Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak'a asker gönderirse Türkiye'ye para gelecek anlayışını, iki stratejik ortak arasında çok yanlış bir değerlendirme olarak gördüğünü belirterek, ''O ayrı bir konu, o ayrı bir konu. Bunu birbirine karıştırmamamız gerekir. Bu birbirine karıştırılırsa, bizi de üzer, Parlamento'yu da üzer'' dedi.
Erdoğan, CNN Türk'te yayımlanan ''Eğrisi Doğrusu Özel'' programında, gazeteci yazar Taha Akyol'un sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, Türkiye'nin artık dışarıdaki güven ve itibarının artmaya başladığını ifade ederek, ''Mesela, 4 Kasım 2002'de, uzun vadeli iç borçlanma, 27 Ağustos 2003 vadeli bir kağıtta, yaklaşık olarak 9 ay oluyor bu süre, yıllık bileşik faiz 63.9'du. Ama şimdi bugünkü rakam 38.5'' diye konuştu.
Taha Akyol'un, ''Sanayici, reel faiz yüzünden, para çevirmekte zorlanıyor'' şeklindeki sözleri üzerine Erdoğan, bunun, sanayicilerin piyasa ya da parayı yönetme anlayışlarından da kaynaklanabileceğini ifade ederek, devletin bugün çok daha iyi bir duruma geldiğini ve çok daha ucuza borçlanma fırsatını yakaladığını söyledi.
Erdoğan, bir başka soru üzerine, artık yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmekten korkmadığını belirterek, bunun sonuçlarının 2004'ten itibaren görülmeye başlanacağına inandığını, yaptıkları seyahatlerde de bunu çok açık gördüklerini bildirdi.
MEMURLARIN DURUMU
Başbakan Erdoğan, memurlarla ilgili bir soru üzerine, bir memur ailesinin çocuğu olduğunu ve belediye başkanlığı döneminde memur ve işçilere yaklaşımını herkesin bildiğini anlattı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde memurlara yakacak ve giysi yardımı yaptığı için yargılandığını anımsatan Erdoğan, aynı şekilde işçilere de yüzde 150 oranında zam yaptığını söyledi.
Belediyenin o dönemde güçlü olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Elinizde gücünüz olursa verirsiniz. Elinizde gücünüz olmazsa, eğer kalkıp da belirlenen oranın üzerinde bir oranı yansıtmaya kalkarsanız, iki ay sonra maaş ödeyemez duruma düşersiniz. 'Bir yıl bizden bir şey beklemeyin. 3 yıl sonra cebinizde bir şeyler olmaya başlayacak' derken, bir yol haritası çizdik. Şu anda işçilerin, memurların aldığı zammın yeterli olduğunu düşünmüyorum. Şu anda düşünülen zammın onlar için yeterli olduğunu savunan birisi değilim ki. Tam aksine, biz şu anda şartlarımızı zorluyoruz. Temennimiz bunun çok daha yukarılara çıkarılması. Ve bunu da çıkarmanın gayreti içinde olacağız. Biz, eğer beklediğimizin dışında bir sıçramayı gerçekleştirirsek, o belirlenen süreleri de beklemeyiz.'' Erdoğan, memurlara ne kadar zam verileceğinin sorulması üzerine, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile yetkili sendikaların görüşme halinde olduklarını anımsatarak, şöyle devam etti:
''Öyle zannediyorum ki, bir çözüme varacağız. Fazla uzatmak niyetinde, arzusunda değiliz. İnşallah, Kamu-Sen yetkilileri de bunu pek fazla uzatmazlarsa, süratle bir neticeye varırız. Ama, çok afaki oranlarla konuşulursa onu da verecek durumda değiliz. Çünkü, orayı verirken Türkiye'yi batıramayız. Memurların emeğinin bedelini tam manasıyla verebilir miyiz? Şu anda veremeyiz. Hepimiz bir şeyler yapacağız.'' Göreve geldiklerinden beri milletvekili maaşlarına zam yapılmadığını kaydeden Erdoğan, en düşük zammı milletvekillerinin alacağını, en yüksek zammın ise en az maaş alan memurun alacağını söyledi. Bu yolla ücretler arasındaki makasın kapanacağını ifade eden Erdoğan, ''Bundan sonra bir de asgari ücreti konuşacağız. Böyle asgari ücret olmaz'' diye konuştu.
IRAK'A ASKER GÖNDERME
Başbakan Erdoğan, ''Türkiye Irak'a asker göndermese bile IMF'den 8,5 milyar dolar kredi alacak mı? Çelişkili açıklamalar geliyor. Siz ne diyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine, ABD'nin Türkiye'nin stratejik ortağı olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin, stratejik ortak olarak, Irak'taki gelişmelerde şu ana kadar olumlu adımlar attığını kaydederek, ''Bir ayrışma noktamız oldu ama hava sahasının açılması konusunda kendilerine gerekli desteği verdik. Onlara buradan insani yardım yapılması konusunda da mutabakat sağlandı ve bunlar yerine getirildi'' diye konuştu.
Bu konuların, Türkiye'de de ABD'de de bazı kişilerce çok farklı yorumlarla tahrik edildiğini söyleyen Erdoğan, o günden bugüne bu sıkıntıların sürdüğünü bildirdi.
Gerek Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal'in ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ABD'ye gidişleri gerekse ABD'li yetkililerin Türkiye'ye gelişleriyle gayet olumlu bir noktaya gelindiğini anlatan Erdoğan, ''8.5 milyar dolarlık kredi ki 1 milyar dolarlık hibe olayıyla başladı. Bizim böyle bir talebimiz olmadı. Eğer ABD böyle bir hibede bulunursa, ne ala. Bulunmazsa, 'ABD ille de hibede bulunsun' diye bir gayretimiz yok'' diye konuştu.
Türkiye'nin bir gururu ve onuru olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Bu onurumuzu, bu gururumuzu da bir milyar dolara çiğnetecek bir millet değiliz. Onun için, 'bunu bize kredi olarak verin, uygun bir vadede olursa, biz bu krediyi borçlanalım ve ödeyelim' dedik. 8,5 milyar bu şekilde gündeme geldi'' dedi.
Geleceğe yönelik adımları 8,5 milyar dolar gelecek diye atmadıklarını belirten Erdoğan, ''Gelirse bizim için iyi olur, ama, 'gelmezse ne olur' diye bir sıkıntımız yok'' diye konuştu.
İKİ STRATEJİK ORTAK ARASINDA ÇOK YANLIŞ...
Erdoğan, ''8,5 milyar dolar konusunda, size gelen bilgiler gelecek gibi mi gözüküyor, yoksa asker gönderilirse mi gelecek gibi gözüküyor?'' sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
''Ben, doğrusu asker gönderilirse bu para gelecek anlayışını, iki stratejik ortak arasında çok yanlış bir değerlendirme olarak buluyorum. Böyle olduğunu zannetmiyorum. Şu ana kadar da bu yönde aldığım ciddi bir istihbarat yok. Abdullah Bey'den de şu ana kadar bana böyle bir şey gelmedi. O ayrı bir konu, o ayrı bir konu. Bunu birbirine karıştırmamamız gerekir. Bu birbirine karıştırılırsa, bizi de üzer, Parlamento'yu da üzer.'' Başbakan Erdoğan, ''Parlamento'yu olumsuz etkiler mesajını mı vermek istiyorsunuz?'' sorusunu ise ''Böyle bir mesaj vermek istemem. Ama etkileyebilir'' diye yanıtladı.
milliyet
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:36