmayla, bir çeteyle Türkiye karşı karşıya kalmış durumda. Bunu bir milli mücadele olarak görüp, bu şekilde mücadele etmemiz lazım. Bu manada Hanefi Avcı’nın Yeni Şafak’a vermiş olduğu röportajda yapmış olduğu çağrıyı çok önemsiyorum hakikaten. Burada hepimizin, her vatan evladının bu gayrı meşru çeteyle, yapılanmayla üzerine düşen mücadeleyi yapması gerekmektedir. Aksi takdirde devlet içinde bir devlet, işte bu kasetler, şantajlar, tapelerle sürekli Türkiye’de bir siyaset mühendisliği yapılması planlanmakta. Yakın zaman önce zaten bir genel başkan biliyorsunuz koltuğunu bırakmak durumunda kaldı. Onun yerine kasetle gelen bir genel başkan görevini yapmakta. Diğer bir muhalefet partimizde de yine aynı şekilde seçim öncesi şantajlar yapıldı. Şimdi anlaşılıyor ki bunlar herkesi dinlemişler, herkese bir takım şantajlar ve tehditlerle bir dizayn yapmak istiyorlar. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. Ben aslında CHP ve MHP’den de güçlü seslerin çıkması, itirazların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ama basit siyasi ayak oyunlarıyla maalesef bunlar yapılmıyor. Belki bir tane milletvekili açıklama yaptı, bence son derece sağduyulu bir açıklamaydı. Bugüne kadar da aslında bir muhalefet partimizin lideri her konuşmasında okyanus ötesine göndermeler yapardı. Bu olaylar bu şekilde gün yüzüne çıktıktan sonra da maalesef onlar da sus-pus oldular. ‘Acaba bir siyasi menfaat devşirebilir miyiz, acaba AK Parti aleyhine bir takım gelişmeler olur da bizim önümüz açılır mı?’ şeklinde bir yaklaşım var. Bunu ben doğru kabul etmiyorum. Bu yaşanan olaylar sadece AK Parti’ye, sadece Sayın Başbakanımıza yönelik olaylar değildir. Bunlar doğrudan Türkiye’nin milli güvenliğini hedef alan olaylardır. İşte bakın bugün buraya önemli bir açılış için geldik. Türkiye eğer son 11 yılda bu atılımları yapmamış olsaydı, buralara bu şekilde eliniz uzatabilir miydi? Bugün mazlum coğrafyanın her yerinde Türkiye TİKA’yla vardır. Yani resmi yardımlarını en fazla kalkındıran ülke Türkiye son yıllarda. Dolayısyla hem içeride, hem dışarıda Türkiye’nin durdurulması hedeflenmekte. Bunu çok iyi anlamamız lazım. Bütün vatan evladına bu çeteye, bu yapılanmalarla karşı mücadele vermesi lazım diye düşünüyorum” dedi.
(İHA)
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 07:20