32 STK 'BARIŞ' DEDİ...
Van'da bir araya gelen ve kendilerine Barış ve Kardeşlik için Toplumsal Mutabakat Hareketi (BAKAH) adını veren 32 Sivil Toplum Kuruluşu, "savaşın durdurulmasını ve diyalog yollarının açılmasını" istedi. Türkiye'de 26 yıldır devam eden çatışma ve şiddet ortamının sorunların çözümüne katkı sağlamadığı gibi kin, nefret ve kutuplaşmalara yol açtığını belirten sivil toplum örgütü temsilcileri, "Bazı ortak değerlerde buluşmayı ve oturup konuşmayı beceren insanların bulunduğu bir vicdan zemini oluşturmak istiyoruz. Bu yüzden devletin her türlü operasyonları durdurmasını, PKK'nın de silahlı güçlerini ülke sınırları dışına çekmesini, sorunların çözümü için başlangıç ve zorunlu bir yol olarak teklif ediyoruz" açıklamasını yaptı. Basın açıklaması Türkçe ve Kürtçe olarak iki dilde yapıldı.
32 sivil toplum örgütü adına yapılan ortak basın açıklamasını okuyan Mazlum Der Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Değer, "Tarih boyunca devasa sorunların şiddetle çözüme kavuştuğu görülmemiştir. Şiddetle sağlanan sessizliğin ise kalıcı barışı temin ettiği vaki değildir. Şiddet; daha çok ölüm, daha çok gözyaşı, daha çok yıkım ve tükeniş demektir. İnsanlık dışı şiddetin son bulması için sivil toplumu harekete geçmeye, sivil tepki vermeye ve barış için toplumsal mutabakata davet ediyoruz" dedi. Basın açıklamasının amaç ve hedefler kısmı Türkçe ve Kürtçe olmak üzere 2 dilde okundu.
Basın açıklamasında şöyle denildi:
"Şiddetin durmasının, sorunların çözümü için bir başlangıç olduğunu bilenler olarak, mutlaka şiddetin durdurulması gerektiğini söylüyor ve çatışan tarafları derhal bu şiddet halini durdurmaya davet ediyoruz. Konuşmadan, diyalog sürecine girmeden, kördöğüşü şeklinde devam eden bu kaos ve brakujinin (kardeş kavgası) daha çok ölüm, daha çok acı, daha çok kötülüğü beslediği ve besleyeceği ortadadır.... Her eve bir yangın gibi düşen cenazeler istemiyoruz..... Birçok yönetici, siyasi parti, kurum ve kuruluş temsilcilerinin son olaylar üzerinden, Kürtlerin temel hak ve özgürlük taleplerini terörize etmeye kalkışmaları siyasi basiretsizliklerinden, başından beri çözüme katkı sağlamak istemeyişlerinden, bölünme fobilerinden belki de siyasi rantlarının kaybolması korkusundan kaynaklanıyor olsa gerek. Başbakan'ın Kürt sorununu doğru tanımlaması, sahiplenmesi cesaret ve umut verici olmuştu. Ancak açılımın içi bir türlü doldurulamamış ve başlarda Kürt açılımı' diye ismi konulan bu şeye daha sonra kardeşlik projesi' denilerek gittikçe kuşa çevrilmiştir. Tüm bu zorluklara rağmen hükümet, risk alarak Kürt açılımının içini doldurmalı ve ivedilikle pratiğe yönelik adımlar atmalıdır. Hükümetin kendi varlığının da bu sorunu çözmekten geçtiği unutulmamalıdır. Bazı ortak değerlerde buluşmayı ve oturup konuşmayı beceren insanların bulunduğu bir vicdan zemini oluşturmak istiyoruz. Bu yüzden devletin her türlü operasyonları durdurmasını, PKK'nın da silahlı güçlerini ülke sınırları dışına çekmesini, sorunların çözümü için başlangıç ve zorunlu bir yol olarak teklif ediyoruz....."
"Barış gönüllüleri olarak, vicdan sahibi, insanlığını yitirmemiş, kan üzerinden bir kazanç ummayan herkesi ve her kesimi bu kanı durdurmak için meydanlara, sokaklara, hayatın içine çağırıyoruz" denilen açıklamada "Şiddete hayır, diyaloga evet" çağrısı yapıldı ve "Barış İçin Toplumsal Mutabakat Hareketi olarak, şiddetin, çatışmaların ve silahın ortak akıl üzerindeki vesayetinin sona erdirilmesini istiyor ve toplumsal inisiyatif olarak 'Artık yeter-Edi bese' diyoruz" ifadelerine yer verildi.