BUGÜN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'INDA ÇOK ÖNEMLİ BİR İHALE VAR
Ders kipalrında paylaşım kavgası
Yayıncıların yürekleri bugün biraz daha hızlı çarpıyor. Çünkü bugün onlar için çok önemli bir ihale var...
Biliyorsunuz; Milli Eğitim Bakanlığı 2003-2004 eğitim ve öğretim yılından itibaren ilköğretim okullarında okutulacak ders kitaplarını öğrencilere ücretsiz vermeye başladı. Bu nedenle 62 milyon 500 bin kitabı basacak firmalar, ''bir defaya mahsus'' olmak üzere ihale yöntemi yerine ''pazarlık'' usulüyle belirlendi. Yayınevine maliyeti 600 bin lira olan 160 sayfalık bir kitap için, bakanlık 1 milyon 800 bin lira ödedi. Böylece yayınevlerinin kasasına 107 trilyon lira para girdi.
Bakanlık, bu kitapların dağıtımı için dağıtımevlerine ve kırtasiyecilere de 30 trilyon lira kaynak aktardı.
Milli Eğitim Bakanlığı, geçen yıl gerek zaman darlığı, gerekse ilk yıl olduğu için bu yüksek maliyete ''bile bile'' göz yumdu...
Ama bu yıl, 600 bin liralık bir kitaba 1 milyon 800 bin lira ödenmemesi için, yayınevleri ihaleye davet edildi. Böylece, en düşük fiyatı veren yayınevi okutulacak ders kitaplarını basma hakkını elde edecek.
Fakat duyduğumuza göre yayınevleri geçen yılki ''tatlı kâr''dan vazgeçmek niyetinde değil.
Bu nedenle de bugün her bir kitap için ayrı ayrı yapılacak ihaleye ''anlaşarak girmeleri''nden, böylece ''fiyat kırma''nın önüne geçmelerinden kaygı duyuluyor.
Bakanlığın, ihalelere katılmak için koyduğu ''asgari sermaye şartı'', ''bilanço yeterliliği'' ve ''teminat mektubu zorunluluğu'' nedeniyle küçük yayınevleri ihalelere giremiyor... Bu da yayıncılar arasındaki rekabetin kızışmasının önünü kesiyor...
Eğer ihalelerde gerçek bir rekabet yaşanırsa, geçen yıl 107 trilyon liraya ulaşan maliyetin, 50 trilyona kadar düşmesi bekleniyor. Yayıncıların aralarında anlaşmaları halinde ise bu rakamın 150 trilyonu aşabileceği söyleniyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu durumdan hiç kaygı duymuyor... MEB Müsteşarı Prof. Dr. Nejat Birinci, fiyatların çok yüksek tutulması halinde ihalenin iptal edilebileceğini vurgulayarak, ''Gerekirse tüm kitapları kendimiz basarız'' diyor.
Bu elbette mümkün...
Ama bu durumda da binlerce kişinin çalıştığı özel yayınevleri büyük bir maddi darboğaza girecek...
Dedim ya; bugün yayıncılık dünyası için önemli bir gün...
Umarım herkes kazanır!
Reklamcılara izin var, rektörlere yok
Marmara Bölgesi'ndeki 25 üniversitenin rektörü ve öğretim üyeleri dün YÖK Yasası'nı protesto
amacıyla Laleli'deki İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nden, Beyazıt'taki rektörlük binasına kadar yürüdü...
Ancak Ordu Caddesi polis tarafından araç trafiğine kapatılmadığı için büyük bir karmaşa yaşandı. Hükümeti protesto eden akademisyenler, kilitlenip kalan trafik yüzünden vatandaşların protestosuna uğradı...
Oysa hocalar, bu yürüyüş için günlerce öncesinden İstanbul Valiliği'nden izin almışlardı. Her nedense bu izne rağmen polis caddeyi trafiğe kapatmadı.
Ama çok değil, daha bir gün önce; yani 16 Mayıs Pazar günü aynı cadde 08.00'den 18.00'e kadar araç trafiğine kapatılmıştı...
Peki gerekçe neydi biliyor musunuz?
Ben söyleyeyim:
Bir firmanın reklam çekimi!
İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Celalettin Cerrah:
Dün o caddeyi araç trafiğine kapatmayarak büyük bir yanlışa imza attınız...
Eğer ''Bu cadde trafiğe kapatılamaz'' diyorsanız, neden bir gün önce reklamcılar için kapattınız?
Ya dün halkla öğretim üyeleri arasında yaşanan gerginlik ''laf atma'' düzeyini aşıp, kavgaya dönüşseydi...
Ya bu kavgaya, üniversitede toplanan ve hem hükümeti, hem de hocalarını protesto eden öğrenciler de karışsaydı...
...O zaman bunun hesabını nasıl verecektiniz Sayın Cerrah?
Defalarca yazdım, bir kez daha tekrarlayayım:
Polisin ön önemli görevlerinden biri de ''tarafsız'' olmaktır...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:13