Gündem
  • 1.12.2014 17:47

Burhan Kuzu'dan, Anayasa Mahkemesi'ne 'baraj' tepkisi

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılması için yapılan bireysel başvurularla ilgili açıklamaları üzerine konuştu.

Prof. Kuzu, "Haşim beyin bu açıklamayı yaptığına inanmak istemiyorum. Bunu çok kaygılı bir şekilde söylüyorum. çünkü bir hukukçunun yapacağı açıklama değil bu. Hiç kimse trübünlere oynamasın, kendi konumunu güçlendirmek için bu tür yollara gitmesin. Herkes yasalara anayasa bağlı olarak kararını versin. Bu Anayasa Mahkemesi'ni 'kalsın mı gitsin mi noktasına getirir' tartışmaya sebep olur. Bu kadar net ve bu kadar sert konuşuyorum" dedi.

BİREYSEL BAŞVURU İSMİNDEN BELLİ KİŞİNİN MAĞDURİYETİNİ GİDERMEYE YÖNELİKTİR

Prof. Dr. Burhan Kuzu, İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde gerçekleştirilen 'Başkanlık sistemi' konulu konferansın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılması için yapılan bireysel başvurularla ilgili "Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı. Raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için 'bireysel'de değil de 'genel kurul'da görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacağız" şeklindeki açıklamasına ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:

"Haşim beyin bu açıklamayı yaptığına inanmak istemiyorum. Bunu çok kaygılı bir şekilde söylüyorum. Çünkü bir hukukçunun yapacağı açıklama değil bu. Sokaktaki bir vatandaş dese dersin ki adamın içinden böyle geçiyor ama bir Anayasa Mahkemesi başkanının böyle bir yolun hazır olduğunu, yüzde 10'luk barajı kaldıracağız 2015 seçimlerinde uygulanacak gibi böylesine akılları donduran hakikaten vicdanları karartan açıklamasını yok sayıyorum, 'böyle bir şey herhalde olmamıştır' diyorum ama sanki var. Bir defa bireysel başvuru Anayasa Komisyonu Başkanı olarak bizim dönemde geldi. Doğru bir tercihtir, uygulamada zaman zaman yanlış yapsa da eh hadi şöyle ya da böyle götürdü filan. Çünkü bireysel başvuru isminden belli kişinin mağduriyetini gidermeye yöneliktir. Dava açmışsın kaybetmişsin şu sebep, bu sebep ya 'bir de Anayasa Mahkemesi'ne gideyim İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmeden önce' diyorsun. 'Oradan alınan kararla bir yargılamayı tekrar yargılansın' diyebiliyorsun, o yol yoksa tazminata hükmedebiliyorsun veya bir devlet memurunun görevine dönmesi belki bir şekilde sağlanabiliyor ama farkındaysanız hep bunlar ferdi bazda, kişiyle alakalı."

BİR YAKLAŞIM OLARAK BUNUN HİÇBİR HUKUK ZEMİNİ VE TABANI YOKTUR

"Anayasaya ve özellikle kuruluş kanununa çok net olarak yazmışız ki 'kanunda yer alan bir konu bireysel başvuruya konu olamaz' çok net yani açık" diyen Prof. Dr. Kuzu, şöyle devam etti:

"45. maddenin 3. bendi bu söylediğim. Önlerinde var bunu da çok bal gibi de biliyorlar. Bu talep daha geldiği gibi red olmalıydı. Geldiği gibi demeli ki 'senin konu bakımından bu talebin kanuna anayasaya aykırıdır, bakamayız' denmesi lazım ama bu denmemiş. Diyor ki 'bunu genel kurula getireceğim'. Bizim anayasamızda ve ilgili kanunda kuruluş yasasında 'buna daireler bakar' diyor. 5 kişilik daire bakıyor. Genel kurulun bakacağı işleri anayasa saymış. Siyasi partilerle alakalı kapatmadır buna benzer işlerdir yüce divan için yaptığı toplantılardır, bir kanunun iptalidir gibi. 4-5 ana konu var ki bunları zaten 'genel kurul bakar' diye yazmışız. Konu genel kurula gelecek bir konu değil. Daha önce 1995 yılında Anayasa Mahkemesi'nin, Haşim beyin imzası olan bir karar var elimizde yüzde 10'luk barajın Anayasaya aykırı olmadığını istikrar bakımından gerekli olduğunu söylüyor. Doğru bir karar yani. İnsan hakları Mahkemesi'ne bu konu götürüldü ve İnsan Hakları Mahkemesi de bu yönde karar verdi. O da dedi ki istikrar açısından Türkiye'nin kendi sorunudur ben bu işe girmem şeklinde. Böylesine tablo varken, Haşim beyin bunu zorlaması hakikaten anlaşılır gibi değil. Bununla herhalde o yapmış olduğu açılış konuşmasındaki hızını alamamıştır, devam ediyor onu aynı şekilde. ama bu bir yere toslar bu böyle yürümez, bir yaklaşım olarak bunun hiçbir hukuk zemini ve tabanı yoktur. "

