Medya
  • 26.9.2004 11:16

ÇETİN ALTAN'DAN GÜNDEME UYARLANMIŞ FIKRALAR...

ÇETİN ALTAN/ MİLLİYET ''Tezekten terazinin boktan olur dirhemi'' AKIL hastanesinin başhekimi, en yakın karakola gelmiş nefes nefese; komiser muavinine: - Hemen bir şeyler yapın, demiş; tehlikeli bir deli kaçtı hastaneden... Komiser muavini sormuş: - Nasıl biriydi? - Kafası kel ve saçları darmadağınıktı... - Ne, ne diyorsunuz siz; hem kel, hem saçları darmadağınık nasıl oluyor? - Canım efendim, söyledim ya size deli olduğunu; normal değil işte, ondan öyle... *** Yüksek bir merdiveni çıktıklarını sanarak, uzun süreden beri demiryolu rayları içinde yürüyen iki deliden biri: - Ben, demiş, çok yoruldum; bitecek gibi değil bu basamaklar... Ve kan ter içinde, adımını açıp bir travers daha atlamış. Öteki deli, uzayıp giden bir çift rayı göstererek: - Üstelik, demiş; tutunmak için korkulukları da çok aşağıda... Söylentilere göre, Ankara'daki genç diplomatlarımız kendi aralarında anlatıyorlarmış bu fıkrayı, Türkiye'nin AB üyeliğini kastederek... *** AB Parlamentosu'ndan parmakları kapalı bir avuç uzanmış Türkiye'ye ve bir ses çınlamış ufuklardan: - Avucumda ne var? Tayyip Bey, emin bir sesle: - Sinek var, demiş... Ses: - Yok, demiş, bilemedin... Tayyip Bey: - Öyleyse pire var, demiş. Ses yine: - Hayır, demiş, bilemedin... Tayyip Bey kızmış: - Deve var, demiş. Ufuklardan yansıyan ses: - Doğru söyle, demiş; daha önceden gördün değil mi, avucumda ne tuttuğumu? *** Bizim politikacılardan biri, önüne bir koyun pöstekisi sermiş, kıllarını saymaya çalışıyormuş: Günter Verheugen yaklaşmış yanına: - Yanlış bir pösteki sermişsiniz önünüze, demiş; bu pöstekinin, nereden başlarsanız başlayın, başladığınız yerdeki 10 kılı eksik... *** Nasreddin Hoca'ya sormuşlar: - Söyle bakalım Hoca, bir politikacı vaiz de olabilir mi? Hoca: - Olabilir, demiş; şayet vaizken, politikacı da olmuşsa... *** İncili Çavuş, politika ve politikacılık konusundaki görüşlerini açıklıyormuş: - Bir lider, şayet tabanının, kendinden daha salak olduğuna inanıyorsa, aşınmaya başlar... Bekri Mustafa, oturduğu yerden bağırmış: - Ya inancı doğruysa?.. - O zaman da, tabanı aşınmaya başlayacağından, üstünde dik durabileceği bir olanağı kalmaz... Bu kez de Borazan Tevfik bağırmış: - Ya taban salak değil de, baştan daha akıllıysa? - Her şey tepe taklak ve ayaklar da hemen baş olur o zaman... Bir de örnek göstermiş İncili Çavuş: - İşte örneğin Fransız İhtilali... Nasreddin Hoca, kıs kıs gülüyormuş bütün söylenenlere... - Ne gülüyorsun Hoca, demişler; sen de bir şey söylesene... Hoca: - Niye gülmeyeyim, demiş; politikada başları da, tabanları da, ayakları da sadece işkembeler yönetir, ''Vatan, millet, şanlı tarih, cemaat, gelenek, görenek, toplumun çıkarı, ülkenin çıkarı'' diye diye... *** Ankara - IMF ilişkileri hakkında da, yeni bir fıkra: Ankara'dan resmi bir ekonomi uzmanı IMF'nin kapısını çalmış: - Var mısınız 1 milyar dolar iddiasına, demiş; ne için geldiğimi bilemeyeceksiniz... IMF'nin temsilcisi: - Çok da zor değil, demiş; neden geldiğinizi kestirmek. Herhalde borç ödeyeceksiniz... Ankara'dan gelen resmi ekonomi uzmanı bir gözünü kırpmış: - Bilemediniz işte, demiş; nasılsınız diye hal hatır sormaya gelmiştim. Verin bakalım 1 milyar doları... *** Fethiyeli şair Coşkun Karabulut'un bir şiiriyle bitirelim yazıyı: ne kadar çok yıldız varken gökyüzünde bir ben kaydım içlerinden şansa bak!.. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:58

İLGİLİ HABERLER