BAKAN GÜL: ''BATI DÜNYASINA AİDİYETİMİZ DE, İSLAM DÜNYASININ PARÇASI OLDUĞUMUZ DA BİRER OLGUDUR''
ALİ ULURASBA
ANKARA- Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye'nin batı dünyasına aidiyetinin de, İslam dünyasının parçası olmasının da birer olgu oduğunu söyledi.
TBMM Plan Bütçe Komisyonu Sait Açba başkanlığında toplandı. Komisyona, Bakanlığı'nın 2004 yılı bütçesi ile ilgili bir sunuş konuşması yapan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türk dış politikasının ilkeli, dengeli ve gerçekçi olduğunu ifade etti. ''Dış politikamız, ülkemizin menfaatlerini korumanın yanısıra, Türkiye için olduğu gibi, çevremizde de barış, istikrar, ilerleme ve refaha katkıda bulunan bir işlev üstlenmiş bulunmaktadır'' dedi.
Bu rolün yalnızca Türkiye'nin kilit jeo-ekonomik konumundan, demografik ve ekonomik ölçeğinden ve askeri gücünden kaynaklanmadığını, Türkiye'nin dünyadaki yerinin ve dış politika bakımından birincil düzeyde önem taşıyan diğer hasletlerin de vurgulanması gerektiğine işaret etti. ''Çağdaş değerlerimiz ve demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine dayalı çoğulcu ve özgürlükçe rejimimiz, keza serbest piyasa ekonomisi temelindeki ekonomik yapımız bunların başında gelmektedir. Farklı coğrafyalar odağında yeralan Türkiye, birbirine alternatif değil, birbirini tamamlayan boyutları bünyesinde meczeden bir dış politika izlemektedir. Batı dünyasına aidiyetimiz de, İslam dünyasının parçası olduğumuz da birer olgudur. Türkiye bu şekilde, küresel bir uyum politikasını, kendi özellik ve hasletlerinden güç alarak, doğallıkla temsil etmektedir'' ifadelerini kullandı.
Türk dış politikasının çözümsüzlüküğün çözüm olamayacağı anlayışında olduğunu belirten Gül, bölgede de bir uzlaşı ve işbirliği kültürünün yerleştirilmesinde öncü rolu oynadığını ifade etti.
Gül, bu çerçevede Irak halkının tüm kesimlerinyle dostça kucakladığını ve bu ülkenin barışçı ve mereffeh geleceğinin inşasına katkıda bulunmakta kararlı olduğunu belirterek, ''Hükümetimiz savaş öncesinde ilkelli, yaratıcı ve etkin bir diplomasi sergilemiştir. Bulunduğumuz aşamada Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasının şart olduğunu, doğal kaynaklarının Irak halkının ortak varlığı olduğunu ve bu ülkenin egemenliğinin Iraklı'lara en kısa zamanda devredilmesining erektiğini ısrarla savunmaya devam etmektedir. Kendi içinde ve çereçvesiyle barışık bir Irak hedefi, ancak bu şekilde sağlanabilecektir'' dedi.
Meclis'ten Irak'a asker gönderilmesi konusunda izin tezkeresi aldıklarını hatırlatan Gül, ''Yüce Meclis, hükümetimize Irak'taki istikrar gücüne askeri katkıda bulunma izni vermiştir. Bu iznin kullanılmasında izin tezkeresinde kayıtlı hedefler gözetilecektir. Hükümetimiz istikrar gücüne katılım konusundaki nihai kararını, güncel koşulların gerçekçi bir değerlendirmesi ışığında ve ilgili taraflarla halen devam eden istişareler sonucunda verecektir. Türkiye'nin istikrar gücüne katılımı konusunda güttüğü amaçlar açıktır. Barış kuvvetlerimize ihtiyaç duyulması halinde, bu ülkeye işgalci gibi değil, Irak'ın istikrarının sağlanmasına yapmakta olduğumuz siyasi, ekonomik ve insancıl katkıları tamamlayıcı bir unsur olarak gidilecektir'' dedi.
Gül, PKK/KADEK'in Kuzey Irak'tan tasfiyesi için gerekli görüşmelerin yapıldığını belirterek, ''Ülkemizde 30 binin üzerinde vatandaşımızın hayatına kasteden terör örgütü PKK/KADEK'in Irak'taki mevcudiyetinin tasfiyesi için çok boyutlu bir çalışmayı bütün ilgili kurumlarımızın işbirliğiyle yörütmekteyiz'' ifadelerini kullandı.
Gül, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ise 2004 Aralık Zirvesi'nin bir dönemeç oluşturduğuna işaret etti. Türkiye'nin üzerine düşenleri yapmaya çalıştığını bildiren Gül, Türkiye'nin AB uyum yasalarını uygulama konusunda da kararlı olduğunu ifade etti. Gül, AB uygulamalarını incelemek üzere bir komitenin de kurulduğuna işaret ederek, ''Türkiye birleşik Avrupa projesinin doğal bir parçasıdır. Demokratik ve stratejik dokumuz gelişen ve gelinen AB hedefiyle uyum içerisindedir. Bundan sonra AB 2004 sonunda alacağı kararla, siyasi gerçekçilik, stratejik akılcılık ve taahhütlerine vefada sınanacaktır'' dedi.
2004 yılının Irak başta olmak üzere Ortadoğu için kritik bir sene olacağına işaret eden Gül, ''Burada da bir yandan ulusal menfaatlerimiz kararlılıkla korunurken, bölgesel huzur ve gönenç yönündeki aktif katkı ve çabalarımız devam edecektir. Aynı zamanda Filistin-İsrail uyuşmazlığının güvenli sınırlar dahilinde yaşayan iki devlet temelinde çözülmesi terör ve şiddetin bitirilmesi ve Filistin halkının sıkıntılarının artık sona ermesi gerekitğinin altını çizeceğiz'' ifadelerini kullandı.
Gül, Kıbrıs sorununun çözüm bulmasının Kıbrıs Türk tarafı olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin de hedefi olduğunu belirterek, ''Ancak varılacak çözümün Kıbrıs Trük halkının vazgeçilmez haklarını koruması ve Ada'daki iki toplumun güvenlik içinde yanyana yaşayabilecekleri ortamı da sağlaması gerekir'' dedi. Gül, Kıbrıs'ın ekonomik anlamda da desteklenmeye devam edeceğini belirtti.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:58