KAYNAK : Haber Vitrini
İSTANBUL-Etibank ve Egebank davalarından tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen ünlü reklamcı Nail Keçili'nin ilginç bir aile geçmişi var. Babası Demokrat Partili işadamı Nadir Keçili 1960'ların başında intihar etmiş. Nail Keçili'nin dedesi Nail Bey de 1926'da Atatürk'e suikast davasında yargılanarak Ankara'da idam edilmiş. Dede Nail Keçili, Yenibahçeli namıyla maruf olan eski bir İttihatçı fedaisi. Kardeşi Yenibahçeli Şükrü Bey ise Enver Paşa'nın yaverliği yapan ve keskin nişancılığıyla tanınan ünlü bir İttihatçı.
1947'de Ankara'da doğan Nail Keçili Türk siyasetine Amerikan tarzı siyasal reklamcılığı getirdi. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tansu Çiller ve Bülent Ecevit'in yanısıra pekçok kamu bankasıyla çalıştı. THY'nin de uzun yıllar ajanslığını yaptı. Yakın dostları Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar ile aynı davalardan birlikte hapis yattı.
İttihat ve Terakki'ye giriyorlar
Nail Keçili babası intihar ettiğinde 12 yaşındaydı. Annesi Semra Hanım TİSK kurucusu Ertuğrul Soysal ile evlendi. Keçili'nin dedesi ise Kafkas kökenli. Dede Nail ve Şükrü Bey şimdiki Vefa Stadı'nın bulunduğu Çukurbostan civarında bir evde doğuyorlar. Yenibahçe'de "Hanımın oğulları" olarak tanınıyorlar. Babaları da subay olan Nail ve Şükrü kardeşler, baba tarafından Burdurlu SarıKeçili aşiretinden. Keçili soyadı da buradan geliyor. İki kardeş de İttihat ve Terakki'ye giriyor. Şükrü Bey, I. Dünya Savaşı'nda Teşkilat-ı Mahsusa'da görev aldı. Hücum Taburu ve Maltepe Atış Okulu Komutanlığı yaptı. Kara Vasıf ve arkadaşları tarafından Kuva-yı Milliye döneminde kurulan Karakol Cemiyeti'nde çalıştı. Anadolu'ya asker ve cephane sevkiyatının kilit isimlerden olan Şükrü Bey'in, İsmet Paşa'ya baskı yaparak Ankara'ya gitmesini sağladığı belirtiliyor.
Suikast davasında yargılandı
İstanbul ve Kocaeli Havalisi Kuvay-ı Milliye Komutanlığı yapan Şükrü Bey, 1920-1923'de Ankara'da toplanan TBMM'nin ilk dönemine İstanbul milletvekili olarak katıldı. 1926'da Atatürk'e suikast davasında idamla yargılandı. Kendisi beraat etti, kardeşi Nail ile en yakın arkadaşı Kara Vasıf idam edildi. Atatürk'e suikast davası, İttihat ve Terakki'nin Atatürk'e muhalif olan kanadının tasfiyesinde de önemli rol oynadı. Şükrü Bey'in "Neden Atatürk'le birleşmediniz?" şeklindeki sorulara verdiği cevap da bir İttihatçı fedainin zihin yapısını ortaya koyacak nitelikteydi, "Nasıl birlik olurum. Mahalle arkadaşım Kara Vasıf karşı taraftaydı." Ankara İstiklal Mahkemesi'nde idama mahkum edilen Yenibahçeli Nail Bey, oğluna hitaben hatıra defterine, "Annenin ve kardeşlerinin gözlerinden öperim. Amcanız size baba olacaktır. Bu mesele ile hiçbir alakam yoktur. Yalnız, mahkeme reisi Ali Bey'i tevbih etmeyiniz. Doktor Fikret beyin bir sözü beni idam ettiriyor" diye yazmış. Nail Bey, "Reis ve Kılıç Ali Beylere mahsus selam eylerim. Hakikaten adaletin hükmünü yerine getirdiler. Kendilerine darılacak halim yok" dedikten sonra idam sehpasının önündeki masanın üstüne çıkarak, "Millet sağ olsun, vatan payidar olsun" diye bağırdı. Cellata, "Şu düğümü arkaya getir. Nasıl olsa boğacak değil mi? Arkadan olsun" diyerek sandalyeye oturdu. Cellat, ayağa kalkmasını isteyince, gülmeye başladı, "Ne bileyim ben? Her zaman sandalye görünce otururduk. Meğer bu başka sandalyeymiş. Daha evvel idam edilmediğim için, teşrifatını bilmiyorum. Yalnız düğümü arkaya al cellat başı" dedi.
