TBMM Genel Kurulu''nda gündemdışı söz alan Derviş, ekonomideki dar boğaz nedeniyle Türkiye''ye geldiğini ve ekonomiden sorumlu bakan olarak 18 ay görev yaptığını anımsatarak, bazı deneyimlerini milletvekillerine aktardı.
Derviş, ''''Kriz kısa vadeli sürecin sonucu değildi. Hele hele kriz, Sayın Cumhurbaşkanı ile zamanın başbakanı arasındaki tartışmadan doğmadı. 90''lı yılların birikiminden ortaya çıkan bir kriz olmuştur'''' dedi.
Bütün rakamlara bakıldığında Türkiye''nin 50''li yıllarda ilerlediğini, 60''lı yıllarda kalkındığını; bunun, 70 ve 80''li yıllarda da sürdüğünü ifade eden Derviş, 90''lı yıllarda ise kalkınmanın tıkandığını anlattı. Derviş, 2001 yılındaki krizin de ''''bu 10 yıllık kayıp sürenin ve yanlış uygulamaların sonucu olduğunu'''' söyledi. Derviş şöyle konuştu:
''''Kriz, illa Şubat 2001''de olmayabilirdi, Mayıs 2001''de olabilirdi veya daha geç olabilirdi. Ama mutlaka olacaktı. Çünkü 90''lı yıların ekonomi politikaları gerçekten hatalı, kısa vadeye dönük, uzun vadeyi görmeyen ve hesaba katmayan bir ekonomi politikasıydı. Bunun, önemli siyasi nedenleri vardı.''''
Bakan olduğunda, kendisinden önceki bakanların ortalama görev sürelerine baktığını kaydeden Derviş, şöyle devam etti:
''''Benden önce hazineden sorumlu bakanların ortalama görev süresi 9 aymış...9 ayda bir, bir kuruluşun başı değişirse o kuruluş başarılı olamaz. 3-4 ay ancak işi öğreniyorsunuz. 9 ayda bir, 1 yılda bir, bazen 6 ayda bir bakan değiştiren bir ülkede etkili, uzun vadeye dönük bir ekonomi politikasının olması mümkün değildi. Çok kısa vadeli işler yapıldı. Olmayan kaynak dağıtılmaya kalkışıldı, kısa vadeli siyasal hesaplarla...Sonu tabii çok ciddi, hepimizin ağır bedel ödediği kriz oldu.''''
Bağımsız kurulların önemini vurgulayan Derviş, ''''Acaba, Türkiye 30 yıldır yüzde 70 düzeyinde devam eden enflasyonu gerçekten bağımsız bir merkez bankası olmasaydı aynı biçimde yüzde 7-8''lere çekebilir miydi? Sanmıyorum'''' dedi. Derviş, bu kurulların kısa vadeli siyasetten ayrı biçimde çalışmasının, uzun vadeli kalkınma için çok önemli olduğunu vurguladı.
AB konusuna da değinen Derviş, ''''AB süreci olmasaydı reformların AB''nin istediği gibi yapılamayabileceğini'''' ifade ederek, ''''(Reformlar ilerlesin, biz hedefe doğru yürüyelim, ama olmazsa da olur) mantığına ben katılmıyorum. Olması gerekiyor. Orada tam üye olarak karar mekanizmasına katılmamız gerekiyor. Bunu başaramazsak Meriç Nehri, bir nevi yeni demirperde olur'''' dedi.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:04