Medya
  • 26.9.2004 11:47

İŞTE AHMET HAKAN'IN 'BİTTİĞİ ANLAR'...

AHMET HAKAN COŞKUN/ SABAH Bittiğimiz anlar Arkadaşlarla sohbet ediyorduk, laf döndü dolaştı o popüler reklamdaki ''Sedat Abi, bu an benim bittiğim andır'' olayına geldi. Benim gibi ''mesleki deformasyon'' hastalığına yakalanmış bir adam boş durur mu? Hemen işe koyuldum. Yüzüme sıradan vatandaşn hikayelerinden etkilenmeye hazır, çok anlayışlı bir Faruk Bildirici ifadesi vermeye çalışarak, ''Arkadaşlar! Hepinizin başna gelmiştir, mutlaka 'bu an benim bittiğim andır' dediğiniz olaylar olmuştur, anlatın bakalım abinize'' deyiverdim. Arkadaşlar üslubuma sinen ''cahil manken kızların ipliğini pazara çıkarma'' havasına takılıp, önce mırın kırın ettiler ama ''Adınız bende saklı kalacak'' garantisi alınca dökülmeye başladılar. Baktım her ''bitiş'' öyküsü, hepimizi acayip çekiyor, kıskıvrak yakalıyor, hemen hükmü verdim: Başka insanların bitiş öykülerini araştırmak en gizli mesleğimizdir bizim. Başka insanların bitişi çeker bizi! . ''Teori'' belirince arkasından ''pratik'' de geliyor. Artık ben, ''Anlatsam Roman Olur''dan daha çağdaş, daha fırlama ve daha ilgi çekici bir projeye sahip bir gazeteciydim. Tamam, ''Bir gün okul tuvaletinde sigara içiyordum, içeri birden müdür yardımcısı girmesin mi? İşte o an benim bittiğim andı'' ya da ''Orta ikideydim, satın alamadığım kitabı çalarken kitapçıya yakalandım, bitmiştim'' gibi her genç erkeğin ve kızın başna gelebilecek son derece sıradan öykülerle projenin içine edilmesi mümkün, bunu kabul ediyorum. O halde belki de yapılması gereken, projeyi sakatlayacak bu tür sıradan hikayeleri ayıklayıp, dikkatimizi her kesimden başarı kazanmış ünlülere yöneltmek! Hem böylece sponsor sorunu da olmaz, değil mi ama? *** Düşünsenize: Oktay Ekşi gibi matrak mevzulara acayip kapalı bir imaj çizen gazeteciden ''Hiç unutmam, genç bir gazeteciyken bizim yazı müdürünün taklidini yapıyordum, adam birden içeri girmesin mi? Soğuk terler döktüm'' şeklinde bir ''bitiş'' öyküsü dinlemek hoşumuza gitmez mi? Ya da Süleyman Demirel'in ''Hâlâ hatırımdadır, fakültede imtihan sırasında sınıf arkadaşm Necmi'nin (yani Erbakan) kağıdına bakıp kopya çekerken hoca yakalamasın mı? Zannedersem o an bitmiştim'' diye anlattığı bir hikaye ilgimizi çekmez mi? Bu iki örneğin teşvik edici mi yoksa umut kırıcı mı kaçacağını şimdilik hesap edemiyorum ama projem konusunda hasis davranmayacağımın bilinmesini isterim. Çünkü ne yalan söyleyeyim, bütün o başarı abidelerinin yaşamlarındaki sıkışıp kalmış, açığa çıkmamış ''bitiş'' hikayelerini deli gibi merak ediyorum. Elimi taşn altına sokma konusunda hep çekingen kaldığım için projemin hayata geçmesini sağlayacak, şöyle cevval, projesini satma konusunda mahir genç bir meslektaş arıyorum. Herkesin ağzının suyunu akıtacak bir ''ünlüler listesi''nin şimdiden hazır olduğunu ve bu listeyi de hiçbir karşlık beklemeksizin projeye sahip çıkacak meslektaşma takdim edeceğimi buradan duyururum. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:58

İLGİLİ HABERLER