Buzlar yıllar sonra eridi
Atatürk ile Şükrü Bey arasındaki buzlar, Nail Bey'in idam edilmesinden yıllar sonra eridi. Atatürk, Florya'da Şükrü Bey'in evini köşkünü ziyaret etti. Atatürk'ün, Şükrü Bey'in üvey oğlu Burhan Oğuz'u devlet bursuyla okutmak istemesine İsmet Paşa itiraz etti. İnönü Atatürk'e, "Kardeşini idam ettiğimiz bir adamın oğlunu nasıl devlet bursuyla okuturuz? Ya o ya ben" dedi.
KEÇİLİ'NİN AMCASI AYASOFYA'I HAVAYA UÇURACAKTI
İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilmesinden sonra Ayasofya Camii'nin Rumlar tarafından basılacağı yönünde söylentiler çıkıyor. Cemal Kutay tarafından çıkarılan "Tarih Konuşuyor" dergisinin Ağustos 1964 tarihli 7. sayısında "İşte yabancı bayrakların Beyoğlu caddelerinde dalgalandığı o acı günlerde (Ayasofya Camii) üzerinde ihtiraslar kabarmış, minarelerine çan ve kubbesine haç hazırlayanlar olduğu duyulmuştu" deniliyor. Dergide sözkonusu dedikodular üzerine Karakol Örgütü Reisi Kara Vasıf'ın, örgüttten Binbaşı Yenibahçeli Şükrü Bey'i görevlendirdiği belirtilerek olay şu sözlerle anlatılıyor: "Ayasofya Camii'ne karşı herhangi bir tecavüz silahla karşılanacaktır. Üstün kuvvetlerle hücum karşısında mukavemet kırılacak olursa minarelerine çan ve kubbesine haç takmalarına fırsat vermeden Ayasofya Camii dinamitle berhava edilecektir... Bu azimli ve kat'i kararı karşısında Ayasofya'ya göz dikenler yılmış ve bu tasavvurlarından tamamen sarfınazar etmişlerdir."
BURHAN OĞUZ DA AİLEDEN
Kardeşinin idamından sonra siyasetten çekilen Şükrü Bey, Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Killigil Paşa'nın silah fabrikasında müdürlük yaptı, ticaret ve müteahhitlik işleriyle uğraştı. Şükrü Bey, Karakol Örgütü'nde çalışırken 'Oğuz Bey' kod ismini kullandı. Kod ismi daha sonra soyadı oldu. 1953'de ölen Şükrü Bey'in üvey oğlu ise ünlü sosyalist yazar Burhan Oğuz'du. Yenibahçeli Kardeşler sıkı bir İsmet Paşa aleyhtarı olarak biliniyorlar.
Nişancılığı başına iş açtı
Atatürk, İstanbul Florya'daki yazlık köşkünü yaptırırken, Şükrü Bey'in evi de istimlak edildi. Bu istimlak ile ilgili ilginç bir iddia var. Buna göre istimlak kararında Şükrü Bey'in keskin nişancılığıyla ilgili dedikodular rol oynadı. Şükrü Bey'in evi, Atatürk'ün yazlık köşkünün yapılacağı yere yakın mesafede. Köşkün yapılmasının kararlaştırıldığı günlerde çevre halkı, "Şükrü Bey öyle iyi bir nişancıdır ki şu mesafeden şurdaki ördeği bile vurur" dediler. Kastedilen mesafe ise Şükrü Bey'in evine yakın mesafedeki yazlık köşk alanıydı.
Mustafa Suphi'yi öldürttü
Bu arada Yenibahçeli Şükrü'nün Mustafa Suphi ve 16 arkadaşının Trabzon'da Kayıkçılar Kayası Yahya Kaptan tarafından öldürülmeleri olayında da azmettirici olduğu öne sürülüyor. Yeni Bahçeli Nail ise 1915'deki Ermeni tehciri sırasında Trabzon'da İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yöneticilerindendi. Üvey oğlu solcu yazar Burhan Oğuz, "Yaşadıklarım ve Dinlediklerim" isimli hatıratında Keçili ailesiyle ilgili ilginç bilgilere yer verirken, Trabzon'da bir Ermeni ailenin, komşuları olan Nail Bey'e çıkan karışıklıklar nedeniyle mücevherlerini emanet ettiğini, Nail Bey'in de tehcir sırasında sözkonusu değerli mücevherlere el koyduğunun aile içinde konuşulduğunu iddia etti.(Yeni Şafak)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:01