BU ANAYASA MAHKEMESİ'Nİ 'KALSIN MI GİTSİN Mİ?' NOKTASINA GETİRİR

"Açık söylüyorum böyle bir karar çıktığı zaman bu hukuken yok hükmündedir. keenlemyekündür eskilerin tabiriyle, böyle bir şey doğmamış sayılır. Böyle bir karar anayasa Mahkemesi'nden çıkmaz diye düşünüyorum. Akıllarının donmuş olması lazım, bütün şuurlarının durmuş olması lazım. Bir an için şuur kaybına uğramış olmaları lazım böyle bir karar vermeleri için. Bu kadar net konuşuyorum. Ama böyle bir karar verilirse de yok hükmünde sayarız bu karar uygulanmaz. Hiç kimse vitrinlere oynamasın. Hiç kimse tribünlere oynamasın, kendi konumunu güçlendirmek için bu tür yollara gitmesin. Herkes yasalara anayasa bağlı olarak kararını versin. Bu Anayasa Mahkemesi'ni 'kalsın mı gitsin mi noktasına getirir' tartışmaya sebep olur. Bu kadar net ve bu kadar sert konuşuyorum. Dolayısıyla inşallah böyle bir yanlışa imza atmazlar. Lafta kalır, yanlış bir yorumdur diye düşünürüz."

BENZER İTİBAR HALİFEYE KARŞI DA VARDI

Burhan Kuzu, Papa Francesco'nun Türkiye ziyaretiyle ilgili olarak Twitter hesabından, "Papa'nın gelişi ve karşılamadaki muhteşemlik, Vatikan'ın dini yönüne verilen önemi gösteriyor. Hilafet de böyle bir fonksiyon icra ediyordu" mesajı ile ilgili sorusuna ise , şu yanıtı verdi:

"Papa buraya geldi, Vatikan biliyorsunuz bir devlet aslında. 44 hektarlık bir devlet yani büyükelçilikleri, elçilikleri falan var. Bir nevi bir devlet adamı. O belki dünyanın en küçük devleti olarak gelen bir kişi bu kadar itibar, bu kadar muhteşemlik neden yapıldı diye baktığınız zaman dini yönünden kaynaklanıyor. Papa olmasından dolayı yoksa 44 hektara yapılacak bir itibar değil bu. Putin geldi, belki ondan çok daha fazla itibarla karşılaştı. Benzer itibar bir zamanlar İslami temsilen de halifeye karşı da vardı. Bundan 'illa halifelik gelsin' diye bir anlam çıkmaz. Böyle bir niyetim de olmadı. Yani kurumun önemini vurgulayan ve kafalarda hakikaten yazık mı oldu diyen bir çağrışım. Yoksa böyle bir çalışmamız da yok niyetimiz de yok. Doğru da olmaz belki bu şeyden sonra ayrı bir mesele. Oradaki şeyim asla farklı yorumlanmasın tamamen bu çerçevede söyledim yani. "

BİR FİTNE VARSA, BU FİTNENİN BAŞI BENİM

30 yıldır Türkiye için başkanlık modelini savunduğunu ifade eden Burhan Kuzu, “Bu Ak Parti ile başlayan bir sevda değil. 'Başbakan şimdi ki Cumhurbaşkanımız başkan olmak istiyor. Hocamda bunun zeminini hazırlıyor' bu iş böyle değil. Özal'a da fikri veren benim. Dolayısıyla eğer bu konuda bir fitne varsa, bu fitnenin başı benim. Bir durum varsa vebali ben kendim alıyorum" dedi.

“PARLAMENTER MODELİN ADI VAR KENDİ YOK"

Kuzu, "Parlamenter modelde kuvvetler ayrımı yoktur. Kitapta 'vardır' denir. Yoktur. Neden yoktur? Çünkü yargıyı bir kenara bırakın, yasama, yürütme ayrımına baktığınız zaman bu modelde yasama yoktur. Adı var, kendi yoktur. Bunu bir Anayasa Komisyonu Başkanı söylüyor size. Dışarıdan göründüğü gibi bir parlamento sistemi yoktur. Şu gördüğünüz parlamento indir kaldır, başka işe yaramaz. Yürütmeden gelen, başbakandan gelen yasaları kabulden başka bir yetkimiz yoktur. Hükümetin kabul etmediği hiçbir önerge komisyonda ve genel kurulda geçmez. Buradan çıkan sonuç şudur ki, çıkan yasaların yüzde yüzü Parlamenter modelde Türkiye, Almanya, İngiltere hepsi dahil buna. Gelir ve olduğu gibi geçer. Değişiklik sadece hükümetin ve bakanların dediğiyle sınırlıdır" diye konuştu.

“AMERİKAN BAŞKANI DİKTATÖRLÜK YAPMAK İSTESE NASIL YAPACAK"

Başkanlık sisteminde ise yasama, yürütme ve yargının net bir şekilde ayrıldığını anlatan Kuzu, “Yürütme yasmaya karışamıyor, yasama yürütmeye karışamıyor. Herkes kendi işini yapıyor. Kanun yapmak ve bütçe işlerinin tümü meclise ait. Parlamenter rejimde kimdeydi bu? Şeklen yasamada ama uygulamada hiç böyle bir şey yok. Ama burada parlamento izin vermeden Amerika'da başkan bir kuruş harcayamaz. Tüm yetkiler meclisin tek elindedir. Dolayısıyla bütçe gibi kanun gibi iki ana yetki elinde bulunduramayan başkanın diktatör olma şansı sıfırdır. Amerikan başkanı diktatörlük yapmak istese nasıl yapacak? Yasama yok. Yürütme elinde sadece… kanunda gelmemiş veya bütçe yok. Neyiyle diktatörlük yapacak" diye konuştu.

Taner YENER - Ümit TÜRK / İSTANBUL (DHA)

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 23:57

İLGİLİ HABERLER